Paylaş
Beyin cerrahı Prof. Dr. Türker Kılıç akademik yaşamını beyni anlamaya çalışarak geçiren bir bilim insanı. Hacettepe, Marmara ve Harvard üniversitelerinde eğitim aldı. Bilim doktorasını anatomi alanında tamamladı. 2015’te Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne, 2021’de Dünya Sanat ve Bilim Akademisi’ne seçildi. “İnsan beyni nasıl düşünüyor” sorusuna yıllardır yanıt arıyor, bu konuda araştırmalar yapıyor. Haftanın 4 günü ameliyata giriyor, kalan zamanını bu ameliyatlardan çıkardığı beyin tümörlerinin araştırmasına ayırıyor. 1995’ten itibaren ameliyat ettiği hastaların beyin tümörlerinden aldığı 5 bin dokudan oluşan dünyanın en büyük “beyin tümör bankası”na sahip olan Prof. Dr. Kılıç, beynin sırlarını çözmeye çalışırken, “Son yıllarda eğitimle yakından ilgileniyorum. Çünkü beynin bağlantısallık enformasyon ağı hem neşterle hem de eğitimle değiştirilebilir” diyor.
MERAKI GÖRÜYORUZ
İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, çocukların yeteneklerinin beyin MR’ıyla keşfedilebildiğini söylüyor: “Biz artık beyindeki merakı görüntüleyebiliyoruz. Konservatuvar öğrencileri daha okula başladığında hangisinin gitar çalmaya yatkın olduğunu görebiliyoruz. Ya da çocuğun matematiğe yatkınlığını öğrenebiliyoruz. 4-5 yaştan itibaren beyin MR’ında bunları görmek mümkün. Örneğin otizm, şizofreni, depresyon, obezite, sigara bağımlılığının beyindeki bağlantısallık ağının farklı gelişmesi sonucu oluştuğunu gözlemledik.
YETİLERİ GELİŞTİRMEK
Biz normal beyinle otizmli beyin arasındaki farkı eskiden anatomik çalışmalarla ortaya koyamıyorduk. Eski yöntemde otizmli çocuklarla normal çocukların beyni aynı görünüyordu, şimdi aradaki farkı görebiliyoruz. Bu tamamen MR tekniğinin gelişmişliği ile ilgili. Eskiden ‘psikiyatrik’ olarak tanımladığımız hastalıkların esasında beyin bağlantısallığı hastalıkları olduğunu artık biliyoruz. Beyin bağlantısallığına yönelik normal yetileri geliştirmek ya da anormal gelişmiş yetileri düzeltmek mümkün olabiliyor. Epilepsi cerrahisi buna örnek. Epilepsi beyinde olmaması gereken bir yolun anormal sıklıkla çalışır hale gelmesi demek. Kasılma tarzında olmayabilir. Çocuklar belli bazı düşünceleri de sanki epileptik atak olarak düşünebilirler. Bu anomalinin önemli bir kısmını düzeltebiliriz.
ANORMAL AKIMLAR
Parkinson hastalığında beynin bir bölümündeki hücreler normalden daha az dopamin salgılıyor. O bölgeye koyduğumuz bir elektrotla nöronların eksik olan dopamini yeniden sağlamasını gerçekleştirebiliyoruz. Parkinson tedavisinde derin beyin uyarımı artık standart tedavi. Neredeyse standart hale gelen obsesif kompulsif hastalıkta da yüzde 70 oranında başarı elde etmek mümkün. Obezitede beyinde bazı belli alanların uyarılması ya da uyarılmasının engellemesi çalışmaları ABD Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir kurum olan FDA tarafından onaylandı. Çünkü insanlar çoğu zaman beyindeki anormal akımlar nedeniyle normalden fazla yemek yiyorlar, şimdi onların düzeltilmesi mümkün. Ama otizmde, şizofrenide ve alkolizmde bağlantısallık hatalarını bulmak zor. Bu yüzden bunlarla ilgili tedaviler henüz klinik kullanıma girmiş durumda değil. Majör depresyonda beyin bağlantısallığı ile ilgili çok etkin çalışmalar var. Bütün bu çalışmalar sonucunda en yetkin bilgi işleme sisteminin insan beyni olduğunu düşünürken en yetkin bilgi işleme sisteminin yaşamın kendisi olduğunu anladık.
