Yapılan açıklamalara göre de önümüzdeki günlerin gündem konusu kentsel dönüşüm olacak. Sadece İstanbul’daki riskli bina sayısı 1.5 milyon ve bunun da yüzde 25’inin acil dönüşmesi gerekiyor. Kahramanmaraş depremi sonrası binasının riskli olduğunu düşünenler binalarını dönüştürmeye çalışıyor. Hazır yeri gelmişken, kulağıma gelen duyumlara göre ‘belediyede tanıdığımız var, tanıdık müteahhit var’ diyerek bu işten rant elde etmek isteyen ve vatandaşları kandırmaya çalışan bazı kişi ve gruplar türemiş; dikkat edin derim.
BİNA TAMAMLAMA
Kentsel dönüşümün bir kısmı devlet eliyle olacak ki, buna diyecek bir şeyim yok. Vatandaşlar ise müteahhitler ile anlaşarak binalarını dönüştürecek. İşte, burada sigortaya ihtiyaç var. Kentsel dönüşüm uzmanları ile konuştum, sigortasız kentsel dönüşümün büyük risk olacağını söylüyorlar. Peki, kentsel dönüşümü kapsayacak bir sigorta var mı? Aslında var; bina tamamlama sigortası ve uygulanıyor da. Ancak ufak bir sorun var. Soruna geçmeden önce kısaca bina tamamlama sigortasından bahsedeyim. Aslında bina tamamlama sigortası zorunlu bir sigorta ve müteahhitler yapı ruhsatı almadan önce bina tamamlama sigortası yaptırmak zorunda. Dediğim gibi bazı sorunlar nedeniyle zorunluluğu da tartışılır.
En basit haliyle, kentsel dönüşümün başında, müteahhit sigorta yapıyor. Müteahhit kendi de sigortayı yaptırabilir, binasını dönüştürmek isteyen konut sahipleri de müteahhitten bu sigortayı isteyebilir. Sigorta şirketi, sigortalayacağı inşaat şirketinin mali yapısını, tecrübelerini inceliyor. İnşaat şirketini riskli görür, projeyi bitiremeyeceğine karar verirse; sigorta yapmıyor ya da ek teminatlar istiyor. Riskli görmezse, bina tamamlama sigortasını yapıyor. İnşaat süresi içinde şirket, sigortacıya karşı yükümlülüklerini yerine getirmez, mali yapısını bozacak girişimler içinde bulunur ya da eksik malzeme kullanımı gibi yollara saparsa; sigorta şirketi sözleşmeyi sona erdiriyor ve bunu da yetkili kurumlara bildiriyor. İnşaat süresi içinde müteahhit iflas eder, konutları sahiplerine teslim edemezse; devreye sigorta şirketi giriyor, konut için o tarihe kadar ödenen tüm bedeli tüketiciye ödüyor ya da sigorta şirketi, inşaatın tamamlanmasını sağlıyor, tüketiciye konutu teslim ediyor.
MÜTEAHHİTTEN İSTEYİN
Şu kadarını söyleyeyim, müteahhit ile anlaşıp konutunuzu dönüştürecekseniz, inşaat şirketine, ‘bize bina tamamlama sigortasını yap getir’ deyin; eğer sigortayı önünüze koyamıyorsa, o müteahhit ile anlaşmayın derim. Eğer sigortayı yaptırabiliyorsa, güzünüz kapalı, binanızı dönüştürün. Çünkü arkasında sigorta desteği var demektir. Nitekim bugüne kadar da bina tamamlama sigortası Ankara ve İstanbul’da bazı belediyelerin desteği ile yapılan projelerde uygulandı ve hak sahipleri konutlarını teslim aldı.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
Peki, sorun nerede? Bina tamamlama sigortasının genel şartları var, uygulanıyor da; ancak kentsel dönüşüm, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın alanına giriyor ve Bakanlık, sigortanın, kentsel dönüşümde kullanılabilmesi için genel şartlarda bazı değişiklikler yapılmasını istiyor. Yani, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bu konuda mutabakat sağlanıp sigortanın genel şartlarında değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Bu değişikliği yapacak olan da Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK). Duyduğum göre de değişiklikler konusunda çalışmalar bitmiş; başta Bakanlık olmak üzere taraflar ortak noktada birleşmiş. Geri sadece SEDDK’nın, değişiklikleri yayınlaması kaldı ki, önümüzdeki günlerde bu da yayınlanacak.
