Cevap: Farklı sigortalılık statülerine sahipsiniz. Hizmet birleştirmesi yapmak durumundasınız. Emeklilik için Bağ-Kur primine ihtiyacınız olmasa da emeklilik şartlarından biri Bağ-Kur prim borcunuzun bulunmaması. Bu durumda prim borcunuz olduğu için emekli olamazsınız.
ŞİRKET KURMAK EMEKLİ MAAŞINIZI ETKİLEMEZ
Soru: EYT kapsamında SGK’dan emekli oldum. Hali hazırda aynı işyerinde çalışmaya da devam ediyorum. Emekli maaşım bağlandığına göre kendi adıma şahıs firması veya şirket kurmak emeklilik durumum ve çalışma hayatımı etkiler mi? Taner K.
Cevap: Geçmişte Bağ-Kur kapsamında ve vergi mükellefi olanlardan ya da şirket ortaklarından yüzde 10 maaş kesintisi yapılırdı. Bu uygulama 2016 yılından itibaren kaldırıldı. Bugün artık emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunanların emekli maaşlarında kesinti yapılmıyor, bu kişiler prim de ödemiyor. Kendi adına tarımsal faaliyette bulunanlardan, işçi ya da devlet memuru olarak çalışıp emekli olduktan sonra kendi işini kuranlardan, eğitim kurumlarında ücret karşılığı ders verenlerden, vakıf üniversitelerinde görev alanlardan sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılmıyor. Bu durumda kendi şirketinizi kurarsanız emekli durumunuz ve çalışma hayatınız etkilenmez.
ENGELLİLER DÖRT GÜN PRİMLE EMEKLİ OLABİLİR
Soru: 2021 yılında yüzde 96 derece ile iki yıllık rapor aldım ve 2022’de bu raporla emekli oldum. SGK sevk ile şu an bir devlet hastanesinde rapor yenileme işlemlerini bitirmek üzereyim. Rapor ikinci derece çıkarsa emeklilik iptal olur mu? 20 yıllık SGK başlangıcı var ve prim günüm 6500.
Yeliz K.
Cevap:
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası emeklilere ödenecek ikramiye tutarını açıkladı. Buna göre emeklilere, bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ikramiye ödenecek. İkramiyenin bütçeye maliyeti 61 milyar lirayı geçecek ve ikramiyeler kasım ayının ortasına kadar hesaplara yatırılacak. Peki, kimler ikramiyeden yararlanacak, kimler yararlanamayacak?
İşte 10 soruda 5 bin liralık ikramiyede merak edilenler...
1- Kimler yararlanacak?
İşçi, memur, Bağ-Kur, tarım Bağ-Kur kapsamındaki emeklilere 5 bin liralık ikramiye ödenecek. Böylece 12.5 milyon emekliye 5 bin lira ikramiye ödenecek.
2- Kimler yararlanamayacak?
Emekli olmuş ancak çalışmaya devam eden ve hem emekli aylığı hem de çalıştığı işyerinden aylık maaş alanlara 5 bin liralık ikramiye yatırılmayacak. Emekli olduktan sonra işçi statüsünde bir işverene bağlı olarak çalışanlardan Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) kesintisi yapılır. Bağ-Kurdan emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunmaya devam edenlerin emekli maaşlarında kesinti yapılmıyor, bu kişiler prim de ödemiyor. SGDP kesintisi yapılanlar 5 bin liralık ikramiye alamayacaklar. Şirket kaydı olan, şirket ortağı olan, Bağ-Kurdan emekli maaşı alıp da çalışmaya devam edenler ikramiyeden yararlanamayacak. Aynı şekilde kamudan emekli olup çalışmaya devam edenler de ikramiyeden yararlanamayacak. Banka ve sigorta gibi özel sandıklardan emekli aylığı alanlara da ikramiye ödenmeyecek.
3- Dul ve yetim aylığı alanlar ikramiye alacaklar mı?
Dul ve yetim aylığı alanlar da ikramiye alacaklar, ancak hak sahiplerinin hisseleri oranında ikramiye alınacak. Örneğin, eşinin vefatı nedeniyle yüzde 50 hisse oranında ölüm aylığı alana 2.500 lira ikramiye ödenecek.
