Paylaş
Sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki uyuşmazlıkların pratik ve kısa sürede çözümü için 15 yıl önce Sigorta Tahkim Komisyonu kuruldu. Böylece sigorta şirketi ile anlaşamayan vatandaşlara mahkemelerin dışında ikinci bir alternatif imkanı tanındı. Sigortalı, hasarının ödenmemesi ya da az ödenmesi konusunda sigorta şirketi ile anlaşamazsa Tahkim Komisyonu’na başvuruyor. Komisyondaki sigorta hakemleri başvuruyu inceliyor ya sigorta şirketini ya da sigortalıyı haklı buluyor. 238 bin liraya kadar olan uyuşmazlıklarda Tahkimin verdiği karar kesin sayılıyor, vatandaşın itiraz hakkı bulunmuyor.
İşin aslı Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kuruluş amacı ve uyuşmazlık dosyalarına sigortacılık alanında uzman sigorta hakemlerinin bakması çok doğru bir karardı. Çok iyi hatırlıyorum, o dönemde, yazılarımda, Tahkim Komisyonunu devrim niteliğinde atılmış adım olarak nitelendirmiştim. Ama iş değişti, Sigorta Tahkim Komisyonu başka bir noktaya evrildi, bazı kesimlerin rant kapısı haline geldi. Sigortacıların kendi yarattığı bu yapı artık sigorta sistemine zarar verir hale geldi.
DASK’TA NELER YAŞANDI?
Öyle ki, bugün hukuk sisteminin tüm aktörleri neredeyse sigorta hakemi olmaya çalışıyor. İşin ilginci, ‘bu sistem kime bağlı?’ diye sorduğunuzda, net bir cevabı da yok. Daha da ilginci, tahkimin artık sigortalıya da faydası yok, aksine tahkimin sigorta şirketine maliyeti arttıkça sigorta şirketi de vatandaşın ödeyeceği prime bunu yansıtmak zorunda kalıyor. Geçen yazılarımda da yazdım, 30-35 bin liralık trafik sigortasında değer kaybı tazminatına yönelik uyuşmazlık Tahkim Komisyonu’na gittiğinde; dosya masrafıydı, hakem ücretiydi falan derken sigorta şirketine maliyeti 80-90 bin liraya çıkıyor, vatandaş ise yine 30-35 bin lira alıyor. Sigorta şirketi de bunu sigortanın primine yansıtıyor.
Bunları yine yazdım. Bir süredir 6 Şubat depremleri nedeniyle DASK ile Sigorta Tahkim Komisyonu arasında anlaşmazlık yaşanıyor. Bu anlaşmazlığa bazı Baro Birlikleri de müdahil oldu. Aslında kurumlar arası yaşananları çok önemsemem ama Kahramanmaraş depreminde konutu hasar görenlerden de şikayetler almaya başlayınca konuyu biraz araştırdım. Paylaşayım, çünkü durum gerçekten vahim.
DEPREMZEDELERDEN VEKALET TOPLADILAR
Durumu özetleyerek anlatacağım, herhangi bir yorumda bulunmayacağım, yorumu da siz okuyuculara bırakacağım. 2022’nin sonunda DASK, zorunlu deprem sigortasının teminatlarını artırarak, bir konut için 320 bin lira olan en yüksek teminat tutarını 640 bin liraya çıkardı ve bunu da, sigortalılara, ‘yeni teminatlardan yararlanmak için ek prim ödeyerek poliçelerinizi yenileyin, zeyilnamenizi yaptırın’ diye duyurdu. 6 Şubat depremleri yaşandı ve DASK zeyilname yaptıranların hasarlarını yeni teminatlar üzerinden, yaptırmayanların hasarlarını ise poliçede yazan teminatlar üzerinden ödedi. Bazı kesimler deprem bölgesine giderek, depremzedelere, ‘Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurursanız DASK, hasarları yeni teminatlar üzerinden ödemek zorunda, bize vekalet verin biz sizin yerinize halledelim’ diyerek, vatandaştan vekaletleri topladı ve Tahkim Komisyonu’nda uyuşmazlık sürecini başlattı.
Yeni teminatlar üzerinden talepler gelmeye başlayınca DASK bakıyor ki, vatandaştan vekaleti alan ile Tahkim Komisyonu’nda uyuşmazlığa bakacak sigorta hakemi aynı kişi. Hem vatandaşı temsil ediyorlar hem de tahkimde vatandaşın uyuşmazlığına yönelik karar veriyorlar. Altını çizeyim, bunlar bazı sigorta hakemleri. Tüm sigorta hakemleri böyle yapıyor demiyorum, kimseyi de zan altında bırakmak istemiyorum.
YARGITAY KARARINI YOK SAYDILAR
DASK, bunun üzerine Yargıtay’a başvuruyor. Yargıtay da, DASK’ın sorumluluğunun poliçede yazan teminat ile sınırlı olduğuna, ek prim alınmaksızın yeni teminatlar üzerinden ödeme yapılamayacağına karar veriyor. Fakat bazı sigorta hakemleri Yargıtay’ın kararına göz ardı edip, 238 bin liraya kadar olan uyuşmazlıklarda komisyon kararı kesindir hükmünden hareketle kendi baktıkları uyuşmazlık dosyaları için DASK’ın 237 bin lira ödeme yapması yönünde karar veriyor. Bu sefer ne oluyor, kimi depremzede tahkim kararı ile 237 bin lira alırken kimi hiçbir ödeme alamıyor.
Bunun üzerine DASK, ‘kanun gereği bizimle uyuşmazlığa düşen sigortalının vekili ile sigorta hakemi aynı kişi olamaz’ deyip, bazı hakemler hakkında dava açıyor ve Sigorta Tahkim Komisyonu’na da, ‘biz bu sigorta hakemleri ile davalığız, bizim ile ilgili uyuşmazlık dosyalarına bakamazlar’ diyerek, Komisyona başvuruyor. Sonuç mu? DASK’ın 16 sigorta hakemi hakkında yaptığı hukuka aykırı reddi hakem talebi, Komisyon tarafından kabul edildi ve bu hakemler artık DASK ile ilgili uyuşmazlıklara bakamıyor.
Şimdi anladınız mı, niye, iyi niyetle kurulan Tahkim Komisyonu başka bir noktaya evrildi dememin nedenini. Öyle ki, sigorta sektörü kendi kurduğu sistemle artık hukuk mücadelesi veriyor. Durum bu kadar trajikomik. Hazır yeri gelmişken, bir iki öneride de bulunayım. Birincisi, Adalet Bakanlığı, bir an önce bu tahkim sistemini gündemine almalı. İkincisi, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), trafik, DASK gibi zorunlu sigortalarda sigorta şirketlerinin Tahkim Komisyonu’na zorunlu üye olmaları şartını kaldırmalı. İşte o zaman Sigorta Tahkim Komisyonu işlevini tam olarak yerine getirir.
Paylaş