Paylaş
Uluslararası alanda rekabet gücü yüksek tarım sektörü oluşturmak... Kırsal kalkınmayı desteklemek... Tarımsal ihtiyacı karşılamak için yerli üretimi desteklemek, hayvancılıkta da yerli üretim modelini desteklemek... Bunlar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın , ‘Milli Tarım, Güçlü Yarın’ adını verdiği 2018-2022 Stratejik Planı’ndan birkaç alıntı.
İnceledim, 2013-2017 dönemine ait stratejik planda da benzer hedefler koymuşuz. Son 5 yılda ne kadarı gerçekleşti bilmiyorum; ama bildiğim, bir şey varsa her stratejik planda benzer hedef ve stratejileri tekrarlıyoruz. Önemli değil, tarımda sadece kendi kendine yeten değil, ihraç da eden ülke olmak için her 5 yıldaki planlara aynıları yazalım; ta ki, gerçekleştirene kadar. Önemli olan, bu hedefleri kiminle gerçekleştireceğimiz. Dikkatinizi çekerim, nasıl gerçekleştireceğimiz değil, kiminle gerçekleştireceğiz önemli.
KÜÇÜK ÜRETİCİ YOK OLUYOR
Neden böyle söylediğimi anlatayım. Denizbank ile ortaklaşa başlattığımız tarım toplantılarının ilkini yaptığımız Aydın’da da gözlemledim, son dönemde; hem tarımda hem hayvancılıkta, büyük arazi sahipleri artık hüküm sürüyor. Yanlış anlaşılmasın, sanayicilerin ya da büyük arazi sahiplerinin tarıma yatırım yapmasına karşı değilim; aksine destekliyorum. Ancak küçük çiftçiyi de kaybetmemeliyiz.
Bakın, tarım ve hayvancılığı gelişmiş Avrupa ülkelerine, bu hale, 50-100 hayvanı veya da 50-100 dönüm arazisi olan küçük çiftçiler ile geldiler ve bu yapıyı da yıllardır bozmuyorlar. Bizde ise her geçen gün küçük çiftçi yok oluyor. Yok, olunca ne oluyor? Kentlere göç başlıyor, kırsal kalkınmada yol alınamıyor, verimlilik azalıyor. Sonuç; 20 yıl önce, ‘kendi kendine yeten ülke olmak bize yetmez’ diyorduk, şimdi ‘inşallah ithalattan kurtulur da kendi kendine yeter ülke oluruz’ diyoruz.
SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANSMAN
Öyle uzun uzun stratejiler yapmaya, uzun uzun düşünmeye gerek yok. Yapılması gereken, 50 hayvanı olan çiftçiye bir 50 hayvan; 40 dönüm arazisi olana bir 40 dönüm daha vermek ve planlı, verimli, kaliteli üretim yapmasını desteklemek. Bir de üreticinin sürdürülebilir ve ucuz finansmana ulaşmasını sağlamak. Bu açıdan da sorun yok. Geçmişte tarımı, sadece kamu bankaları ve Tarım Kredi Kooperatifleri finanse ederdi; şimdi özel bankalar da destekliyor ve bankaların tarıma sağladığı kredi desteği neredeyse 90 milyar lirayı geçti.
Diyeceğim o ki, tarım ve hayvancılıkta önümüzdeki 5 yılda bir şeyler yapmak istiyorsak bunu küçük ve orta boy işletmelerle yapmalıyız.
Paylaş