Öncelikle şunu belirteyim, yıllardır trafik sigortasına yönelik algıda bir sorun var. Vergi gibi algılanıyor ve ‘devletin koyduğu bir vergi işte, mecburen yaptırıyoruz, yaptırmasak aracı bağlayacaklar’ deniyor. Hal böyle olunca da trafik sigortasındaki her prim artışı 24 milyon sürücünün tepkisini çekiyor.
SİGORTA YAPILMAZSA NE OLUR?
Burada sigorta şirketlerinin de kabahati var. Nasılsa zorunlu, nasılsa yaptırılacak deyip; bunun bir vergi olmadığını, trafik sigortasının neden yaptırıldığını, sürücülerin ödedikleri prim karşılığında neyi satın aldığını vatandaşa anlatmıyorlar. Neden? Çünkü 70 yıldır bu sigorta uygulanıyor ve kanıksanmış.
Bakın, bugün trafikte, karşı tarafa vereceğiniz maddi zararı 120 bin liraya kadar sizin trafik sigortanız karşılıyor. Kazaya karışıp, birinin ölümüne neden olursanız sizin trafik sigortanız, kazada ölenlerin yakınlarına 1 milyon 200 bin liraya kadar vefat tazminatı ödüyor. Fiyat yüksek, bu vergi deyip sigortayı yaptırmazsanız; bu tazminatları cebinizden ödemek zorundasınız.
TRAFİK SİGORTASI VERGİ Mİ?
Peki, bu teminatları satın almak için kaç lira prim ödüyorsunuz? İstanbul’daki otomobillerden örnek vereyim -çünkü trafik sigortasının priminin en yüksek olduğu il İstanbul- hasarsız sürücüyseniz 3 bin 200 lira prim ödüyorsunuz. İlk kez trafiğe çıkacaksanız ve ilk kez sigorta yaptırıyorsanız 7 bin lira prim ödüyorsunuz.
Bu şu demek. Sigorta yaptırıp, 3 bin 200 lira prim ödeyerek, trafikte karşı tarafa vereceğiniz maddi zararlar için 120 bin lira, birisinin ölümüne veya sakatlanmasına sebep olursanız da 1 milyon 200 bin lira vefat tazminatı satın almış oluyorsunuz. Şimdi bunun neresi vergi? 3 bin 200 lira ödeyip sigorta yaptırmak mı, yoksa sigorta yaptırmayıp olası bir kazada cepten 120 bin ya da 1 milyon 200 bin lira ödemek mi? Daha nasıl anlatayım? Tabi, hiç kaza yapmamış sürücülere ödedikleri bu primler külfet gelebilir ama siz bir de kazaya karışanlara trafik sigortasının ne demek olduğunu sorun.
FİYATLAR ARTACAK ENDİŞESİ
EYT düzenlemesiyle birlikte bir düzenleme daha yapıldı; EYT’den yararlanıp emekli olanlar, aynı işyerinde çalışmaya devam etmeleri halinde, yani Sosyal Güvenlik Destek Primi’ne (SGDP) tabi çalışmaya başlamaları halinde, bu kişilerin işverenlerine yüzde 5 oranında sosyal güvenlik destek primi indirimi hakkı tanındı.
İşveren hissesi için uygulanacak bu 5 puanlık indirim Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Aynı işyerinde çalışmaya devam etmeyip başka işyerinde çalışmaya başlayanlar için bu destek uygulanmıyor. Ayrıca, aynı işyerinde belirli bir süre çalışıp başka işyerine geçenler de bu destekten faydalanamıyor.
5 PUANLIK PRİM İNDİRİMİ
İşverenlerin bu destekten yararlanabilmeleri için çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak aylık prim ve hizmet belgeleri, muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini yasal süresi içerisinde vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin yasal süresinde ödemeleri, SGK’ya prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması gerekiyor.
Ancak 5 puanlık sigorta prim indirimi işverenlerde kafa karışıklığı yaratmış olacak ki SGK, genel bir yazı yayınlayarak, açıklama yapma ihtiyacı duydu.
