KONUYU daha iyi anlatabilmek için gelin birlikte bir hayal kuralım. Ülkenin önemli sanayi tesislerinin birinde ciddi bir patlama meydana geliyor ve hem tesisin bir bölümü yıkılıyor, hem tesiste çalışanlardan bazıları hayatını kaybediyor, hem de patlamanın etkisiyle tesisin etrafındaki konutlar ve başka işyerleri de zarar görüyor.
Patlamanın hemen sonrasında o tesisin yetkilileri kamuoyunun karşısına geçiyor ve şöyle bir açıklama yapıyor: "Endişe edecek bir durum yok. Tesisimiz, eksiksiz sigortalıdır ve tüm teminatlar da sigortanın içinde vardır. Zaten bazı sigortaları yaptırmak zorunludur. Dolayısıyla sigorta şirketi tesisin zararını, patlama nedeniyle civarda zarar gören konut ve işyerlerinin de hasarını ödeyecektir. Ölenlerin yakınlarına da yine sigorta şirketi tarafından tazminat ödemesi yapılacaktır. Sigorta şirketi de çalışmalara başlamıştır."
Şimdi içinizden geçiriyorsunuz değil mi, bunun neresi hayal, zaten olması gereken bu değil mi diye. İş bizim ülkemize gelince maalesef öyle olmuyor işte.
Geçenlerde Kırıkkale’deki Makine Kimya Endüstrisi (MKE) Barut Fabrikası’ndaki patlamayı hatırlıyorsunuz. Üç kişi hayatını kaybetmiş, civardaki ev ve işyerleri patlamadan hasar görmüştü.
Peki, patlama sonrası ne oldu? Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, birkaç milletvekilini de yanına alıp, vali ve belediyle başkanı ile birlikte patlamada hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyede bulunurken beraberinde de aynen şu açıklamayı yaptı:
"Patlamadan sonra sigorta işlemleri için çalışmalar başlatıldı ve devam ediyor. Patlamanın etkisiyle çevredeki ev ve işyerlerinde meydana gelen hasarlarla ilgili zarar tespiti yapılmaktadır. Halkımızın zarar ve ziyanlarını ödeyeceğiz. Devlet üzerine düşen görevi yapacaktır."
UCUZ POPÜLİZM YİNE GÜNDEMDE
Her depremde, her sel baskınında, her patlamada olduğu gibi değişen hiçbir şey yok. Yıllarca söylemekten benim dilimde tüy bitti, ama siyasetçilerimiz her bu gibi durumda ’devlet baba yanınızda, korkmayın, yaralarınız sarılacak’ tarzı modası geçmiş, ucuz popilizm yapmaktan bir türlü vazgeçmedi.
Şimdi anladınız mı hayal ile gerçek arasındaki bariz farkı. Oysa olması gereken neydi. Açıklamayı illa da Bakan yapacaksa, "Merak etmeyin, tesisimiz sigortalıdır. Tesis ile birlikte civardaki konut ve işyerlerinin zararı da, ölenlerin yakınlarına tazminat da sigorta şirketi tarafından ödenecektir" demesiydi, değil mi?
Aradaki farka dikkatinizi çekerim... Devletin üzerine düşen görev değil, zarar ve ziyanı karşılama görevi sigorta sisteminin olmalı. Çünkü gelişmiş ülkelerde böyle. Üzerine düşen görevi de devlet değil, sigorta şirketi yapmalı.
Bakan ya da hangi devlet büyüğü olursa olsun popilizm yapmak yerine olması gerekeni söylemeli ki, halk sigorta konusunda bilinçlensin, sigortası olmayan bu tür tesisler de varsa ’nasıl olsa devlet baba var’ demeyip, gidip sigortasını yaptırsın.
MKE’NİN SİGORTASI EKSİK MİYDİ
Evet, MKE Barut Fabrikası’nın bir sigortası olduğu belli. Ama ne sigortasıdır bu, onu bilmiyoruz. Çünkü bu yönde bir açıklama yapılmıyor. Bildiğimiz, zararı devletin karşılayacağı. Kimse kusura bakmasın ama bu durumdan ben şu sonucu çıkarırım. MKE, gerekli sigortaları yaptırmadı, eksik sigorta teminat aldı ki, zararı devlet karşılıyor.
Oysa ki, bırakın bu büyüklükteki bir tesisin yaptırması gereken sigortaları bir kenara, patlayıcı madde alanında faaliyet gösteren küçük büyük her şirketin veya tesisin, üçüncü şahıslara verecekleri bedeni zararlara karşı yaptırması gereken tehlikeli maddeler sorumluluk sigortası adı altında bir sigorta var. Altını çizerek söylüyorum, zorunlu sigorta. Yani, keyfe keder değil.
Hem de bu öyle bir zorunluluk ki, eğer bu sigorta yaptırılmamışsa devreye Hazine’ye bağlı Güvence Hesabı giriyor ve patlamadan zarar görenlerin tedavi masraflarını karşılayıp, vefat durumu varsa yakınlarına tazminat ödüyor; sonra da dönüp o şirketten bu ödediklerini hukuk yoluyla alıyor. Çünkü Güvence Hesabı’na böyle bir hak tanınmış.
Ayrıca yine bu büyüklükteki bir tesisin başkalarına karşı vereceği zararlara karşı alması gereken tüm sigortaları da yaptırmış olması gerekiyor.
O zaman soruyorum. Hal böyleyken nasıl oluyor da, Kırıkkale’deki MKE Barut Fabrikası’ndaki meydana gelen patlamadan dolayı hasar gören konut ve işyerlerinin zararını, ölenlerin yakınlarına da tazminatı devlet ödüyor.
Bir kere daha altını çizeyim, Bu tür söylemler oy toplama adına ucuz popilizmden öteye geçmiyor. Artık siyasilerimizin de bunları bırakıp, dünya gerçeklerine uygun hareket etmesi gerekiyor.