REKABET Kurumu, trafik sigortasında birlikte hareket edip, fiyatları fahiş artırarak, rekabeti bozdukları gerekçesiyle, geçtiğimiz haftalarda 33 sigorta şirketine soruşturma başlattı. Böylece, son bir yıldır tüm kesimlerce çok tartışılan trafik sigortası konusuna, Rekabet Kurumu da müdahil oldu. Hani derler ya, ‘bir sen eksiktin’; o, misal. 33 şirket derken, yanlış anlaşılmasın, hayat dışı sigortalarda faaliyet gösteren tüm şirketler anlamına geliyor. Yani, Rekabet Kurumu, trafik sigortasında faaliyet gösteren tüm şirketlere soruşturma başlatmış durumda. Başlatamaz mı? Elbette, başlatır. Rekabet Kurumu bu; kanun bu hakkı tanımış. Ama ben sizle, hafızaları tazelemek için geçmişte yaşanmış bir olayı paylaşayım. Hani, belki, Rekabet Kurumu da unutmuştur. Öyle çok eski de değil, topu topu üç yıl öncesi.
TESADÜFÜN BU KADARI
Yıl, 2013. Yine, bu dönemler. Gelen bir şikayet üzerine, 4 Nisan sabahı, Rekabet Kurumu müfettişleri, pazar payı yüksek 14 sigorta şirketine ani baskın yapıyor. Şirketlerin üst düzey yöneticilerine iş bıraktırılıyor, bilgisayarlarına el konuluyor, yazışmaları didik didik inceleniyor. Gerekçe ise, birlikte hareket ederek, trafik sigortası primlerini yüzde 250 ila 500 oranında artırdıkları. Şikayet eden kurum ise, Otobüsçüler Federasyonu.Soruşturma 7 ay sürüyor ve Rekabet Kurumu, 2013’ün Ekim ayında sonuca varıyor. Karar, sigorta şirketlerinin, tüketicinin aleyhine hareket edip, rekabete aykırı davranmadıkları yönünde. Kurum, bu kararını da kapsamlı bir raporla, kamuoyu ile de paylaşıyor. Rapordaki tespitleri özetleyerek, paylaşayım.
Soru aslında basit ama cevabı maalesef, o kadar basit değil. Hal böyle olunca da, ‘birikimini şu fona yatır’ diye direkt cevap vermeyeceğim ama dolaylı olarak anlatacağım. Eminim siz, anlarsınız.
Ama önce bir-iki noktanın altını çizeyim. Bireysel Emeklilik Sistemindeki (BES) kişilerin neredeyse yüzde 90’ını, sisteme aylık, 150 lira ile 200 lira yatırıyor ve bu kişilerin sistemdeki birikimleri de 7 ila 10 bin lira arasında. Yılda 6 kere seçtiğiniz emeklilik planını değiştirme hakkınız var. Bu hakkı neden vermişler? Çünkü bireysel emeklilikte; kişi, kendi birikimlerini, kendi seçtiği emeklilik fonlarına yatırarak, kendi yönetiyor. Dolayısıyla, ekonomideki dalgalanmalara ve buna bağlı yatırım enstrümanlarının getirilerindeki oynaklığa göre kişi fonlarını değiştirsin diye bu hak tanınmış. Peki, bu haktan kaç kişi yararlanıyor, yani sistemdeki kaç kişi yıl içinde fon tercihini değiştiriyor? Yüzde 3 ila 5’i; o kadar. Yüzde 95’i sisteme girerken hangi fonu seçmişse yıllarca onunla devam ediyor.
Son bir bilgi daha paylaşayım. Sistemdeki kişilerin yüzde 65’i, 25 ila 45 yaş arasında. Bunun yarısı da 25-34 yaşındaki kişiler. 45 ila 55 yaş arasındaki kişilerin sistemdeki oranı, yüzde 21. Demek ki, neymiş? Sistemi tercih edenler çoğunlukla genç kesim. Bunları niye anlattım? Az, biraz, sabredin.