Peki kafa karışıklığı nereden kaynaklanıyor? EYT düzenlemesine göre yaş şartı dışında sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartını sağlayanlara emekli aylığı bağlanıyor. Ancak kimi işverenler 8 Eylül 1999 tarihi ve öncesinde sigortalı olup; sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartını yerine getiren, üzerine bir de yaşı da dolduranlar için de 5 puanlık prim indiriminden yararlanmışlar.
SGK HAZİNE’YE GÖRÜŞ SORDU
Bunlardan biri de Bağ-Kur’luları yakından ilgilendirecek olan düzenleme. Nitekim bir süredir özellikle Bağ-Kur’lulardan ‘Erken emekli olabilecek miyiz, prim gün sayımız düşecek mi?’ şeklinde çokça soru alıyorum.
Meclis’e gelmesi beklenen düzenleme ile Bağ-Kur’luların prim gün sayısı SSK’lılarla eşit hale getirilecek; 9 bin günden, 7 bin 200 güne düşürülecek. Nitekim mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnafın prim ödeme gün sayısını 7 bin 200’e indireceklerini duyurmuştu. Geçtiğimiz günlerde de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Bağ-Kur prim gün sayısının 9 binden 7 bin 200’e düşürüleceğini yineledi. Peki, kimlerin prim gün sayısı düşecek, hangi Bağ-Kurlular bu imkândan yararlanacak?
1800 GÜN FAZLA PRİM ÖDÜYORLAR
Detaya geçmeden önceden, mevcut durumdan biraz bahsedeyim. Bugün için Bağ-Kur’lu erkek çalışanlar 25 tam yıl çalışıp, 9 bin prim ödeyip, 60 yaşında; kadın çalışanlar ise 20 yıl çalışıp, 7 bin 200 prim gün ile 58 yaşında emekli olabiliyor. Yaştan dolayı emeklilik (kısmi emeklilik) için de kadın ve erkek çalışanlar 15 yıl (5 bin 400 prim gün) çalışıp, erkekler 55, kadınlar ise 50 yaşında emekli olabiliyor.
SSK’lı çalışanlar de 7 bin 200 prim gün ile erkekler 60, kadınlar 58 yaşında emekli olabiliyor. Buna göre de Bağ-Kur’lu çalışanlar, SSK’lılara göre 1.800 gün daha fazla prim ödeyip, daha geç emekli oluyor. Bundan sonrasında yeni düzenleme ne getirecek, madde madde anlatayım.
9 BİN GÜN 7 BİN 200’E DÜŞECEK
- Yapılacak yeni düzenleme ile Bağ-Kur’luların prim gün sayısı 9 bin günden, 7 bin 200 güne düşecek. Yaş şartı ise değişmeyecek. Yani, 7 bin 200 prim gün sayısını tamamlayan Bağ-Kur’lular; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşında emekli olacak.
Neydi o detay? Önümüzdeki üç yılda, program kapsamında, ‘tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortası’ uygulamasına geçilecek olması. Geçelerde Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, bu konu hakkında bir açıklama yaparak, “Demografik değişim ve yaşlanma nedeniyle daha fazla ihtiyaç hissedilecek olan tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortası ihsas edilecek. Bunun da çalışmaları sürüyor” dedi.
Peki, tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortası nedir ve nasıl bir model düşünülüyor? Modele geçmeden önce, böyle bir uygulamaya ihtiyaç olup olmadığına kısaca değineyim. Çünkü kimi kesimler gerek olmadığını öne sürüyor. Yaşlı nüfusun (65 ve daha yukarı) toplam nüfus içindeki payı yüzde 10’a yaklaşmış durumda ki, 5 yıl önce bu oran yüzde 8’lerdeydi. Projeksiyonlar 2030 yılına kadar bu oranın yüzde 13’lere çıkacağını gösteriyor. Bugün için her 4 haneden birinde en az bir yaşlı bulunuyor.
YAŞLILIĞIN FİNANSMANI
Yaşlı bakım merkezlerinde kalanların sayısı son 20 yılda sadece kamuya ait bakım merkezlerinde yüzde 200’e yakın artmış durumda. Toplam bakılan yaşlıların yüzde 51’i kamudan, yüzde 39’u da özel bakım evlerinden hizmet alıyor. Kamunun yaşlı bakım hizmetleri kapsamında harcadığı ödenek miktarı da son 10 yılda 5 kat arttı. İşin bir başka boyutu; kamuya ait bakımevlerinde yer bulmak neredeyse imkansız, özel bakımevlerinde de bakım ücretleri pahalı. Öyle ki, bakım evinde kalabilmek için maaşını, mal varlığını bağışlayan var; yine de yer bulunamıyor.