PİYANO BEYNİ ÇALIŞTIRIYOR
-Prof. Kılıç’ın anne babalara yaptığı şu uyarıları dikkate almakta fayda var:
YABANCI DİL: Çocuklarınızı beş yaşına kadar birden fazla yabancı dil ile tanıştırın.
ENSTRÜMAN: Onlara birden fazla müzik enstrümanı kullanmayı öğretin. Çünkü, dil ve enstrüman beyindeki bağlantısallığı en çok geliştiren iki şeydir. Müzik enstrümanlarının her biri çok önemli. Ama piyano en önemlisi. Piyano çalmak, beynin en fazla nöronunun aynı anda etkileşim halinde bulunmasını sağlıyor.
SOSYAL ORTAM: Çocukları ne kadar çok kişiyle tanıştırırsanız o kadar iyi. Yaşamın içinde ne kadar farklı renk görürlerse o kadar iyi. Bir deney anlatmak istiyorum: Bir tavuğa sadece pembe daireyi gagalayınca arpa tanesi veriliyor, tavuk bunu 2-3 günde öğreniyor. Ne zaman pembeyi gagalasa arpayı alacağını biliyor. Bir süre sonra önüne mavi, siyah, kırmızı gibi başka renkler de koyuluyor. Tavuk hiçbir zaman başka renklere bakmıyor, artık onun için sadece pembe var. Bizim çocuk yetiştirme biçimimiz de aynı böyle. Çocuk pembeyi gagalayınca arpayı alacağını biliyor.
MERAK: Merak muhtemelen zihni ve bilimsel düşünceyi geliştiren en önemli düşünme özelliği. Meraklı olmak, nitelikli bilimsel zihin için çalışkanlık ya da mesleğe adanmışlık gibi özelliklerden daha önemli. Merakla başlayan zihinsel süreç yaratıcılık ve iyilik eğitimiyle gelişip anlamlandırma ile sonuçlandığı zaman fark yaratıyor. Pembe dışında başka renklerin varlığını da öğrenebilmenin, bilim insanlığı ya da sanatçılık açısından en önemli gereklilik olduğunu unutmayalım.
HATA YAPMANIN ÖZGÜR OLDUĞU OKULLAR GEREK
Şu anda var olan eğitim sistemi hep sorulan soruya en erken zamanda en doğru cevabı bulabilme yolunu öğrencilerimize öğreten, bunu amaçlayan sistem. Bu sayede biz iyi teknisyenler yetiştiriyoruz. Ama bu kişiler esasında iyi bilim insanı olmaktan uzakta kalıyor. Esas bilim eğitiminin yolu cevap vermek değil, soru sormaktan geçiyor. Bilim eğitimi için birinci unsur hata yapmanın özgür olduğu okullar. Soru sorabilme yeteneği ancak böyle okullarda gelişiyor. Aksi halde biz soru sorma yeteneğinin yerine sorulan soruya doğru cevabı hızlı verebilme yeteneğini geliştiriyoruz. Test sınavları sistemi bu yeteneğin üzerine kurgulanıyor. Halbuki bilim, bu yeteneğin üzerine kurulmuş bir çaba değil, bilimde en önemli unsur merak. Burada esas soru şu olmalı: Öğrenciler nasıl meraklı hale gelebilir? Bu sorunun sorulması için hata yapmanın özgür olduğu okullar gerekiyor. Oysa bizim çocukların maalesef hata yapmaya zamanları bile yok. Bilimsel eğitimin temel gerekliliği doğru zamanda doğru soruyu sorabilmek, verilen soruya yanıt verebilmek değil. O yüzden bu alanda önemli bir değişikliğe ihtiyacımız var.
Paylaş