Tabii devamında da, ‘Emekliliğimi temmuz ayı veya sonrasına ertelersem, maaşta bir fark olur mu?’ soruluyor. Bu sorular hem EYT’ye henüz başvurmamış olanlar hem de normal emekliliği gelenler için geçerli. Haziran ayında emekli olmakla, temmuz veya sonrasında emekli olmak arasındaki farka değineceğim ama önce çok karşılaştığım, ‘Ne kadar emekli maaşı alırım?’ sorusuna açıklık getireyim.
Emekli aylığı hesaplaması 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası farklı hesaplanmakla birlikte; en basit haliyle, aylık brüt maaşa, SGK’ya dönen prim tutarına ve ödenen prim gün sayısına, aylık bağlama oranına (ABO) göre belirleniyor. Sadece bunlarla da sınırlı değil; enflasyon, milli gelirdeki büyüme hızı da emekli maaşı hesaplamasında dikkate alınıyor. Hesaplanan emekli aylığı da geçmiş 6 aylık enflasyon oranında arttırılıyor. Emekli olunacak döneme göre de emekli aylığı değişiyor.
EMEKLİ MAAŞI FORMÜLÜ
Mesela, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde alınacak emekli aylığı da yüksek oluyor. Örneğin, 2022 sonunda emekli olanların emekli aylığı 2023’te emekli olacaklara göre daha yüksek hesaplandı. 2022 yılında maaş hesabına konu hem 2021 yılı büyüme hızı hem de 2022 yılı enflasyonu yüksek olduğundan; emekli maaşı açısından 2022 yılında emekli olanlar daha avantajlıydı. Şu kadarını bilin; çalışma hayatı boyunca SGK’ya ne kadar yüksek ve ne kadar uzun süre prim yatırılırsa, emekli olunduğunda alınacak maaş da o oranda yüksek olur. Bu yazdıklarım EYT’den emekli olacaklar veya başvurusunu yapıp da emekli maaşı bağlanmasını bekleyenler için de geçerli.
TEMMUZ ZAMMINI ALIRSINIZ
Gelelim, ‘Emeklilik dilekçemi haziran ayında mı vermek daha avantajlı yoksa temmuz ayı veya sonrasını mı bekleyeyim?’ sorusunun cevabında. Tek kelimeyle; emeklilik dilekçesini şimdi vermekle, temmuz sonrası vermek arasında maaş bağlanması açısından hiçbir fark yok. Tek fark, emekli olup, işe devam etmeyecekseniz, alacağınız kıdem farkından kaynaklanıyor.
Şöyle anlatayım. Emeklilik dilekçesini ister şimdi verin, ister sonraki aylarda; maaş hesaplanırken, 2022’deki enflasyon oranı ve milli gelirdeki artışın yüzde 30’u hesaba katılacak. Üzerine 2023’ün Ocak ayındaki emekli aylıklarına yapılan zam oranı eklenecek. Emeklilik dilekçesini şimdi verirseniz, temmuz ayında emekli maaşlarına yapılacak zam oranını alacaksınız. Yok, emeklilik dilekçesini temmuz veya sonraki ay verirseniz, hesaplanan maaşınızın üzerine temmuz ayındaki emekli zammı da eklenecek. Yani, emeklilik dilekçesini temmuz öncesi veya sonrası verseniz de temmuz ayındaki maaş zammından yararlanırsınız. Yukarıda belirttiğim gibi bu yazdıklarım EYT’den emekli olacak ve emekli aylığı alacaklar için de geçerli.
KIDEM TAZMİNATI FARKI
TÜİK’in, mayıs ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla birlikte emeklilerin 2023’ün ikinci yarısında alacakları zam konusunda da son viraja girildi. Açıklanan enflasyon rakamına göre de memur ve emeklileri için enflasyon farkı kesinleşti.
