Paylaş
Paylaşımlardan ilki @BurakBoysan2’ye aitti. Sophia Loren’in neredeyse yarım asır önceki Ankara ziyaretini Twitter hesabından takipçileriyle paylaşan @BurakBoysan2, paylaşıma, “Sophia Loren gelmiş 47 sene önce. Ankara Olgunlaşma Enstitüsü ziyaretinden kareler.(1974)” notunu düşmüş. Merak edip gazetemizin arşivini karıştırdığımda, Kelebek ekinde yer alan ve günlerce devam eden yazı dizisini buldum. Olgunlaşma Enstitüsü’nden bir karede, şu bilgiye yer verilmiş:
“Sophia Loren’in Ankara’daki günleri hayli hareketli geçti. Kokteyller, resepsiyonlar, basın toplantıları, film galaları... Olgunlaşma Enstitüsü de Sophia için bir defile düzenledi. Ünlü yıldız hayran kaldı kıyafetlere. “Bu elbiselerin yanında Christian Dior’unki bile solda sıfır kalır” dedi. Defileden sonra da mankenleri ayrı ayrı tebrik etti, bu hatıra fotoğrafını çektirdi.”
SADE VE SAKİN KUĞULU PARK
Karşıma çıkan ikinci siyah beyaz paylaşım, Kuğulu Park’tandı. @kavsarasanat, @AntolojiAnkara’dan alıntıladığı fotoğrafa, şu notu düşmüş: “Sene 1959... Ankara’daki Kuğulu Park’ın en doğal günleri. Kuğularla insanlar arasında tel yok. Belki de her şey olması gerektiği gibi sade ve sakin.” Sosyal medyada yaşlılık belirtisi olarak değerlendirilen pek çok şey var. Sanırım parkın çitsiz halini hatırlamak da hiç bitmeyecek sandığı ilk gençliğini yaşayan sosyal medya bilirkişilerine göre bunlardan biridir.
ÇUKURAMBAR’DA LEĞENDE BANYO
Üçüncü nostaljik kare ise Çukurambar’dan. Yine, yaşlılık turnusolü olabilecek bir fotoğraf. Bu konuda kentliyi çocukken leğende yıkanmış olanlar ve leğende yıkanmamış olanlar şeklinde ikiye ayırabilirdik. Fakat bu kareyle bir de Çukurambar’da leğende yıkananlar çıktı ortaya. Üstelik tarih itibarıyla leğen de plastik olmasa gerek... @AntolojiAnkara, paylaşıma şu notu düşmüş: “1980’li yılların ortasında Çukurambar’dan, bugünkü Ufuk Üniversitesi Doktor Rıdvan Ege Hastanesi’nin arka taraflarına düşen bölgeden bir kare... Semtin bugünkü haliyle kıyaslandığında inanması güç bir fotoğraf...”
ANKARA’NIN KOKUSU
Evimizin pencereleri, mahallenin kedi trafiği oldukça yüksek bir bölgesine bakar. Çam ağaçlarının altında, insan geçmez, köpek ulaşamaz bir gölgelik... Üç yıl önce mayıs ayıydı yavrumu kucağıma aldığımda. Aynı zamanlarda bir sokak kedisi, biri siyah biri beyaz iki yavrusunu ilerideki iğde ağacının altında, çalıların arasında büyüttü. Bense aylarca kucağımdaki yavruyla onları izledim. Onlar hızlıca büyüyordu işte. İnsan olmak zahmetliydi... Yıllardır onlarca yavruya ev olan iğde ağacı, bu sene bulunduğu yerde insanlara ev yapmak için kesildi. Dursaydı tüm bonkörlüğüyle kokusunu bizimle, güvenli gölgesini başka yavru kedilerle paylaşıyor olacaktı bugünlerde. İşte Başkent’in dört bir yanından benzer hisler ve iğde kokulu tweet’ler:
@smeyyekocabey Ankara’nın bir kokusu olsa bu kesinlikle iğde kokusu olurdu.
@nesalgan Ankara için iğde kokusu mevsimi.
@petekanl Ankara’da bu mevsimde sürekli aşık olmuş gibi hissetmeniz normal çünkü iğde kokuyor.
@selamiince Bu arada Ankara’da iğde kokusu başladı. Sizi bilemem ama bence dünyanın en güzel kokusu.
@sebiyad Ankara’ya giden arkadaşlarımdan iğde ve leylak dalı istedim. Hayata bu bekleyişle tutunacağım çok heyecanlıyım.
@turuncudeniiz Canım Ankara mis gibi iğde kokuyordur şimdi.
@ahmetacar Ankara’da bahar denildiğinde aklıma gelen ilk kokudur, iğde çiçeği kokusu.
@MeltemNursel Kokuların duygusu varsa iğde kokusunun karşılığı kesinlikle mutluluktur ve iğde ağaçlarının çiçeklendiği zaman Ankara’da en mutlu olduğum zamandır. Şu an gibi.
Paylaş