Açıkça söyleyeyim, iflas erteleme ile ilgili şikayet duymadığım, yeni yeni hikayeler işitmediğim neredeyse bir gün bile yok. Önlem alınmazsa böyle de gideceğe benziyor. Böyle derken; koca koca şirketler iflas erteleme isteyecek, bu şirkete mal veren küçüğünden büyüğüne şirketler, işçisinden memuruna bu şirkete çalışanlar, bu şirkete fon sağlayan bankacısından leasing ve faktoringcisine tüm alacaklılar, alacağını tahsil edebilmek için kapıda ağlaşıp duracak. Sorun büyük ve her geçen gün daha da büyüyor.
ÜÇ AYDA 184 ŞİRKET BAŞVURDU
Rakamlar ortada. Önceki birkaç yazımda da değindim, zora düşen şirketlerin elini rahatlatmak için iflas ertelemenin şartları 2001’den sonra kolaylaştırıldı ve 2008 yılında bu imkândan yararlanan şirket sayısı arttı. Arttı da ne oldu? Topu topu, 40 şirket iflas erteleme istedi. Peki, bugün durum ne? 2015’te 492 şirket iflas erteleme için başvurmuş. Sadece 2016’nın ilk üç ayında başvuran şirket sayısı ise, 184. Böyle giderse sene sonunda 700 şirketi bulacak.
Yani, işyerlerine 5 puanlık prim indirim hakkı tanınmıştı ve 2016, 2017 ve 2018’de bu teşvikten yararlanacak iller de açıklanmıştı. Ayrıca, buna ek olarak yine 51 ilde 5 puanlık indirimin üzerine 6 puanlık bir indirim daha yapılacağı belirtilmişti. İndirimden yararlanmanın en temel şartı ise; bir, işyerinin prim borcu olmaması, ikincisi ise 10 ve üzeri işçi çalıştırması. Daha açık bir anlatımla 5 puanlık indirimden 10 ve üzeri işçi çalıştıranlar yararlanabilecekti. Nitekim prim teşviki uygulaması bu yılın başında başladı. Şunu da belirteyim, bu imkandan özel sektör işyerleri yararlanabiliyor.
BİR İŞÇİYE BİLE TEŞVİK VAR
Yine kanunda yapılan önemli bir değişiklikle bazı illerde ilave 6 puanlık prim indiriminden yararlanmak için 10 ve üzeri işçi çalıştırma şartı da kaldırılmıştı. İşte, geçenlerde, SGK, artı 6 puanlık indirimin önünü açacak, işyerlerinin dört gözle beklediği genelgeyi yayınladı. Artık, 51 ildeki işyerleri, 1 işçi bile çalıştırsa prim teşvikinden yararlanabilecek. Hangi illerin bu imkandan yararlanacağını ise aşağıdaki tabloda detaylı bulabilirsiniz.Peki, yeni genelge çerçevesinde, uygulama nasıl olacak? Hemen belirteyim, yeni düzenleme 1 Mart’tan itibaren yürürlükte. Şöyle ki; eski uygulamadaki 10 ve üzeri işyerleri Mart ayına kadar 5 puanlık indirimden yararlanıyorken, 1 Mart’tan itibaren ise 10 ve üzeri işçi çalıştırıp, çalıştırmadığına bakılmaksızın tüm işyerleri SGK primlerinden artı 6 puan indirim yapabilecek. Özetleyecek olursak; 5 puanlık Hazine indirimine bir de 6 puanlık asgari ücret üzerinden ilave indirim geldi.
TEŞVİKTEN YARARLANACAK İLLER
2016 sonuna kadar yararlanacak iller: Afyonkarahisar, Amasya, Artvin, Bartın, Çorum, Düzce, Elazığ, Erzincan, Hatay, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Malatya, Nevşehir, Rize, Sivas, Trabzon, Uşak.2017 sonuna kadar yararlanacak iller: Adıyaman, Aksaray, Bayburt, Çankırı, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Kahramanmaraş, Kilis, Niğde, Ordu ,Osmaniye, Sinop, Tokat, Tunceli, Yozgat.2018 sonuna kadar yararlanacak iller: Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Bozcada, Gökçeada.
