OVP’nin açıklanmasının hemen ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın kıdem tazminatında fonlu sistemin önümüzdeki dönemde gündemdeki konular arasında olacağını yönelik açıklaması ile eleştirilerin dozu da arttı.
İlk tepki, TÜRK-İŞ’ten geldi. TÜRK-İŞ, bir açıklama yaparak, ikinci basamak emeklilik sisteminin işçilerde endişe ve rahatsızlığa yol açtığı, kıdem tazminatının emekliliğin bir parçası haline getirilmemesi gerektiği belirtildi. Başka birçok kesimden de benzer eleştiriler yapıldı. Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES), devletin aşamalı şekilde devreden çıkartılıp sistemin özel emeklilik fonlarına devredilmesini amaçlayan bir model olduğunu söyleyen de var, kıdem tazminatının tasfiye edilip, ikinci emeklilik vaadiyle TES’e devredileceğini savunan da var, işçinin kıdem tazminatının özel şirketlere aktarılacağından dem vuran da var. Görünen o ki, eleştiriler devam edecek.
CEVDET YILMAZ’IN AÇIKLAMASI
Eleştirilerde gerçeklik payı var mı, yok mu; bakalım. OVP’de ne diyor? BES’in çatısı altındaki Otomatik Katılım Sisteminin, işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği, tamamlayıcı emeklilik sisteminin kurulacağı yer alıyor.
Peki, Cevdet Yılmaz, kıdem tazminatı ile ilgili açıklamasında ne diyor? Özetle, “Yaklaşımımız, işçi kesiminin temsilcileriyle, istişare içinde bu işi sonuçlandırmak. Tek yanlı bir çözüm dayatmak değil. Çözülmesi gereken bir mesele mi; evet öyle. Kıdem tazminatında ciddi problemler var. Ödenmeme meseleleri var, başka sıkıntılar var. Bir dönem bir fon oluşturup bununla bu problemi çözme gibi bir yaklaşım vardı. Bunlar önümüzdeki dönemde Türkiye’nin gündeminde olacak” diyor.
BES, TES, KIDEM TAZMİNATI
Bundan sonrasında tespitlerimi tek tek sıralayayım.
-OVP’de; BES çatısı altındaki çalışanları kapsayan otomatik katılım sisteminden ve bu sisteme yapılacak işveren katkısından bahsediliyor; kıdem tazminatından bahsedilmiyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ise açıklamasında BES’ten bahsetmiyor, sadece kıdem tazminatındaki soruna dikkat çekiyor. Buradan, kıdem tazminatının tasfiye edilip ikinci emeklilik vaadiyle tamamlayıcı emekliliğe devredileceği, tazminatların özel şirketlere aktarılacağı sonucuna varmak; biraz zorlama bir çıkarım oluyor.
Buna göre, trafik sigortasından prim teklifi alamayan sürücüler, hangi araç grubunda olursa olsun havuz kapsamına alınacak ve araçların azami prim tutarlarına Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) karar verecek. Yönetmelik yayımlandığından bu yana geçen sürede okuyuculardan çokça soru aldım. Sadece okuyucular da değil eş-dost da arayıp, “Biz bu işten bir şey anlamadık, trafik sigortasında ne değişiyor, bizi ilgilendiren tarafı nedir” diye sordu.
Çıkan yönetmeliğin kamuoyundaki yansımalarına bakınca, trafik sigortasında azami primleri SEDDK belirleyecek şeklinde yorumlandığı görülüyor. Anlaşılan o ki, yönetmelik hemen hemen tüm kesimlerin kafasını karıştırmış. İşin doğrusunu anlatayım. Öncelikle şunu belirteyim; trafik sigortasında azami primleri 2017 yılından beri zaten devlet, yani SEDDK belirliyor. 2017 yılında yapılan düzenleme ile trafik sigortasının fiyatına devlet müdahale etti ve illere, araç gruplarına, sürücülerin hasar geçmişine göre sigorta primlerini SEDDK belirliyor; sigorta şirketleri ise belirlenen bu fiyatın üstüne sigorta satamıyor ama isterlerse altına satabiliyor.
