Paylaş
Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Okuyucular da, ‘sen niye bu konuya değinmiyorsun?’ diye soruyor. Nesine değineyim? Ortada fol yok, yumurta yok. Sadece taslak bir metin var, o kadar.
Bilinenler ise şunlarla sınırlı: İşe yeni başlayan ve yeni bir işe giren tüm çalışanlar, otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine girecek. Sosyal güvenliğe katılım nasıl zorunlu ise bireysel emekliliğe de katılım zorunlu olacak. Çalışanların maaşlarından belli bir miktar kesinti yapılıp, işveren tarafından bireysel emekliliğe aktarılacak. Şimdilik işveren hiçbir katkıda bulunmayacak. Sisteme giren çalışanlar isterlerse belirli bir süre sonra çıkabilecek. Yani, katılım zorunlu olacak ama isteyen sonradan çıkacak, isteyen tasarrufa devam edecek. İşte, tüm bilinenler şimdilik bu kadar. Bir şey daha biliniyor; otomatik katılımın haziran ayı sonunda yasalaşacağı, uygulamanın ise 2017’nin başında başlayacağı.
Hangi işverenleri ve hangi çalışanları kapsayacak? Kişilerin maaşlarından ne kadar kesilecek? Belli yaşın üzerindekiler ne olacak? Tasarruflar hangi fonlarda değerlenecek? Devlet katkısı olacak mı? Emeklilik şirketleri belli kesintiler yapacak mı? Bunların hiçbiri bilinmiyor. Bu kadar bilinmez varken de ne söylesem boş. Ama illa da ‘sen de topa gir’ diyorsanız, bir şeyler söyleyeyim. O zaman eğri oturup, doğru konuşalım. Eminim, yazacaklarımdan bazı kesimler rahatsız olacaktır.
KATILIM ZORUNLU ÇIKIŞ SERBEST
Bir: Otomatik katılım, dünyanın birçok ülkesinde başarılı bir şekilde uygulanıyor. Başarının nedeni de işverenin katkıda bulunuyor olması. Yani, hem çalışanın maaşından belli bir miktar kesinti yapılıyor, hem de işveren çalışanı adına yine belli bir miktar katkıda bulunuyor. Amaç, ülke tasarrufunun artması ise işveren de elini taşın altına koyuyor. Biz de kurgulanan modelde ise şimdilik işveren katkısı olmayacak. Neden? Sene başında artan asgari ücret, işverene ciddi yük bindirdiğinden, bir de otomatik katılım nedeniyle yeni bir yük gelmesin diye.
İki: İşverenin katkı yapmadığı bir sistemde; çalışandan, sosyal güvenlik için sağlık, emeklilik ve işsizlik fonu kesintilerinin üzerine bir de bireysel emeklilik için kesinti yapılması ne kadar doğru? Ya da şöyle sorayım. Bu şartlarda zorunlu olarak sisteme soktuğunuz çalışan, gönüllü olarak sistemde kalır mı, yoksa yasal süre bittiğinde çıkar mı?
Üç: Evet, işveren katkısı yok. Ama işveren de biliyor ki, dünyada bu sistem farklı yürüyor. ‘Yarın bir düzenleme yapıp, beni de bu işe dahil ederler, bir de bunun için para ödemek zorunda kalırım’ endişesiyle işveren; çalışanlarını şimdiden bu sisteme teşvik mi eder yoksa başka bir yol mu izler? Ne demek istediğimi anladınız, siz?
Dört: Bugün bireysel emeklilik sisteminde 6.5 milyon kişi var ve bunların büyük bir çoğunluğu çalışan kesim. Yani, yeni başlayacak otomatik katılım uygulamasının da kapsayacağı kitle. Yeni uygulama daha avantajlı olursa bu kişiler, bir sistemden çıkıp, diğerine mi girecekler? Girerlerse, hem bu kişilerin mevcut hakları hem de bu kişileri yıllardır sistemde tutup, hizmet veren emeklilik şirketlerinin durumu ne olacak?
Ne mi demek istiyorum? Tamam, ülke tasarruflarını artıralım ama milyonlarca çalışanı ilgilendiren bir sistemi de başta iyi kurgulayalım. Kurgulayalım ki, sisteme giren kişilerin çoğunluğu gönüllü olarak tasarruf etmeye devam etsin, sistemde kalsın. Açıkça söyleyeyim, işveren katkısı olmadan da bu iş olmaz; olsa da hem başarılı hem de sürdürülebilir olmaz. İcap ederse biraz daha bekleyelim, acele etmeyelim. Milyonlarca çalışanın girip, üç-dört ay sonra çıkacağı bir sistemin kimseye faydası olmaz.
Paylaş