Aslında sorun yaşlı bakımı değil, finansmanı; hem devlet açısından hem de bireyler açısından finansmanı. Kamunun yaptığı araştırma sonucu ortaya çıkan tespiti sizlerle aynen paylaşayım: “Yaşlı nüfusun artışı ile birlikte uzun süreli bakıma ihtiyaç duyacak bireylerin sayısı da artıyor. Uzun süreli bakıma ihtiyaç duyacak bireylerin dışında kalan yaşlılar ise günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmek için evde destek hizmetlerine ihtiyaç duyuyor. Tüm bu durumlar ülkelerin bakım yükünü artırmakta ve bakım finansmanı için gerekli planlamaları yapmalarını gerektirmektedir.”
KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ
Bu gerçeklerden sonra, bakım sigortasına ihtiyaç var mı, yok mu diye tartışmak anlamsız. İhtiyaç var ve geç bile kalındı. Böyle bir uygulamayı da ilk biz yapmıyoruz. Amerika’dan Almanya’ya, İngiltere’den Fransa’ya, İrlanda’dan Japonya’ya kadar hemen hemen tüm ülkeler uzun süreli bakım sigortasını yıllardır uyguluyor; sadece modeller farklı. Kiminde sigortayı devlet destekliyor, kiminde zorunlu, kiminde fonlar oluşturuluyor, kiminde devletin sunduğu sosyal güvenliğin üstü özel sigortayla tamamlanıyor. Şu da var; uygulanan sigorta modellerinin hepsi başarılı olmamış. Sigorta süresinin uzunluğu nedeniyle riskin farklılaşması, bireylerin farklı beklentileri, ekonomiye bağlı alım gücü, sigortaya ödenecek prim tutarları gibi faktörler nedeniyle bazı ülkelerde sistem ya tutmamış ya da çok az kişi tarafından yaptırılmış. Başarılı olanlara baktığımızda da kamunun desteklediği modeller başarılı olmuş.
DEVLET KATKI YAPACAK
Sekiz milyondan fazla BES katılımcısının uzun süredir beklediği düzenleme yapıldı ve Resmi Gazete’de yayımlandı. Artık katılımcılar BES hesaplarındaki birikiminin bir kısmını çekebilecek. Acil paraya ihtiyacı olanlara, BES’teki birikimlerinin bir kısmını kullanma hakkı tanınmıyordu. Bu durumda olanlar mecburen BES’teki tasarruflarının tamamını alıp sistemden ayrılmak zorunda kalıyorlardı; devlet katkısının bir kısmını da alamıyorlardı. Bundan dolayı da milyonlarca kişi BES’ten ayrılmak durumunda kaldı. Yapılan yeni düzenleme ile artık katılımcılar BES’ten ayrılmadan, birikimlerinin bir kısmını acil ihtiyaçları için kullanabilecekler. Peki, hangi durumlarda BES’ten kısmi çekiş yapılabilecek, şartları neler, devlet katkısındaki birikimler çekilebilecek mi? İşte, BES’te, kısmi çekiş hakkında tüm merak edilenler.
1-Hangi hallerde BES’teki birikimimden kısmi çekiş yapabiliyorum?
Evleneceğiz zaman, konut alacağınız zaman, eğitim masraflarınız için ve doğal afet halinde BES’teki birikiminizden belirli bir miktarı (kısmi çekiş) emeklilik şirketinizden alabiliyorsunuz. Bu dört durumun dışında birikiminizden kısmi çekiş yapamıyorsunuz.
2-Birikimi çekmemin şartları var mı, her başvuran çekebiliyor mu?