TÜM SÜRÜCÜLERİ İLGİLENDİRMİYOR
Peki, yeni yayımlanan bu yönetmelik nedir? Aslında yeni düzenleme, kamuoyuna yansıtıldığı gibi 24 milyon araç sahibini ilgilendirmiyor. Birkaç yıldır trafik sigortasında yaşanan bir sorun var; kimi sürücüler, sigorta yaptırmakta zorlanıyor. Çünkü sigorta şirketleri, yüksek hasarlı sürücüler ile ilk kez trafiğe çıkacak sürücüleri sigortalamaktan imtina ediyor. Onlar da haklı; normalde zaten trafik sigortasından zarar ediyorlar, hasar frekansı yüksek riskli sigortalıları sigortaladıklarında bilerek zarar etmiş oluyorlar. Neyse, konumuz bu değil.
Hal böyle olunca da riskli sürücüler, ilk kez trafiğe çıkacak ve ilk kez trafik sigortası yaptıracak olanlar bir süredir sigorta yaptırmakta zorlanıyor. Bu yılın başında SEDDK, poliçe satmaktan kaçınan şirketlere yaptırımlar uygulayacağını yayınladığı genelge ile açıklasa da sorun devam etti. Devam edince de SEDDK, Trafik Teklif Platformu adı altında bir sistem kurma kararı aldı. İşte, salı günü Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik, Trafik Teklif Platformu’nun ilk adımı.
TRAFİK PLATFORMU KURULUYOR
Peki, nedir Trafik Teklif Platformu? En basit anlatımı ile sigorta acentelerinin, tüketiciye trafik poliçesi yapamaması durumunda, sürücülerin teminatsız kalmaması için hazırlanmış bir sistem; daha doğrusu platform. Trafik sigortası satan tüm sigorta şirketleri ile trafik sigortası satışına aracılık eden tüm acenteler Trafik Teklif Platformu’nun doğal üyesi sayılacak.
Kısaca, sistem nasıl işleyecek, ona da değineyim. Trafik sigortası yenilemesi gelen ya da ilk kez trafik sigortası yaptıracak olan sürücü, sigorta acentesine gidecek. Acente, aracısı olduğu sigorta şirketinden belirli süre içinde teklif alıp, poliçeyi düzenleyecek. Acente baktı ki, teklif alamıyor, müşterisine zorunlu olan sigortayı yapamıyor; bu durumda Trafik Teklif Platformu’na başvuracak. Platform sayesinde belirli süre içinde teklif alıp, poliçeyi düzenleyecek. Baktı, platformdaki sigorta şirketleri yine o sürücüye teklif vermiyor, dolayısıyla poliçe düzenlenemiyor; bu sefer Trafik Teklif Platformu üzerinden poliçe yapacak şirket atanacak ya da sürücü son trafik poliçesini hangi şirketten yaptırmışsa, o şirket üzerinden yine poliçe düzenlenecek ve poliçe Riskli Sigortalılar Havuzuna devredilecek. Sigortanın primine de SEDDK karar verecek. Daha açık bir anlatımla, Trafik Teklif Platformu üzerinden Riskli Sigortalılar Havuzuna devredilen poliçelerin azami prim tutarlarını SEDDK belirleyecek.
2023’ün ocak-haziran döneminde günlük 13.33 lira, aylık 399.90 lira olarak verilen asgari ücret desteği; temmuz-aralık döneminde günlük 16.66 lira, aylık 499.80 lira olarak uygulanacak. Buna göre işverene verilen asgari ücret desteği yüzde 25 artırılmış oldu.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), geçtiğimiz günlerde bir genelge yayımlayarak, 2023’ün ikinci yarısında uygulanacak asgari ücret desteğinin şartlarını açıkladı. Böylece destekten hangi işletmelerin yararlanıp hangilerinin yararlanamayacağı da netleşti. Madde madde sıralayayım ki, daha net anlaşılsın.