Memur emeklileri ile görevdeki memurlar, ocak-temmuz, temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere maaşlarını zamlı alıyor. Zam oranları ise toplu sözleşmeye göre önceden belirleniyor. Üzerine, geçmiş 6 aylık enflasyondan kaynaklı bir fark oluşursa, bu fark maaş zammına yansıyor. Enflasyon farkının oranı da toplu sözleşmede yer alıyor. 2022-2023’teki mali ve sosyal hakları belirleyen 6. Dönem Toplu Sözleşme’ye göre de 2023’ün ikinci yarısında görevdeki memurlar ile emeklileri maaşlarını yüzde 6 zamlı alacak. 2023’ün Ocak-Haziran dönemindeki 6 aylık enflasyonun yüzde 8’i geçmesi halinde de aradaki fark maaş zamlarına eklenecek.
ENFLASYON FARKI OLUŞTU
TÜİK, ocak-mayıs dönemini kapsayan 5 aylık enflasyonu yüzde 15.26 olarak açıkladı. Buna göre de görevdeki memurlar ile emeklileri açısından yüzde 7.26’lık enflasyon farkı oluşmuş durumda. Toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 6’lık zam oranına enflasyon farkı da eklendiğinde; memur ve emeklilerinin şimdiden temmuz ayında alacağı zam oranı yüzde 13.26 oldu. Asıl zam oranı TÜİK, 2023’ün Ocak-Haziran dönemi 6 aylık enflasyon rakamını açıkladığında kesinleşecek. Bu yılın başında ise memur ve emeklilerinin, yüzde 8.40’lık enflasyon farkı ve yüzde 8’lik toplu sözleşme zammı ile birlikte toplam zam oranı yüzde 16.40 olmuştu. Ancak refah payı artışı yapılarak, zam oranı yüzde 30’a çıkarılmıştı.
TÜİK’in açıkladığı 5 aylık enflasyona göre üniversite mezunu memurun maaşı 14.300 liraya, şube müdürünün 23.427 liraya, derecesi 1/4 olan öğretmenin maaşı 17.887 liraya, derecesi 8/1 polis memurunun 20.652 liraya, uzman doktorun 28 bin liraya, hemşirenin 17.680 liraya çıkacak.
SSK, BAĞ-KUR EMEKLİLERİ
SSK, Bağ-Kur ve tarım emeklileri de ocak ve temmuz olmak üzere senede iki defa maaşlarını zamlı alıyor ve memur emeklilerinde olduğu gibi zam oranı da bir önceki 6 aylık dönemde, TÜİK tarafından açıklanan, TÜFE’deki enflasyon oranına göre hesaplanıyor. TÜİK’in açıkladığı 5 aylık enflasyona göre de işçi ve Bağ-Kur emeklileri için şimdiden yüzde 15.26’lık zam kesinleşti. 6 aylık enflasyon açıklandığında zam oranı bu rakamın da üzerine çıkabilir. Bu yılın başında ise SSK, Bağ-Kur ve tarım emeklileri açıklanan enflasyona göre maaşlarını yüzde 15.40 zamlı alacaklardı ancak refah payı ile birlikte toplam zam oranı yüzde 30’a yükseltilmişti.
REFAH PAYI VERİLECEK
YENİ dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini Mehmet Şimşek yürütecek. Yeni dönemle birlikte sigortacılık ve bireysel emeklilik sistemi de Mehmet Şimşek’e emanet. Aslında, Mehmet Şimşek, geçmişte Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemlerden dolayı sigortacılık ve BES’e uzak bir isim değil. Öyle ki, bugün her iki sektörün de gelişimine katkı sağlayan birçok kararda Şimşek’in imzası var. Biraz hafıza tazeleyelim.
Mesela, 2017 yılında trafik sigortasında artan fahiş primler üzerine, serbest piyasadan çıkıp, primleri devletin belirlediği tavan fiyat uygulamasına 2017 yılında Mehmet Şimşek döneminde geçildi. Çok iyi hatırlıyorum, tavan fiyat uygulamasına geçildiği tarihte Şimşek, “Ben rekabet yoluyla bu sistemin çalışmasını tercih ederim. Tavan fiyat uygulamalarını doğru bulmuyorum, bizi mecbur bıraktılar. Hızlı şekilde serbest tarifeye geçmeyi düşünüyoruz” açıklamasını yapmıştı. Şimşek, sürekli trafik sigortasının gündem olmasını da o dönem eleştirerek, “Sigorta şirketleri sabah akşam trafik sigortasına kafayı takarsa bu iş olmaz. Mesela, siber riskler var, bu tür ürünler çıkartabilirsiniz” demişti.
