Paylaş
Her ay olduğu gibi bankadan yapılması gereken bir-iki ödemem vardı. Yine hep yaptığım gibi sabah, bankaya talimatı verdim. Açıkçası, gündemin yoğunluğundan gün içinde takip etmeyi unuttum. Akşamüzerine doğru müşteri temsilcisi aradı ve üzülerek, ödemeyi yapamadıklarını, ertesi güne kaldığını söyledi. Nedenini sordum. Önce sıkıntılı bir gün geçirdiklerinden bahsetti, ardından ekledi, ‘bildiğiniz gibi olağanüstü günler geçiriyoruz, kusura bakmayın’.
PİYASALARA ETKİSİ
İşte, bu üç kelime, durumu özetliyor; olağanüstü dönemden geçiyoruz. Bir-iki gündür reel sektör temsilcileri ile konuşuyorum; işlerin tamamen durduğundan, tahsilat sorununun tavan yaptığından, piyasada nakit dönüşü olmadığından yakınıyor. Anlıyorum, piyasa sadece dolar, faiz, borsadan oluşmuyor. Esnaf için, KOBİ için piyasa; sattığının bedelini almak, çekin karşılığının olup olmaması anlamına geliyor.
Daha beş gün önce, alçakça ve kanlı bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldık. Elbette bunun etkisi, sadece dolar ya da borsa üzerinde olmayacak. Esnaf mal da satamayacak, tüketici alım da yapamayacak, üretim de yavaşlayacak, çekler-krediler de ödenmeyecek. Çünkü olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Sadece olağanüstü dönem de değil, ekonomimiz de bir testten geçiyor ve tüm kesimler bu süreci en az hasarla atlamak için çaba gösteriyor.
BİRAZ SABIR GEREKİYOR
Dikkat ediyorum da bir-iki gündür, kimi ekonomi yazarları felaket senaryoları çizmeye erken başladı. Neymiş, yurtdışına dikkat edilmesi gerekiyormuş, not düşüşü olabilirmiş, önümüzdeki dönem parlak görünmüyormuş. Arkadaş, bu ülkede beş gün önce darbe girişimi oldu ve insanlar öldü. Neyse… Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz ve sanayicisiyle, esnafıyla, finansçısıyla tüm kesimlerin biraz sabretmesi gerekiyor.
Şunu da belirteyim: Bu yaşadıklarımız, 10 sene önce yaşansaydı; bırakın piyasadaki nakit dönüşünü, tahsilat sorununu falan bankadan paranızı bile çekemez, ekmek, benzin bile alamazdınız. Bilenler, ne demek istediğimi anlamıştır.
Paylaş