- Asgari ücret desteği sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenen, yani uzun vadeli sigorta kollarına bağlı çalışanlar için ödenecek.
- Destekten özel sektör işverenleri yararlanacak. Kamu idarelerinde işçi statüsünde çalışanlar için destek verilmeyecek.
TÜM ÇALIŞANLAR YARARLANMAYACAK
- 2023 yılı öncesi tescil edilen işyerleri için prime esas günlük kazancı 324 TL, toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için 647 TL, linyit ve taşkömürü çıkarılan işyerleri için 863 TL ve altında olan işyerleri için; 2023 temmuz-aralık döneminde günlük 16.66 TL ile çarpılması sonucu bulunacak tutar asgari ücret desteği olarak işverene ödenecek.
- 2023 yılında tescil edilen işyerleri için son altı ayda günlük 16.66 TL, aylık 499.80 TL asgari ücret desteği verilecek.
- Asgari ücret desteğinden yararlanabilmek için 2022’nin Ocak-Aralık döneminde bildirilen sigortalı sayısının altına düşülmemesi gerekiyor. Yani, geçen senenin tamamında işyerinde 100 kişi çalışıyorsa ve bu yılın ilk yarısında aynı işletmede çalışan sayısı 90’a düşmüşse o işletme asgari ücret desteğinden yararlanamayacak.
Oturanlar bir araya gelirler, ‘hadi bu sene sen yönetici ol’ derler; seçilen yönetici de aidatları toplar, çalışanların maaşını ve genel giderleri öder olur, biter. Öyle değil işte. Olmadığı da geçenlerde hemen hemen tüm yazılı ve görsel basında çıkan haberle anlaşıldı. Kadıköy’de, bir apartmanın bahçesindeki ağaç, rüzgarın etkisiyle park halindeki araçların üzerine devriliyor ve araçlarda hasar oluşuyor. Araç sahipleri hasarlarını sigorta şirketlerinden tahsil ediyor, ancak sigorta şirketi araç sahibine ödediği 200 bin lira hasar için apartmandaki dairelere 262 bin lira icra gönderiyor. Yani şirketi, ödediği hasarı, apartman sakinlerinden talep ediyor, hukuki deyimle rücu ediyor.
Haberi seyreden ya da okuyan eş dost arayıp, ‘sigorta şirketinin böyle bir hakkı var mı?’ diye sordu. Olmaz mı; hem de nasıl var? Sanmayın ki, bu olay ilk kez yaşanıyor. Sigorta şirketlerinin, ödediği hasarı, apartman ya da site yöneticilerine veya sakinlerine rücu ettiği birçok olay var. Birçoğunda da mahkemeler, sigorta şirketlerini haklı buluyor. Maalesef sorun, yöneticilerin, bu konudan bihaber olması.
SİGORTACI ÖDEDİĞİ HASARI İSTEDİ
Son birkaç günde popüler olan bu olay özelinde konuşursak; rapor, ağacın zaman içinde çürüdüğü ve rüzgarda devrildiğini gösteriyor. Bu ne demek? Apartmana ait özel alandaki ağaç, apartman yönetimi bakımını yapmadığı için çürümüş, devrilerek, araçlara zarar vermiş. Araç da kaskolu olduğu için sigorta şirketi hasarı ödemiş, dönüp apartman sakinlerine, ‘siz kendi özel alanınızdaki ağacın bakımını yapmadığınız için bu olayda kusurlusunuz, ödediğim hasarı, bana ödeyin’ demiş. Mahkeme ne karar verir şimdiden bilemem ama eğer sigorta şirketini haklı bulursa, diğer tüm sigorta şirketleri de aynı şekilde rücu davası açar ve apartman sakinleri milyonlarca lirayı ödemek zorunda kalır.