TEK DEĞİŞMEYEN TRAFİK
Tavan fiyat uygulamasına geçilip de sigorta şirketlerinin trafik sigortasından kaynaklı zararları artınca da Mehmet Şimşek, sektörün ciddi zarar ettiğini, bunun sürdürülebilir olmadığını belirterek, “Hiç kimse zarar ettiği bir sektörde çalışmaz” diyerek, trafik sigortasında değişikliğe gidilmesi gerektiğine işaret etmişti.
Bugün Mehmet Şimşek yine ekonominin başında. Trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması halen devam ediyor ve şimdi ile o dönem arasındaki fark; o dönem sigorta şirketleri trafik sigortasından 500 milyon TL zarar ederken, bugün bu zarar rakamı 3 milyar TL’ye yaklaştı. Ne mi demek istiyorum? Hani, ‘nerede kalmıştık’ derler ya; Mehmet Şimşek, 6 yıl aradan sonra yine trafik sigortası sorunu ile karşı karşıya.
BES’İN MİMARLARINDAN
Hafıza tazelemeye devam edelim. Bugün BES sayesinde yurtiçi tasarrufların arttığından, emeklilik fonlarının ciddi büyüklüğe ulaşarak sermaye piyasalarına katkı sağladığından bahsediyorsak; bunun mimarlarından biri de Mehmet Şimşek’tir. Mesela, işverenlerin, çalışanları tarafından BES’e katılmasına imkan sağlayan Otomatik BES uygulamasına Mehmet Şimşek’in Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı döneminde geçildi. 18 yaş altının BES’e girmesi fikri de o dönem yine gündeme geldi.
Yine çok iyi hatırlıyorum, o dönem Şimşek, BES’in önemini, “ABD gibi ülkelerde emeklilik fonlarının ve sigorta şirketlerinin birikimleri ülke milli gelirinin yüzde 100’ünden fazla. Türkiye’de ise bunlar yetersiz kalıyor. Uzan vadeli tasarrufları özendirecek bireysel emekliliği teşvik etmemiz lazım. BES’te dünyanın en cömert desteği de bizde” diyerek, anlatmıştı.
Emeklilik yaşını dolduran, emeklilik için gerekli prim gün sayısını ve çalışma yılını doldurmayıp, emekli maaşı almaya hak kazanamıyor, EYT’den de yararlanamıyorsa; ödedikleri primleri SGK’dan toplu olarak alabiliyorlar. Buna toptan ödeme deniyor.
Örneğin, SSK’lı, yani 4/A’lı kadın çalışan, 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe başlamış ise 7000 prim gün sayını doldurup, 58 yaşında emekli olabiliyor. Aynı çalışan, 4500 prim gün ile kısmi emeklilik, bir başka ifadeyle yaştan dolayı da emekli olabiliyor. Ancak bu kişinin yaşı 58 ve üzeri, prim gün sayısı da 2500-3000 gün ise veya daha da eksikse; emekliliğe hak kazanamıyor, dolayısıyla emekli maaşı alamıyor. İşte bu durumda olan kişi SGK’ya müracaat ederek, o güne kadar ödediği primleri iade alabilir. SGK’da bu kişiye primleri toplu olarak öder. Bir örnek daha vereyim. 25 yıl çalışması, 5975 gün prim ödemesi ve 58 yaşında emekli olması gereken bir erkek çalışan; emeklilik yaşını doldurmuş hatta geçmiş olmasına rağmen prim gün sayısı 3000 ise, çalışmaya da devam etmeyecekse prim iadesi talep edebilir.
PRİM İADESİNİN ŞARTLARI
Şunu da belirteyim, prim iadesi, kamuoyunda yanlış biliniyor. Sanılıyor ki, isteyen, isteği zaman SGK’dan toplu ödeme alabilir. Ya da, okuyuculardan gelen sorulara istinaden söylüyorum; çalışma hayatına başlayalı henüz 10-15 sene olmuş, ‘primleri toplu olarak alabilir miyim?’ diye merak edenler var. SGK, prim iadesi yapıyor ama bunun da şartları var. Öncelikle, kadınların 58, erkeklerin ise 60 yaşını doldurmaları gerekiyor ki, geçmişte ödedikleri primleri iade alabilsinler. Prim iadesi alınabilmesi için bir işyerinde sigortalı olarak çalışılmıyor olunması gerekiyor. Ayrıca Bağ-Kur’lu olup da kendi işinde çalışanlar da primlerini iade alamıyor.
