Şirketlerin hiç mi kabahati yok?

Aslında yazacaklarım biraz teknik bir konu ve açıkçası, tüketiciyi çok da yakından ilgilendirmiyor.

Haberin Devamı

Ama yine da bilgi olarak aklınızın bir köşesinde bulunsun. Günlerdir trafik sigortasını konuşuyoruz. İşin aslını isterseniz, şöyle bir yakın geçmişe dönüp bakarsak, neredeyse son iki-üç yıldır trafik sigortası bir şekilde sürekli gündemde. Hal böyle olunca da kimi okuyucular, merak edip, neden trafik sigortasının bu kadar konu yapıldığını soruyor. Hatta kimi okuyucular, bir adım daha öteye gidip, ‘koca sigorta pazarı sadece trafikten mi oluşuyor ki, sürekli bu konu konuşuluyor’ diye soruyor. Hatırlarsanız, bir ay önce Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de, bir konuşmasında, “Bırakın artık şu trafik sigortasını konuşmayı, başka sigortalara odaklanın” demişti.

Peki, trafik, sigorta pazarı için bu kadar önemli? Bir araştırma yaptım. Sizlerle de paylaşayım ama önce küçük bir bilgi vereyim. Trafik gibi birçok zorunlu sigorta var. Maden çalışanları ferdi kazadan tutun da depreme, tehlikeli maddelere kadar 17 tane zorunlu sigorta var. Bunlar, devletin, vatandaş mağdur olmasın diye uygulamaya koyduğu sigortalar. Bir de tarım sigortası gibi zorunlu olmayan ama devlet desteği ile yürüyen sigortalar var. Bu sigortalar sayesinde de hem pazar büyüyor hem de şirketlere gelir yaratıyor.

Haberin Devamı

KAMUNUN PAYI YÜKSEK

2016 sonu itibariyle sigorta pazarının prim üretimi açısından toplam hacmi 40,1 milyar TL. Bunun 35 milyarı hayat dışı sigorta branşlarından, 5 milyarı da hayat sigortalarından oluşuyor. Hayat sigortacılığı ile bireysel emekliliği bir kenara koyuyorum. Sigorta pazarı içinde (hayat dışı branşlar) 13,8 milyar TL’lik prim üretimi ile zorunlu sigortaların payı yüzde 39’u geçiyor. Tarım sigortasını da eklerseniz (1,6 milyar TL üretim)  bu pay, yüzde 44’e kadar çıkıyor. Demek ki, zorunlu olsun olmasın devletin uygulamaya koyduğu sigortaların toplam pazar içindeki payı yüzde 44. Bir başka açıdan, sigortacılar için yüzde 44’lük bir pazar hazır; vatandaşlar, zorunlu yaptırıyor. Yani, şirketlerin çaba harcamasına gerek yok.

Gelelim, trafik sigortasına. Sigorta pazarının yüzde 35’i trafik sigortasından oluşuyor. Tarım dahil, zorunlu sigortaların içinde trafiğin payı ise yüzde 80’e yakın. Bir rakam daha vereceğim, şaşıracaksınız. Trafik ve kaskodan oluşan oto sigortalarının, hayat dışı sigorta pazarındaki payı yüzde 52’nin üzerinde. Eminim, kimi sigortacılar diyecektir ki, ‘sen üretime değil gelir içindeki paya bak’. Ona da baktım, kabaca, gelirin yüzde 40’a yakını trafik sigortasından kaynaklanıyor.

Haberin Devamı

KİM HAKLI, KİM HAKSIZ?

Şimdi anladınız mı, trafik sigortasını neden bu kadar çok konuşuyoruz? Hem sigorta pazarının hem de gelirin yarıya yakını trafikten oluşuyor. Maalesef ağırlıklı trafik olmak üzere oto sigortasına sıkışmış bir pazar var ve konut, ticari gibi sigortalar gelişmiyor; yine maalesef, yeni sigorta ürünleri hiç konuşulmuyor. Hal böyle olunca da kamu, ‘benim zorunlu tuttuğum sigortalar sayesinde pazar yaratıp, para kazanıyorsunuz’ diyerek, müdahale etme hakkını kendinde görüyor. Haksız mı? Peki, bu hale gelinmesinde, yıllardır, ‘nasıl olsa tüketici kendi ayağı ile tıpış tıpış geliyor’ deyip sırtını trafik sigortasına dayayan, hatta trafik sigortasının ne işe yaradığını bile anlatma ihtiyacı duymayan; diğer sigortaların gelişmesi için çaba harcamayan sigorta şirketlerinin hiç mi kabahati yok?

Yazarın Tüm Yazıları