Öncelikle şunun iyi bilinmesi gerekiyor, -hele ki yöneticiler tarafından- apartmanların ve sitelerin kendi özel ve kapalı alanlarında ve parklarında meydana gelen olaylarda sigorta farklı işliyor. Öyle ki, sigorta şirketleri, ister alışveriş merkezi olsun ister başka bir özel otopark olsun, o alanda meydana gelen kazalarda maddi zararları da karşılamayabiliyor ya da karşılayıp, rücu ediyor. Çünkü oralar karayolu ve genel trafiğe açık yerler olarak sayılmıyor; özel alan olarak geçiyor. Bu şekilde siteler içinde meydana gelen araç kazalarında sigorta şirketinin hasarı ödemeyi reddettiği ya da rücu ettiği birçok olay mahkemelerde dava konusu.
SORUMLULUK YÖNETİCİDE
Diyeceğim o ki, site ve apartman yönetiminin diktiği elektrik direği veya astığı tabela bir nedenden dolayı devrilip, araçlara, konutlara zarar verir ve olayın bakımsızlıktan veya hatadan kaynaklandığı tespit edilirse, sigorta şirketi hasarı öder, yönetime rücu eder. Devam edeyim. Yan komşunun ağacı bakımsızlıktan çürür, araca ya da eve zarar verirse; sigorta şirketi hasarı öder, komşuya rücu eder ve hasarın tamamını da alır.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Aydınlatma güzel oluyor oraya bir direk koyalım, güzel gözüküyor şuraya bir ağaç dikelim, gelen giden yönünü kolay bulsun şuralara tabelalar asalım demekle bu iş olmuyor. Şunu da belirteyim, bu tür olaylara karşı apartman ve sitelere yönelik sigortalar var. Profesyonel yönetilen site ve apartmanlar bu sigortaları yaptırıyor.
Cevap: Yukarıdaki soru ve benzerleri daha önce yayınladığımız; memur ve emeklilerinin 2024 ocak zamlı maaşlarını gösteren yazı dizisi sonrası okuyuculardan geldi. Böyle birçok soru var. Okuyucuların hem seyyanen zam hem toplu sözleşmeden kaynaklı zamlar konusunda merak ettikleri çok konu var. Hatta kimi okuyucuların yayınladığımız zamlı maaşları gösteren tablolara yönelik de eleştirileri var. Hepsine değineyim.
2023’ün temmuz ayında kamu çalışanlarına 8 bin 77 lira seyyanen zam yapıldı. Şöyle ki; o tarihte çıkarılan yasa ile, kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 01.07.2023-31.12.2023 tarihleri arasındaki dönem için enflasyon farkı dahil yapılması öngörülen artışa ek olarak (15.965) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ilave ödeme yapılması öngörüldü. Bu tutar 8 bin 77 liraya (damga vergisi kesintisi sonrası) denk geliyor. Yasa sonrası da memurlar geçen temmuz ayında önce toplu sözleşmeden kaynaklı zam, üzerine enflasyon farkından kaynaklı artış ile birlikte yüzde 17.5 zam aldılar. Zamlı maaşların üzerine de 8 bin 77 lira seyyanen zam eklendi. Seyyanen zam ilave ücret olarak ödendi. Bu ne anlama geliyor? İkramiye hesabında, tazminatta, döner sermaye ödemelerinde dikkate alınmayacak; ilave ücret olarak ödenmeye devam edecek.
Seyyanen zam, 15.965 gösterge rakamı ile memur katsayısının çarpımı sonucunda hesaplanıyor. Temmuz-aralık döneminde 15.965 gösterge rakamı ile 0.509839 maaş katsayısı çarpımı sonucu 8.139 lira seyyanen zam ödendi. Damga vergisi kesildikten sonra da görevdeki memurlara yılsonuna kadar 8 bin 77 lira ödeniyor.
