Paylaş
Neredeyse son hafta bütün notların tüm aile fertleri tarafından görülebildiği, yazılan rakamlara göre yüzlerin asıldığı ya da güldüğü yılın ilk karnesi bugün alınıyor. Öğrenciler tarafından pek sevilmese de tatile giriş bileti olan bu belgeye kimi zaman olması gerekenden fazla anlam yüklenir. Akranlarla kıyaslanınca daha da abartılan bu durumda uzmanlar ve Bakanlık yetkilileri devreye girer, her yıl “Aman çocuklara fazla kızmayın” denir.
Derslerin yanındaki rakamlar bir yana öğretmenlerin yorumları kimi zaman çocukların canını yakar. Notlar iyi olduğunda neredeyse göklere çıkarılan, kötü olduğunda pek de sevimli kelimelerin yer almadığı bu kâğıda bence öğretmenlerin yazacağı en iyi şey şudur:
“Öğrenme yolculuğunda zevk alman için hep yanında olacağım. Sana güveniyorum.” Bu sözler daha iyi olma yolunda her çocuğu baştan çıkarmaz mı?
VELİYE VE ÖĞRETMENE de VERİLSİN
Yıllardır söylenen şu ‘iyi karne’, ‘kötü karne’ lafından pek hazzetmesem de Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’in sözlerini sevdim:
“Kötü karne çocuğun değil, bizim, öğretmenin ve velinin.”
Öğretmen de aile de aslında çocuğa ne verdiyse, nasıl bir ortam sağladıysa onun karşılığının karnedeki rakamlar olduğunu bilmeli. Öğrenmeyi zevkli hale getirdiyse karşılığı iyi karnedir; okuldan, öğrenmeden uzaklaştırdıysa kötü karnedir.
TATİL YAPIN
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, yarıyıl tatiliyle ilgili geçtiğimiz hafta öğrenciler üzerinden velilere ince bir mesaj verdi: “Ders zamanı ders, tatil zamanı tatil.”
Uzmanlar da Müsteşar Tekin gibi iki haftalık ara tatil döneminde çocukların aileleriyle iyi vakit geçirmelerini, en iyi karne hediyesinin ailece sinemaya, tiyatroya, spor müsabakalarına gitmek olduğunu belirtiyor.
Ne olur anneler, babalar, öğretmenler; 7 yaşında bir çocuğu üzmeye yetecek bir kâğıt parçasına bu kadar anlam yüklemeyin. Şu 15 günlük tatili fırsata çevirin. Çocuklarınıza sevginizi gösterin yeter.
Paylaş