TORBA kanun ile trafik sigortasında değişiklik öngören yasa da çıktı. Bundan sonra asıl beklenti, yasanın, trafik primlerine etkisi. Nitekim yasanın Meclis’ten geçtiği gün okuyuculardan onlarca soru ve yorum aldım. Bir tanesini sizlerle de paylaşayım: “Çıkan yasaya bakılırsa herhangi bir prim indirimi görünmüyor, doğru mu anlıyorum?”.
Açıkça söyleyeyim, kamuoyundaki beklenti, yasa ile birlikte trafik primlerinin düşeceği yönünde. Yani, son fiyat artışları ile bugün 700 lira prim ödeyen vatandaş, bu yasa ile primin 500 liralara düşeceğini umuyor. Peki, düşer mi? Önce kendi şahsi görüşümü açıklayayım, sonra sigortacıların görüşünü sizlerle paylaşayım. Bana göre, trafik primleri düşmeyecek ama artmayacak da. Yani, yasa, fiyatların düşmesi için değil bundan sonra daha da artmaması için yapıldı. Gelelim, sigortacıların görüşlerine.
Türkiye Sigorta Birliği Başkanı (TSB) Ramazan Ülger, kanunla, sigorta limitleri dahilinde tazminatın genel şartlarda belirlenen standartlara göre hesaplanacağını, bunun dışında kalan tazminatlara ilişkin hesaplamanın Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılacağını söyledi. Ülger, “Aynı özelliklere sahip mağdurlar için aynı hesaplama yöntemi kullanılacak ve tazminatın eksik olduğu yönünde şüpheleri olmayacak, hak ettikleri tazminatı kısa sürede şirketlerden alabilecekler. Şirketler ise maliyetlerini öngörebilecek, belirsizlikler ortadan kalkacak, pazar istikrara kavuşacak” dedi.
Son dönemde de fiyat artışlarından şikayet eden kesimlere, ‘az biraz sabredin, tüm kesimleri rahatlatacak düzenleme Meclis’e gönderildi, eli kulağında, yakında çıkar’ diyorum. Niye, diyorum? Meclis’e sevk edilen ve birçok kanunda değişiklik öngören torba kanunda trafik sigortasına yönelik düzenleme de var da ondan. Nihayet geçtiğimiz hafta, içinde trafik sigortasının da olduğu bazı maddeler Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçti. Bundan sonra artık pek değişiklik olmaz, torba kanunun diğer maddeleri de komisyonlardan geçer, kısa zamanda oylanır ve tahmin ediyorum 10 gün içinde yasa çıkar. Yani, şimdiden, trafik sigortasında yeni düzenleme hayırlı olsun diyebiliriz.
Peki, neler değişti? Aslında tasarıda trafik ile ilgili öyle onlarca madde yok, üç madde var ve bunlar da komisyonlardan geçti. ‘Sadece üç madde mi?’ demeyin; bunlar, trafik sigortasında bugünkü kaotik noktaya gelinmesine neden olan sorunları çözmek için yeter de artar bile. Tek tek anlatayım. Öyle hukuki terimlerle de kafanızı karıştırmadan, Türkçe meali ile anlatayım.
Yasa çıktıktan sonra trafik kazalarında hayatını kaybedenler için sigortadan ödenecek tazminatın hesaplanmasına ve bu hesap sonrası da yakınlarına yapılacak ödeme tutarına düzenleme gelecek. Hesaplama yöntemini ise Hazine Müsteşarlığı belirleyecek. Daha açık şöyle anlatayım: Bugüne kadar vefat tazminatının hesaplanmasında kanunla sınırları çizilmiş belli bir standart olmadığından mahkemeler, kişiden kişiye değişen tutarlarda tazminatlara hükmediyor, sigorta şirketleri de bunları ödemek zorunda kalıyordu. İşte bu durum, trafik sigortasında bugünkü fiyat artışlarının temel nedeniydi.