31 ARALIK’TA BİTİYOR
Temmuzda çıkan yasa gereği 8 bin 77 liralık seyyanen zam ödemesi 31 Aralık 2023 tarihinde bitiyor. Bundan sonraki dönemlerde de ödenmeye devam edecek. Maaş katsayısındaki artışa göre ödenen seyyanen zam da artacak. 2024-2025 yılları için mali ve sosyal hakların belirlendiği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi’ne göre 1 Ocak-30 Haziran 2024 arasında aylık katsayı 0.586266 olarak belirlendi. Yeni senenin başında seyyanen zam tutarı 9.360 liraya çıkacak ki, bu da yüzde 15 artış anlamına geliyor.
Seyyanen zam kök maaşlara dahil değil. Ocak 2024’te memurların maaş hesaplaması; önce toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 15 zam, üzerine enflasyon farkı ve seyyanen zam eklenerek yapılacak. 3 Eylül’de yayınladığımız memur zamlarını gösteren tablo da bu hesaba göre yapılmış, zamlı maaşların üzerine seyyanen zam eklenmiştir. Nitekim Memur-Sen, bir açıklama yaparak, 2024’ün ocak ayında yüzde 15 zammın üzerine yüzde 25.6 enflasyon farkı ekledi ve yüzde 40.6’lık zam öngördü. Toplu sözleşme ikramiyesi, aile yardımı ile birlikte Memur-Sen’in hesabına göre ocak ayında maaş artışı yüzde 46.81 olacak.
Temmuzda memur emeklilerine seyyanen zam yapılmadı. Ocak 2024’te emeklilere seyyanen zam yapılıp yapılmayacağı ise şimdiden bilinmiyor. Bilinen, toplu sözleşmeye göre yüzde 15 zam ve üzerine enflasyon farkı ekleneceği şeklinde.
Başta iş dünyası ve eğitim camiası olmak üzere birçok kesimden olumlu dönüşler aldım. Yapılması gerekenler hakkında fikir beyan edenler de oldu. Şunu da söyleyen oldu; “Lise, üniversite tamam da hiçbir eğitimi olmayan ne yapacak, çalışmayacak mı?”
Aslında yazımda belirttim, konu sadece meslek okullarıyla ilgili değil, mesleki eğitimle de ilgili. Madem konuyu okuyucular açtı; ben, devam edeyim ve Orta Vadeli Program’ın detaylarından bahsedeyim. Nitekim geçen yazımın başlığını da boşa, ‘Orta Vadeli Program’dan mesleki eğitim çıktı’ olarak atmadım.
NE EĞİTİMDELER NE İSTİHDAMDA
Programda, istihdamda yapılacaklar başlığı altındaki detayları madde madde paylaşayım.
* Çalışma çağındaki her bireyin üreterek gelir elde edeceği beceriler ile aidiyet hissedeceği meslekleri edinmesine yönelik programlar hayata geçirilecek.
* Öncelikle gençler olmak üzere her ailede en az bir çalışan olmasını sağlayacak tedbirler alınacak.
* Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin eğitime ve istihdama katılımlarını teşvik etmek amacıyla mesleki eğitim, yetkinlik ve becerilerini dikkate alan programlar hayata geçirilecek.
MAAŞ VE PRİM DEVLETTEN
OVP’ye göre; BES’te, Otomatik Katılım Sisteminin (OKS), işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak.
Programın açıklanmasından hemen sonra da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir değerlendirme yaparak, yeni bir BES modeli öngördüklerini, tasarrufları, sistemde kalış sürelerini ve fon tutarını artırmayı amaçladıklarını söyledi.
KIDEM TAZMİNATINI KAPSAMIYOR
OVP’ye göre, tamamlayıcı emeklilik sistemi 2024’ün son çeyreğinde hayata geçecek. Peki, sistem nasıl işleyecek, nasıl bir emeklilik sistemi olacak? Detaylarını anlatayım. Öncelikle şunun söyleyeyim, kurgulanacak tamamlayıcı emeklilik sisteminin kıdem tazminatı ile hiçbir alakası yok. Bunu niye söyledim? Çünkü tamamlayıcı emeklilik konusu gündeme gelir gelmez kimi kesimlerden ‘kıdem kırmızı çizgimiz’ söylemleri başladı. Yeni kurgulanacak sistem kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme ya da tasarruf içermiyor. Daha da ötesi, BES’in, kıdem tazminatı ile hiçbir ilgisi ya da ilişkisi yok.
