Nohut oda bakla sofa karşınızda Ankara

Alternatif Ankara hayatının takipçisi @lavarlaa, Twitter hesabından bir soru sordu ve yolu Ankara’dan geçenlerin duygu seli, sosyal medyayı etkisi altına aldı. @lavarlaa’nın “Tercih sonuçları açıklandı, Ankara’da üniversite kazananlar için eskilere soralım: Ankara’da öğrenci olmak nasıldı” tweet’ine çok sayıda yorum geldi. İşte, Ankara’ya gelmeye hazırlanan çiçeği burnunda öğrencilere yakın gelecekteki olası hissiyatlarıyla ilgili ışık olacak o paylaşımlar:

Haberin Devamı

@kkivirciiik Ankara koskoca bir sevdadır. Her şeyiyle seversin bu şehri. Hepsinden de öte, sevgine neden bulamazsın. İçine alır, sarıp sarmalar. Daha kıymetlisi var mı yahu!
@DoganAtes Ankara’yı gönlünüzün haritasından çıkaramazsınız.
@rmmysa Okul bitince kalsan olmuyor, gitsen gönül razı değil... Bir süre sonra kendinizi tekrar Ankara’da yaşarken buluyorsunuz.
@nilflovver Ankara’da öğrenci olmaya gelinir ve Ankaralı olunur. Öyle güzeldi. Bir geldim 18 yıldır Ankara’dayım.
@burakktekerek Küfür ede ede gelip, ağlaya ağlaya dönmektir. Sonra dayanamayıp Ankara’ya yerleşmektir.
@erginilufer Ankara’da öğrenci olmak o kadar güzeldi ki Ankara’da öğrenci olmaya devam etmek için yüksek lisans yapıyorum.
@mertodabas Girdin mi çıkamıyorsun.
@lahardbassian Bu simülasyonda kalmaya devam ederseniz dünyaya açılamıyorsunuz bir an önce okuyup gidin.
@evrn_tan Üniversite icin geldim Ankara’ya, bir daha da ayrılamadım. Ayrıca, her gittiğim yerde de söylüyorum, bence günümüz standartlarına göre de en yaşanabilir şehir Ankara.

AYAZI ÜŞÜTÜR GÜNEŞİ YAKAR

Haberin Devamı

@zeynepinr İlk dönem “Nereye düştüm ben” şeklinde hayatı sorguladım. Çok soğuktu. Bir akşam “Nefes alırken ciğerlerim üşüyor” diye ağlayarak otobüs beklediğimi bilirim. Sonra harika anılar biriktirdim. Ankara’da kalmak ve yaşamaya devam etmek isterdim. Bir sevince tam seviyorsunuz.
@ankayra Bir bakmışsınız bitecek o yüzden tadını çıkarın. Ayazı üşütür, güneşi yakar ha bu arada AŞTi gitmek için de dönmek için de en sevdiğiniz yer olacak.
@mbthnht Şu hayata bir daha gelsem yine Ankara’da okumak isterdim.
@edaakpinaar Hep söylerim, mecaz ve gerçek anlamda yürümeyi öğrenmekti.
@kurtulusparki Yaptığım en iyi şeylerden biri. Ben 17 yaşımda Hacettepe’yi kazanınca geldim Ankara’ya. Burada reşit oldum, burada yürümeyi öğrendim (ciddiyim), burada tek başıma vakit geçirmenin keyifli olabileceğini öğrendim, çok yeşil bir kentmiş, gri diyenlere sinirlendim.
@fotrsaapka Eğer isterseniz Ankara size çok iyi bir arkadaş olur.
@lenininkedisii Ankara çok garip bir yer, gezilecek fazla bir yeri olmasa da her sokağı anı defteri gibi.

KOCAMAN BİR MÜDAVİM ŞEHRİ

Haberin Devamı

Son olarak Ankara’nın, herkesin bir şekilde tanış çıktığı, nohut oda, bakla sofa hali mevzubahis oldu. İşte yorumlar:
@hammurabla Ankara’da herkes birbirinin eski sevgilisi çıkıyor. Garip.
@selinyildiz__ 19 yaşımda geldim Ankara’ya, 31 yaşımdayım ve hala buradayım. Kocaman bir müdavim şehri. İnsan hep tanıdığına denk geliyor Ankara’da. İyi ki gelmişim.
@ulasdemirbas2 Ankara’yla ilgili en garip şey bence Türkiye’nin en büyük 2. şehri olmasına rağmen her gittiğin mekânda 1-2 tanıdıkla karşılaşmanız ya da yeni tanıştığınız biriyle kesinlikle bir sürü ortak arkadaşınızın çıkması. 5.5 milyonluk küçücük bir şehir gibi her sokak bir tanıdığa çıkıyor.

