Paylaş
Zorunlu deprem sigortası, vatandaştan haksız yere alınan vergidir... Kimileri de elektrik ya da su aboneliği sırasında yaptırdığı sigorta için, ‘Bir yıl dolsa da bu işten kurtulsam” diyor.
Okuyuculardan böyle onlarca yorum alıyorum. Kimileri de vatandaşa yapılan bu haksız uygulamayı gündeme getirmemi istiyor. Kimse alınmasın, gücenmesin ama... Uygulamayı bir tür vergi olarak gören bilinçsiz yaklaşımlardan... Herkesin avaz cıyak ‘deprem geliyor’ diye bağırdığı bir ortamda, deprem sigortasını boş bir uygulama olarak gören söylemlerden; gerçekten de çok sıkıldım.
Evet, geçen yılın Ağustos ayında, tapu işlemlerinin yanı sıra elektrik ve su aboneliklerinde de deprem sigortası aranma şartı getirildi. Bu sayede, son bir yıl içinde 1,5 milyona yakın konut sigortalandı. Fenamı mı oldu? Böylece, Türkiye’deki konutların yüzde 32’si depreme karşı sigortalanmış oldu.
Şimdi soruyorum... Kendi haline bıraksanız, bu konutların kaçı sigorta yaptırırdı? Çok azı... Neden? Çünkü bu konuda halen bilinç yok.
ELEKTRİK, SU ABONELERİ NE YAPACAK?
Neymiş efendim; elektrik aboneliği yüzünden sigorta yaptırmak zorunda kalınmış... Sigorta süresinin bitmesi bekleniyormuş ki, bir daha yaptırılmasın. Zihniyete bakın...
“Sigortanın süresi bitince hemen yenileyelim, ne olur ne olmaz, deprem olur da evsiz kalırız” demek yerine, bir daha yaptırmamak için dört gözle sigorta süresinin bitmesi bekleniyor. Yaptırıyorsan, kendin için yaptırıyorsun; kimse için değil. Eğer riski göremiyorsan, bilinçli de değilsen; yaptırma... Ama sonra da depremde konut yıkıldığında, ‘öldük, bittik, mahvolduk’ deme...
“Ne olacak canım, devlet nasıl olsa konut veriyor.” Yok, öyle bir şey... Evet, devlet konut veriyor ama hibe etmiyor. Bilmem kaç yıl vadeli kredi ile veriyor. Her ay da parayı tıkır tıkır alıyor. O da bir tane... Yani, 3 evin varsa ve depremde yıkıldılarsa, sadece devletten bir konut alabiliyorsun... Geri iki taneyi ise unut... Deprem aldı götürdü.
Sen depremde yıkılan evin için, 40-50 yaşından sonra, bir 15 yıl daha para ödeyip, ev sahibi olmak istiyorsan; o ayrı. Sana kolay gelsin...
Aradan iki yıl geçti, Van’da halen 500 aile konteyner kentlerde yaşamaya çalışıyor. Neden? Çünkü kendilerine konut çıkmadı ya da bu saatten sonra o parayı ödeyecek güçleri yok da ondan. Oysa sigortası olanlar depremden bir-iki ay sonra paralarını aldılar, yaşamlarına kaldığı yerden devam ettiler.
PRİM 700 BİN TL, HASAR 120 MİLYON TL
Açıkçası ben, halen neyi tartıştığımızı anlamakta zorluk çekiyorum... Yılda 150 lira, bilemedin 200 lira vereceksin; yani, günlük 50 kuruş, ayda 15 lira... Simit 1,5 lira, sigara 9 lira... Depremde evin yıkılırsa, yerine yenisini koyacak parayı sana ödeyecekler.
Vergi konusuna gelince, en çok da bu söyleme gülüyorum. Onu da anlatayım... Yine Van depreminden örnek vereyim. Zorunlu deprem sigortası başladığından beri vatandaş, evini düzenli olarak sigortalatmış ve yıllık da 125 lira ödemiş. 10 yıl boyunca toplam sigortaya ödediği prim, bin 250 lira. Depremde evi tamamen yıkılmış ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan (DASK) 58 bin lira hasar almış. Hangi vergi sisteminde bir lira yatırıp, 58 lira geri alıyorsunuz, Allah aşkına. Keşke bütün vergiler böyle olsa. Bu yüzden deprem sigortasına vergi diyenlere gülüyorum. Aslını isterseniz tüm sigortaları vergi gibi görenlere gülüyorum.
Yeri gelmişken söyleyeyim DASK, Van’da sigorta yaptıran konutlardan 700 bin lira prim topladı. Bu konutların her yıl sigortayı yenilediğini varsayarsak; DASK’ın, 10 yılda Van’dan topladığı prim 7 milyon lira ediyor. Depremde de toplam 120 milyon lira hasar ödedi. Bugüne kadar meydana gelen irili ufaklı tüm depremlerde ise ödenen hasar 156 milyonu geçti. Acaba şöyle mi anlatsam: DASK, konut sahiplerinden 100 lira, 200 lira vergi toplamış, sonra da 156 milyon lira vergiyi dönüp, yine o konut sahiplerine ödemiş! Anladınız, siz beni...
Söylediğiniz ve istediğiniz gibi zorunlu deprem sigortasını gündeme getirdim. Muhtemelen beğenmediniz ama gerçek bu.
Paylaş