OTOMATİK KATILIM SİSTEMİ
Daha iyi anlaşılması için biraz detay vereyim. OVP’den de anlaşılacağı üzere OKS’nin, işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği bir tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak. Nedir OKS? 2017 yılında çalışanların, işverenleri tarafından BES’e dahil edilmesine imkan tanıyan Otomatik Katılım Sistemine (OKS) geçildi. Altı yıldır, tüm çalışanların maaşlarından yüzde 3 kesilerek, otomatik BES’e aktarılıyor. Çalışan isterse sistemde kalarak tasarruf ediyor; istemezse de sistemden ayrılıyor. Altı yıl içinde de 24 milyona yakın çalışan sisteme girdi, zaman içinde 17 milyonu sistemden çıktı, 7 milyon çalışan ise Otomatik BES sayesinde tasarruf ediyor. Çalışanların fon toplamı da 48 milyar TL’ye yaklaştı.
Bu 17 milyon çalışanın neden sistemden çıktığının detaylarına girmeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyeyim; çalışanlara yönelik emeklilik sistemi bize has bir model değil. Hemen hemen tüm ülkelerde uygulanıyor. Fark şu; o ülkelerde, işverenler de katkı sağlıyor. Yani, çalışanın maaşından belirli bir miktar kesiliyor, işveren de yine belirli oranda katkı sağlıyor. Bizde ise sadece çalışanın maaşından yüzde 3 kesilip, OKS’ye aktarılıyor, devlet de katkı sağlıyor.
İKİNCİ EMEKLİLİK İMKÂNI
Böylece memur ve memur emeklilerinin iki yıl içinde alacağı zam tutarı, enflasyon fark oranı, sözleşmeli personele ödenecek tavan ücretler, emekli ikramiyesi tutarları da dahil olmak üzere mali haklar belli oldu. Önemli olanlarına madde madde değineyim.
-2024’ün ilk 6 ayı için yüzde 15 zam uygulanacak. Sözleşmeli çalıştırılan personelin tavan ücreti 32 bin 87 liraya yükseltilecek. Geçmiş 6 aya ilişkin TÜİK’in açıkladığı enflasyonun yüzde 6’yı geçmesi halinde geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek.
ENFLASYON FARKI NETLEŞTİ
-2024’ün ikinci 6 ayı için yüzde 10 zam uygulanacak. Geçmiş 6 aya ilişkin TÜİK’in açıkladığı enflasyonun yüzde 15’i geçmesi halinde geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek. Sözleşmeli çalıştırılan personelin tavan ücreti 35 bin 296 liraya yükseltilecek. Böylece 2024 yılının tamamında enflasyon farkı hariç memur ve emeklilerine yüzde 25 zam uygulanacak.
-2025’in ilk 6 ayında maaşlara yüzde 6 zam uygulanacak. Geçmiş 6 aya ilişkin enflasyonun yüzde 10’u geçmesi halinde geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek. Sözleşmeli çalıştırılan personelin tavan ücreti 37 bin 414 liraya yükseltilecek.
-2025’in ikinci 6 aylık döneminde ise maaşlara yüzde 5 zam uygulanacak. Geçmiş 6 aya ilişkin enflasyonun yüzde 6’yı geçmesi halinde geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek. Sözleşmeli çalıştırılan personelin tavan ücreti 39 bin 285 liraya yükseltilecek. Böylece 2025 yılının tamamında enflasyon farkı hariç memur ve emeklilerine toplu sözleşmeden kaynaklı toplam yüzde 11 zam verilecek.
AİLE ÖDENEKLERİ ARTTI