Yeni düzenleme ile Hazine, standart bir hesaplama yöntemi belirleyip, açıklayacak ve sigorta şirketleri kime, ne kadar vefat tazminatı ödeyeceğini, kişiler de sigortadan ne kadar tazminat alacağını bilecek. Böylece, kazada ölenlerin yakınları ya da bu işlere aracılık edenler, daha fazla tazminat almak için mahkemelere müracaat etmeyecek, etse bile mahkemeler, farklı tazminatlara hükmedemeyecek. Hem yıllarca süren davalara gerek kalmayacak, mahkemelerin iş yükü hafifleyecek hem de kazada ölenlerin yakınları yıllarca beklemeyip, hak edilen tazminatı hemen alacak. Bu, bir.
Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda Bangladeş devlet bankası hesabından 100 milyon dolar, birkaç ülkeye transfer yapılmıştı.
Sadece bu da değil, Amerika’da devlet personel dairesindeki tüm kamu çalışanlarının kimlik bilgileri çalınmış ve 400 milyar dolarlık zarara neden olmuştu.
Devam edeyim.
Dünyada her bir saniyede 18 kişi siber dolandırıcılığa maruz kalıyor.
Özellikle de açılan şirketlerin yanı sıra kapanan, daha doğrusu terkin olan (faaliyetini tamamen durduran) ve tasfiyeye giren şirketleri de açıklıyor. Benim de dış ticaret verilerini incelerken, dikkatimi çekti ve açıklanan rakamları ilginç buldum. Sizlerle de paylaşayım ama peşin peşin söyleyeyim; amacım ‘şu kadar şirket kapanmış demek ki ekonomide durum iyiye gitmiyor’ sonucuna varmak değil.Hatta sizin için özet bir tablo da yaptım. İlginçtir, 2015’i Ocak ayında 4 bin 605 şirket kapanmış –ki, bunların 2 bin 555’i ticari işletme- 716 şirket de tasfiye sürecine girmiş. Yani, 5 bin 321 şirket o veya bu nedenden dolayı faaliyetini durdurmuş.
TASFİYEYE GİRENLER FAZLA
2015’in sonuna gelindiğinde ise 5 bin 921 şirket kapanmış –ki, bunların 2 bini limited şirket, 2 bini de ticari işletme), bin 512 şirket de tasfiye süreci başlatmış. Toplamda da 7 bin 433 şirket piyasadan çekilmiş. Bir yıl içinde kapanan şirket sayısı yüzde 28, tasfiyeye giren şirket sayısı yüzde 111 ve totalde de faaliyetini durduran şirket sayısı yüzde 39 artmış.Gelelim 2016 yılına. Yine, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre ilk üç ayda; bin 300’ü ticari işletme, 100’ü anonim şirket ve bin 49’u şube olmak üzere toplam 3 bin 77 şirket kapanmış, 795 şirket de tasfiye sürecine girmiş. Özetle bu yılın ilk çeyreğinde 3 bin 872 şirket faaliyetini durdurmuş.
PİYASALAR RAHATLADI MI?
Merak ettim, 2015’in ilk çeyreğinde durum neymiş diye; 3 bin 492 şirket kapanırken, 699 şirket de tasfiye kararı almış. Görünen o ki, geçen yılın aynı dönemine oranla bu yıl kapanan şirket sayısı yüzde 13 azalmış.Nereyi mi varmak istiyorum? Bu rakamlar gösteriyor ki, gerek seçimler gerekse de seçimlere bağlı ekonomik durgunluk nedeniyle 015 gerçekten de kara bir yıldı. Bu yılın ilk çeyreğinde ise bir nebze de olsa piyasalar toparlanmaya başladı. Kapanan ve tasfiyeye giren şirket sayısındaki azalma da bunu ortaya koyuyor.