Nohut oda bakla sofa karşınızda Ankara
@nazim_ozgun: Bugün ilk kez Hacettepe Beytepe kampüsüme gittim, çok beğendim. Yemyeşil, kocaman ağaçlar var, çok huzurlu geldi bana. Çok çalışacağım, söz.

Nohut oda bakla sofa karşınızda Ankara

Haberin Devamı

YOLUN AÇIK OLSUN NÂZIM

Son günlerde sosyal medyada mutlaka denk gelmişsinizdir Nâzım Özgün ve annesi İrem Afşin’in mücadele dolu yaşamına. Nâzım, Twitter hesabından “Size eski ama çok gerçek bir hikâyem var, özellikle ilkokul öğretmenleri okursa çok sevinirim” diyerek başladı anlatmaya. Hiç otizmli öğrencisi olmamış 25 senelik ilkokul öğretmeni Gönül Sözöz’ün, annesine, “Çok çocuk okuttum, otizm bilmem ama anlatırsan okuturum” cümlesiyle başlamış okul hayatı. Hem de sekiz okuldan geri çevrildikten sonra. “Otizmli ve hiperaktiftim, az konuşuyor ama okuyup yazabiliyordum. Gönül öğretmenim kocaman sarıldı ilk gün, önce ittim onu, annemle ev ablam dışında kimse dokunamazdı bana. ‘Sen bana alışacaksın çocuğum, bana otizm öğretirsen ben de sana okumanın zevkini öğreteceğim’ dedi, HİÇ unutmadım” diye anlatıyor Nâzım o günleri.

YETER Kİ ENGEL OLMAYIN

Haberin Devamı

Okulların kabul etmediği, velilerin sınıftan atılmasını istediği, öğrencilerin dalga geçtiği Nâzım, bu yıl Hacettepe Üniversitesi Antropoloji bölümünü kazandı. Küçük yaşından bugüne verdiği büyük mücadele, muhteşem annesi ve velilerin karşısına dikilip, “Hepsi benim çocuğum, burası benim sınıfım, siz anca kapının dışında beklersiniz” diyen öğretmeni sayesinde. Nâzım’ın satırlarıyla, “Bugün Hacettepe kazanmış otizmli/Aspergerli Nâzım işte benim. Çünkü canım Gönül öğretmenim ‘Ben seni okuturum çocuğum’ dedi, hepsi bu. Yeter ki ENGEL olmayın!”
Nâzım yazısını, “Okullar açılırken paylaşıp, özellikle ilkokul öğretmenleri ile ‘Çocuğumun sınıfında otistik olamaz’ diyerek çocuklarına yanlış örnek olan velilerin sayfalarına düşürürseniz, şahane olur” diyerek bitirmiş. Dilerim anlattıkları, bir yerlerde, birilerinin kulağına küpe olur ve otizmli çocukların hayatını biraz olsun kolaylaştırır. Çok yaşa Nâzım. Yolun açık olsun. Hiçbir çocuk, ailesi ve öğretmeni böyle mücadele etmek zorunda kalmayana kadar, hikâyen umudumuz olacak...

Haberin Devamı

Nohut oda bakla sofa karşınızda Ankara
@iremafsin: Benim böyle bir üniversite kampüsüm olmadı, değişiklik olsun diye(!) gururla ağladım. Delikanlımı eylül sonu kocaman ağaçlara, hocalarına ve Angaralı dostlara emanet edeceğim. Hayat, sen nelere kadirsin.

GURURUM, NEFESİM VE CESARETİMSİN

Bu mücadelenin baş kahramanlarından anne @iremafsin ise duygularını özetle şöyle anlatmış:
“Bana artık ‘Hacettepeli Nâzım’ın annesi diyeceksiniz dostlar, yoldaşlar. Kazandı! En çok okumak istediği bölümlerden birini, ilk tercihi Hacettepe Antropoloji bölümünü kazandı! Sen benim gururum, nefesim, cesaretimsin, yolun açık olsun.
Eskiden çok mutlu olunca, korkardım. Bu hafta görüp öğrendiğim bir dolu şeyin içinde fark ettim ki mutluluk da insana güç veriyormuş. İnsanın hayatında bir nokta var, oraya gelince diyorsun ki, artık ne olsa hallederiz. Delikanlım bana o noktayı elimden tutup gösterdi. Yüreğim o kadar rahat ve ferah ki, yazıp paylaşıp not etmek istedim. Yurt vs işlerini halledip onu bırakıp eve dönerken de aynı hisse sahip olacağıma dair kendime söz verdim: O kocaman ağaçların altında güler yüzlü bir insan bırakacağım, görevim buraya kadar tamam.”

Yazarın Tüm Yazıları