Paylaş
Özetle, “Varsa yoksa kasko, trafik... Bir müşterime 782 bin lira değerinde mal sattım, üzerinden 8 ay geçti halen alacağımı tahsil edemedim. Bizim gibi küçük işletmeler için bu çok büyük rakam. Bunu da yazsana” demiş. Haklı mı; haklı. Bu ülkede kasko, trafik, sağlık sigortasından başka sigorta yok mu? Var da yaptıran yok. Anlaşılan o ki, bilen de yok. Hazır konusu açıldı, mesela, ürettiğini satıp da parasını alamayan küçük ve orta ölçekli şirketler için kapı gibi alacak sigortası var. Özellikle pandemi döneminde alacak sigortasının, küçük işletmeler için hayati önemde olduğu ortaya çıktı. Nitekim salgında dünya ticareti yüzde 20’ye yakın daraldı, Avrupa’da gecikmiş ödemeler neredeyse üçte iki artınca alacak sigortasında patlama yaşandı, işletmeler bu sayede kendilerini kurtardı, kurtarmaya da devam ediyorlar.
Peki, nedir alacak sigortası? Biri ihracat yapanlara, diğeri de yurtiçinde satış yapanlara yönelik iki farklı alacak sigortası türü var. İhracatçıları bir kenara koyuyorum, onların zaten sigortasız ihracat yapması çok da akıl kârı iş değil; hele ki, bu dönemde. O yüzden de alacak sigortasının ne olduğunu ihracatçı çok iyi biliyordur. Yurtiçi satışlara uygulanan sigorta ise daha yeni olduğundan, bilinmiyor da olabilir. Üstelik bu sigortada devlet desteği de var. O nedenle adı devlet destekli ticari alacak sigortası.
PANDEMİ İLE DENGELER DEĞİŞTİ
Bizde bir gelenek vardır, alan da satan da birbirini tanır, ahbap çavuş ilişkisi vardır, mal verilir, karşılığında çek alınır; o çek de öyle ya da böyle ödenir. Piyasa yıllardır böyle çalışır. Maalesef son bir buçuk yıldır bu gelenek pandeminin ekonomi üzerinde yarattığı etki nedeniyle bozuldu. İşte o nedenle alacak sigortası önemli hale geldi. Şunu da hatırlatayım, bugün KOBİ’lerin, bilançolarının yaklaşık yüzde 40’ını alacakları oluşturuyor ki, pandemi ile bu oran arttı.
Ticari alacak sigortasını en basit haliyle anlatayım. Yıllık cirosu 125 milyon lira ve altında olan işletmeler, devlet destekli alacak sigortasını yaptırabiliyor. Sigorta sistemi sayesinde KOBİ’den mal alacak firmalar için bir değerlendirme yapılıyor ve buna göre de limit belirleniyor. Sigorta süresi içinde kredi limiti belirlenen alıcıların finansal durumlarında bozulma olursa sigortalı KOBİ’ye, ‘aman dikkat’ anlamında bilgi veriliyor. KOBİ, alacağını tahsil edemezse, devreye sigorta giriyor ve sigortalıya alacağı ya da bir başka adıyla tazminatı ödeniyor. Özetle, sigorta yaptırıyorsun, sattığın malın karşılığını alamazsan, sigorta ödüyor. Sistem bu kadar basit aslında.
BANKAYA TEMİNAT VERECEKLER
Peki, pahalı mı? Sigorta yaptıran KOBİ’nin cirosu üzerinden bir prim hesaplaması yapılıyor. Örneğin, yıllık cirosu 2 milyon TL olan bir KOBİ, 180 gün vade ile satış yapıyorsa, ortalama 16 bin lira prim ödeyerek, sigorta yaptırabiliyor. Son yapılan düzenleme ile alacak sigortasında KOBİ’lere bir imkân daha tanındı; sigorta poliçesi bankalara teminat olarak verilebiliyor. Yani, alacağınız için sigorta yaptırdınız, poliçeyi bankaya veriyorsunuz, banka poliçedeki tutarı teminat yerine saymak zorunda.
Alacak sigortası yaptıran KOBİ’lerin sayısı artıyor ama yeterli değil. Bugüne kadar 40 bin alıcı için 6.5 milyar TL sigorta teminatı sağlandı. Yani, sistemi bilen KOBİ’ler, 6.5 milyar liralık alacağının ödenmemesine karşı sigorta yaptırmış. Yine bugüne kadar da alacağını tahsil edemeyen KOBİ’lere sigortadan da 3.5 milyon TL tazminat ödenmiş. Bu da şu anlama geliyor, işini bilen KOBİ, ‘paramı alabilir miyim, alamaz mıyım diye düşüneceğime bundan sonrasını sigortacı düşünsün’ demiş.
Paylaş