Paylaş
Hatta YÖK’ün ilk Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın “6 ayda bitiririm” dediği Bilkent’te YÖK binası yapılması iddiasını “bitiremezsin” diyen Kenan Evren’in kaybetmesini bile görmüş; Selanik Caddesi’nden Bilkent’e CHP’nin malı olan ve şimdi ODTÜ müzesinde yer alan mavi renkli Anadol marka makam arabasıyla YÖK’ün taşınmasını seyretmişti.
‘İNSANLARA FAYDASI OLMAYANI ÖLÜLERDEN SAY’
Çevremizde sayısı tükenmekle birlikte hani bazı insanlar vardır, işe tutkuyla sarılır, kurumlarıyla özdeşleşir ya. İşte YÖK Basın Müşavirliği’nde çalışan Ekrem Tektaş da onlardan biri. Yıllardır YÖK’le işi olan herkes onun kapısını çalar. Herkesi güler yüzle karşılar, yapabileceği bir şey varsa elinden ne gelirse yapar, çırpınır. Çünkü işteki felsefesi ofisinin duvarında yazılı olan sarı renkli tabelada, “İnsanlara faydası olmayanı ölülerden say gitsin”dir. Onun içindir ki, 34 yıldır çalıştığı kurumdan ayrılırken her görüşten, her kesimden insan üzüldü. YÖK’e tesadüfen giren ve tam 34 yıldır her sabah işe zevkle gidenlerdendi o.
YÖK, kurulduktan birkaç ay sonra adım attığı binadan 65 yaşında “yaş haddinden” istemeye istemeye ayrıldı. YÖK’ü kuran ve Başkanlık yapan Prof. Dr. İhsan Doğramacı dışında; Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ve Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç olmak üzere tam 7 başkanla çalıştı. 9 basın müşavirine destek verdi. Ne gazetecilere, ne de kendinden yardım isteyenlere “bana ne” demedi. İşini hiçbir zaman savsaklamadı. “Bir gün bile yine mi iş.. keşke bugün işe gitmesem” demedi.
Bu kadar yıl farklı siyasi görüşlere sahip başkan, basın müşavirleriyle uyumlu çalışmasının nedenini sorduğumda, “Haddimizi bildik, hakkımızı sorgulamadık bile. Hatalarımıza boynumuz kıldan incedir” diye yanıt veriyor.
Özellikle gazetecilerin isteklerini “ekmek davası” olarak gördüğü için hiç geri çevirmedi. Üniversiteler deyince, YÖK denince adı hep hatırlanacak.
Paylaş