Saydığım bu şartlar kapsamında, vefat eden sigortalının eşi ve çocukları da SGK’dan prim iadesi alabiliyor. İşçi statüsünde çalışan ya da kendi adına Bağ-Kur’lu olarak çalışanın vefatı durumunda, emeklilik hakkını elde edememişse, eşine ve çocuklarına dul ve yetim aylığı bağlanamadığından eş ve çocuklar SGK’ya prim iadesi için başvurup, toplu ödeme alabilirler.
Prim iadesi için SGK’ya müracaat edilmesi ve toptan ödemenin talep edilmesi gerekiyor.
NASIL BAŞVURACAKSINIZ?
SSK’lılar kendi adlarına yatırılan, yani işçi payı adı altında yatırılan primleri iade alabilir. Bağ-Kurlular ise ödedikleri malullük, yaşlılık, ölüm sigortası primlerinin tamamını alabilir. Kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası primleri toptan ödeme yoluyla ödenmez. Sigortalının, varsa hizmet borçlanmaları ile isteğe bağlı sigorta primleri de ölüm ve yaşlılık toptan ödemelerine dahil edilir. Bunu neden belirttim? Kamuoyunda prim iadesi ile yine yanlış bilinenlerden biri de çalışanın adına yatırılan tüm primlerin iade alınabileceği yönünde. Böyle bir durum söz konusu değil. Eski yıllara ait primler ise SGK tarafından her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek tespit edilip, toptan olarak ödenir.
Temmuz ayının yaklaşmasıyla birlikte ilk etapta görevdeki memur ile tüm emeklilerin yılın ikinci yarısına yönelik alacakları zam gündeme gelecek. Buna ilaveten yine temmuz ayında asgari ücrette iyileştirmeye gidilecek. Ayrıca esnafın erken emekliliği için prim gün sayısının işçilerle eşitlenmesi, ev kadınlarına emeklilik yolunun açılması da Meclis göreve başlar başlamaz ilk etapta yapılacak düzenlemeler arasında. Hepsine tek tek değineyim.
EMEKLİLERİN ZAMMI
Görevdeki memurlar ve memur emeklileri ile işçi, Bağ-Kur emeklileri, ocak-haziran ve temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere maaşlarını zamlı alıyorlar. Memur ve emeklilerinin zam oranları ise toplu sözleşmeye göre önceden belirleniyor. Üzerine, geçmiş 6 aylık enflasyondan kaynaklı fark oluşursa da bu fark maaş zammına yansıyor. İşçi, Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı da TÜİK’in açıkladığı geçmiş altı aylık enflasyona göre belirleniyor. Temmuz ayında memur ve emeklileri toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 6 zam alacak, ayrıca oluşacak enflasyon farkı da maaş zammının üzerine eklenecek. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı 3 Temmuz’da açıklanacak ocak-haziran enflasyonuna göre netleşecek.
EMEKLİYE KADEMELİ ZAM
Ancak, memur ve tüm emeklilerin temmuz ayındaki zam oranları bu kadarla sınırlı olmayacak. Malum, mart ayında yapılan düzenlemeyle en düşük emekli aylığı 7500 liraya çıkarılmıştı. Ancak bu düzenleme 7500 liranın üzerinde maaş alanlara yansımamış ve yaklaşık 9.5 milyon kişi emekli maaş artışından yararlanamamıştı. Temmuz ayında emekli maaş zamlarıyla birlikte yeni bir düzenleme yapılacak ve bu 9.5 milyon emekliye geçmişte ödediği prim gün sayısına göre kademeli zam verilecek. Böylece emekliye enflasyon ve refah payı artışı yapılacak. Bununla birlikte yine temmuz ayında en düşük emekli aylığının da artırılması planlanıyor. Kimin, ne kadar zam alacağı temmuz ayında netleşecek.
EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI 22 BİN TL
Temmuz ayında görevdeki memurların maaşlarını iyileştirmeye yönelik de düzenleme yapılacak. Bugün için en düşük memur maaşı 12 bin lira civarında. Yapılacak düzenlemeyle en düşük memur maaşına önce seyyanen zam yapılacak, bunun üzerine toplu sözleşme zammı ve enflasyon farkı eklenecek; böylece en düşük memur maaşı net 22 bin liraya çıkacak. Bu artıştan memur emeklileri de yararlanacak ve emeklilerin maaşları yükselecek. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde memurlara yönelik yapılacak bir başka yasal düzenlemeyle de birinci dereceye inen tüm memurların 3600 ek göstergeden yararlanabilmesi sağlanacak.
Yazdıklarını sizle de paylaşayım: “DASK’a, avans başvurusu yaptım, poliçe tutarının belli miktarı yattı, geriye kalan tutar yatmadan, dosya kapatıldı. Aracılar alacağım paranın yarısını istiyor, yardımcı olursanız sevinirim”. Sorunu DASK’a ilettik, bir yanlış anlaşılma olduğu ortaya çıktı, kalan para yatırıldı ve sorun çözüldü. Ancak okuyucumun belirttiği ‘aracılar’ konusu kafama takıldı. Araştırdım, DASK da dahil ilgili taraflarla konuştum. Durum gerçekten çok vahim. Anlatayım.
DASK’TAN FAZLA PARA ALINIR MI?
Deprem bölgesinde bazı yapılar oluşmuş. Hatta şirketleşmişler bile. Hepsinin de unvanlar var. Amaçları, vatandaşı kullanarak, DASK üzerinden rant elde etmek. Deprem bölgesindeki illerde DASK poliçesi olan depremzedelere gidip, ‘bize vekalet verin, DASK’tan daha fazla hasar almak için sizin adınıza dava açalım, daha çok para alırsınız’ diyorlar. Öyle ki, bu yapılar, sosyal medyayı da aktif kullanıp, ‘DASK mağdurları’ adı altında bazı hesaplar oluşturarak, vatandaşları yanlış yönlendirmeye, ikna etmeye çalışıyorlar. Bazıları daha işin başında pişkin pişkin ‘hasarın yarısını alırız’ diyor.
Eminim bu satırları okuyan kimileri, ‘ne var canım, vatandaş hakkını hukukunu aramasın mı?’ diyecektir. Elbette arasınlar ama kandırılmadan arasınlar. DASK kapsamındaki zorunlu deprem sigortasında teminatı da primi de devlet belirliyor. Vatandaş, evinin metrekaresini belirtip, primini ödüyor, teminatını alıyor. Depremde evi yıkıldığında da poliçede yazan teminat tutarı neyse, o tutarı DASK ödüyor. Deprem bölgesinde de böyle oldu. Yıkık, ağır hasarlı tüm konutlarda DASK; sigortalıların, poliçesinde yazan teminat tutarı neyse tamamını ödedi. Peki, DASK, poliçede yazanın üzerinde bir tutar ödeyebilir mi? Ödeyemez; kanun ve şartlar neyi hükmediyorsa, DASK da onu öder. Hal böyleyken, depremzedeye, ‘bana vekalet ver daha fazla para alırım’ demek; vatandaşı kandırmaktan ve vatandaştan masraf adı altında para tırtıklamaktan başka bir şey değildir, bunun da adı vicdansızlıktır.
NASIL KANDIRIYORLAR?
Yine öğrendim ki, bu kişiler, benzer şekilde depremde konutu hafif hasarlı olan vatandaşları da, ‘DASK size az ödüyor, dava açalım, daha çok para alırsınız, ama aldığınız paranın yarısını da biz alırız’ diye ikna etmeye çalışıyorlarmış. DASK, hafif hasarlı konutlara yönelik bir karar aldı ve sigortalılara, eksper göndermeden, hasarın durumuna bakmadan, poliçede yazan teminatın yüzde 15’ini ödedi. Sonra da döndü, yine sigortalılara, ‘eğer onarım tutarı ödediğimizden yüksek tutarsa bize bildirin eksper gönderelim fark çıkarsa onu da karşılayalım’ dedi. Şunu da belirteyim; öğrendim ki, bu durumda olup da eksper giden az hasarlı konutların bazılarında, hasar tespiti sonucu ortaya çıkan tutar, DASK’ın ödediğinin de altında kalmış ama DASK, sigortalıdan farkı istememiş.