Kısmi çekiş yapmanızın şartları var ve hangi durum için çekiş yapacağınıza göre kuralları da değişiyor. Evlilik ve konut alımı için BES’teki birikiminizi çekmek istiyorsanız, kısmi çekiş için başvurduğunuz tarihten önceki 5 yıl BES’te olmanız gerekiyor. İkincisi, BES hesabınızda aylık brüt ücret tutarının 5 katı kadar -ki, bugün için bu tutar 67 bin lira- birikiminizin olması gerekiyor. Yani, 5 yıldır BES sistemindeyseniz ve sisteme ödediğiniz aylık katkı paylarının toplamı bugün için 67 bin liraysa ve konut alacak ya da evlenecekseniz kısmi çekiş hakkınızı kullanabilirsiniz. Eğitim masrafları için BES’teki birikiminizi çekeceksiniz şartlar değişiyor. Yine 5 yıl sistemde olmanız gerekiyor, bunun üzerine 21 yaşını doldurmamış olmanız gerekiyor ve yine 5 asgari ücret tutarı kadar (67 bin TL) BES hesabınızda birikiminizin olması gerekiyor. Eğer doğal afetten dolayı BES’teki hesabınızdan kısmi çekiş yapmak istiyorsanız; hem 5 yıl süre hem de 5 asgari ücret şartı aranmıyor, kaç yıldır sistemde olduğunuza, birikiminizin tutarının ne olduğuna bakılmadan, kısmi çekiş hakkından yararlanabiliyorsunuz.
3-Yurtdışında eğitim için de kısmi çekiş yapabilir miyim?
Hayır; Türkiye’deki üniversitelerin herhangi bir örgün eğitim lisans programına kayıtlı olmanız gerekiyor. Bu durumda hesabınızdan çekim yapabilirsiniz.
4-Birikimimin tamamını çekebiliyor muyum?
Sanayi kesimine yönelik sigortaların yenilenme zamanı da geliyor. Sanayiciler durumun henüz farkında değil ama peşin peşin söyleyeyim, 2024 sigorta yenilemelerinde sanayiciler, daha doğrusu reel sektör, ya tesislerini sigortalatamayacak ya da çok yüksek bedellerle sigorta satın almak zorunda kalacak.
Çünkü Kahramanmaraş depremi, özellikle sanayi sigortalarında her şeyi değiştirdi. Nitekim Sigorta Haftası münasebetiyle Türkiye Sigorta Birliği’nin düzenlediği ve ana konusu afetler olan Uluslararası Sigorta Zirvesi’nin de ana gündem konusu buydu. Öyle ki, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, yaptığı konuşmada net bir şekilde, “Reel sektörün artık şunu bilmesi gerekiyor, bundan sonra ucuz sigorta diye bir şey olmayacak” diyerek, sanayicilerin sigortaya ulaşmada zorlanacağının sinyalini de verdi.
NASIL BU NOKTAYA GELİNDİ?
Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Yıllardır olası Marmara depremine hazırlanan, tüm hesaplarını kitaplarını da buna göre yapan, yurtdışından sigorta korumalarını (reasürans) bu hesaplara göre satın alan sigorta şirketleri; Kahramanmaraş depremiyle hiç ummadıkları yerden, hiç ummadıkları büyüklükte bir hasarla karşılaştılar. Aslında ummayan sadece sigortacılar da değildi. Kimse bu büyüklükte bir deprem ve bu kadar büyük bir yıkım beklemediği için sanayici de yıllardır satın aldığı sigortanın neyi kapsayıp, kapsamadığı ile ilgilenmemiş; sigortam var mı; var, mantığı ile hareket edilmiş.
ARALARINDA ANLAŞAMIYORLAR
Depremden sonra deprem bölgesindeki birçok tesiste; doğru risk analizi olmadan sigorta yapıldığı, poliçelerde doğru teminatlar olmadığı, poliçede gösterilen sigorta bedeli ile hasardaki sigorta değerinin düşük olduğu, sigorta priminin düşük tutulması için eksik sigorta yaptırıldığı ortaya çıktı. Bunlardan dolayı da depremin üzerinden sekiz ay geçmesine rağmen halen hasar konusunda sigorta şirketleri ile sanayiciler bir türlü anlaşamıyor ve iki kesim arasındaki gerginlik devam ediyor.
BEKLENEN MARMARA DEPREMİ
Hal böyle olunca, sigorta şirketlerine koruma sağlayan dünyanın koca koca reasürans şirketleri,