PARANIN YARISINI İSTİYORLAR
Peki, durum buyken, deprem bölgesinde türeyen bu kişilere gerek var mı? Belki, bu aracılara kanıp, dava yoluna gidilebilir ve davanın sonucunda da biraz daha fazla para alınabilir. Masraflarla birlikte alınan paranın yarısı bu kişilere kaptırılacaksa ne anladım ben bu işten? Üstelik dava en az iki yıl sürecek. Onun yerine DASK’a yeniden başvurulsa, DASK zaten ne hak edilmişse o tutarı ödeyecek. DASK yetkileri ile de konuştum; “Vatandaş bize başvursun biz zaten fazlası ile ödüyoruz” dediler. Belki, yoğunluktan biraz süreç uzayacak ama en geç iki üç ay içinde ödenecek.
Soru: Yedek subay sigorta giriş tarihim 17.8.1999, hizmete başlama tarihim 15.9.1999 olarak görünüyor. 4/C kapsamında çalışmaya devam ediyorum. Ayrıca yedek subay okulu borçlanması yaptım. EYT kapsamında oluyor muyum? Bu konuda SGK, Emekli Sandığı’ndan çelişkili cevaplar almaktayım.Serkan K.
Cevap: Yedek subay olarak geçen süreler Emekli Sandığı’ndan sayılıyor ve sigorta başlangıç tarihi olarak kabul ediliyor. Bu sürelere, fiili hizmet süresi zammı da uygulanıyor. Yedek subaylıkta geçen süre hizmet süresinden sayıldığından, EYT düzenlemesi kapsamında 8 Eylül 1999 öncesi girişi olanların gerekli şartları yerine getirmeleri halinde (25 yıl çalışma süresi) yaş şartı aranmadan emekli olmalarına imkan tanındığından EYT’den yararlanabiliyorsunuz. Ancak, 8 Eylül 1999 öncesindeki süre yedek subay okul süresine geliyorsa borçlanma yapılsa bile bu dönem fiili hizmet süresi sayılmadığından EYT’den yararlanamazsınız.
EKSİK PRİM İÇİN SGK GENELGESİ BEKLENİYOR
Soru: Kısa çalışma ödeneği döneminde şirket tarafından 30 gün çalıştırılan ancak 10 gün çalıştırıldığı gösterilen çalışanlar arasında EYT’ye hak kazananlar var. Emekli prim günü 300 gün daha az olduğundan emekli maaşı etkileniyor. SGK’ya başvuru yapılarak eksik günlerin üç ay içinde ödenerek tamamlanması mümkün. Bu konuda bir gelişme var mı, genelge yayınlandı mı, kanun çıktı mı? Uğurcan K.
Cevap: Sene başında çıkan kanun ile pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteğinden yararlanan sigortalılar için SGK’ya eksik bildirilen günleri tamamlama hakkı verildi. Bu kapsamda sigortalılar için işverenleri tarafından SGK’ya eksik gün bildirilmişse eksik günleri işveren tamamlayacak. İşverenler başvuru yaptığı tarihten itibaren üç ay içinde sigortalıları için eksik primleri ödemesi halinde çalışanların eksik primleri tamamlanmış olacak. Ancak bu konuda SGK’nın genelge yayımlaması gerekiyor. Bu genelge henüz yayınlanmadığı için uygulama başlayamıyor.
BORÇ YAPILANDIRMASINDAN YARARLANABİLİRSİNİZ
Soru: Nişanlımın 2.8.1999 tarihinde 4/A ile işe başladı, 1820 gün prim ödendi. 19.1. 2010 tarihinde isteğe bağlı sigortalı oldu, 4223 gün prim ödendi. 2021 Ağustos ayında isteğe bağlı sigorta ödemesini durdurduk. EYT için 7200 gün gerekliliğinden bu sene nisan ayı ortasından tekrardan ödemeye başladık. Arada geçe süreyi borç yapılandırmasından yararlanarak ödeyebilir miyiz? Gürkan B.
Cevap: