13 milyon kişinin birikimini tek şirket yönetebilir mi?

Bireysel emeklilikte, ‘otomatik katılım’ın başlamasına şunun şurasında 2,5 aydan daha az bir zaman kaldı.

Haberin Devamı

 Ne biliyoruz? 45 yaş altı tüm çalışanlar, 1 Ocak 2017’den itibaren otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine katılacak. Uygulama, muhtemelen, 100 ve üzeri çalışanı olan işletmelerden başlayacak. Çalışanların maaşından, prime esas kazançlarının yüzde 3’üne karşılık gelen tutar –ki, bu da 50 ila 350 lira arasında değişiyor- kesilip, bireysel emekliliğe aktarılacak. Devlet de sisteme girenleri destekleyecek. Diğer detaylar, önümüzdeki 2,5 ayda netleşecek. Süre az ama daha az zamanda daha çok uygulamanın hayata geçtiğini biliyoruz.

 

Öncelikle şunu belirteyim; okuyucularım, önceki yazılarımdan da tahmin etmiştir, otomatik katılımı destekleyenlerin başında geliyorum. Özellikle, orta ve daha düşük gelir grubundaki kişiler, bu yöntemle bir şekilde tasarruf etmiş olacak. Ancak uygulamanın da iyi kurgulanması gerekiyor ki, 1 Ocak’tan itibaren sisteme girecek 13 milyon kişinin kafasında soru işaretleri yaratmasın, endişe doğurmasın.

 

Haberin Devamı

BES’E OTOMATİK KATILIM

 

Otomatik katılıma yönelik yasal düzenlemelerin yapılacağı şu sıralar, şöyle duyumlar alıyorum: Her emeklilik şirketi, bugün olduğu gibi ayrı ayrı fon kuracağına, ihale yöntemi ile aralarından bir şirket seçsinler; o şirket, otomatik katılıma yönelik fonları kursun, diğerleri de sisteme girenlere bu fonları sunsun. Yani, fonları -ki, zaten otomatik katılım için biri faizsiz olmak üzere iki fon kurulacak- bir şirket kuracak, diğer şirketler bu fonları çalışana sunacak ve maaşlardan yapılan kesintiler de fonu kuran şirkete aktarılacak, tüm fonu da o şirket yönetecek. Kaba bir hesap yaptım, 70-80 milyar liralık bir fondan bahsediyoruz.   

 

Anlıyorum, daha basit olsun, daha kolay olsun, karmaşa yaşanmasın isteniyor ama açıkçası bu iş bana çok doğru gelmiyor. Diyeceksiniz ki, sana doğru gelse kaç yazar gelmese kaç yazar. Hele bir durun, bir tartışalım. Önce ben neden, doğru gelmediğini anlatayım. Birincisi, böyle bir durumda emeklilik şirketleri tamamen aracı konumuna gelir ki, bu da rekabeti öldürür. Rekabet olmazsa, sisteme giren kişilerin, yani vatandaşın avantajı da olmaz.

 

Haberin Devamı

HER DURUMDA TEPKİ ÇEKER

 

İkincisi ve daha da önemlisi, eğer fonu kurup, yönetecek bir kamu şirketi olursa; zaten vatandaşın, konut edindirme fonu gibi geçmişte devletin kurup, yönettiği ve batan fonlara karşı bir antipatisi olduğundan, tepki çeker. Yok, fonu, yabancı bir şirket yönetecek olursa, bu sefer de vatandaş, ‘maaşlarımızı yabancı şirketlere yönettiriyorsunuz’ diye tepki gösterir. Kaldı ki, otomatik katılım gündeme geldiğinden bu yana sendikalar, ‘çalışanın maaşıyla özel sigortalar finanse ediliyor, zorunlu BES’e karşıyız’ diye bas bas bağırıyorlar. Ne mi demek istiyorum? Uygulamaya yönelik tepki varken üzerine bir de yeni tepki yaratacak oluşumlara girmeyelim diyorum. Çalışanın kafasını bulandırmaya, yeni yeni soru işaretleri yaratmaya gerek yok diyorum.

 

Haberin Devamı

Her emeklilik şirketi otomatik katılım için kendi fonunu kurar. Çalışanlarını sisteme sokacak olan işveren emeklilik şirketi ile el sıkışır. Birikimleri iyi yöneten şirket yürür gider; yönetemeyen olursa da işveren ‘kusura bakma bu işi beceremiyorsun’ deyip, anlaşmayı bitir, bir başka şirkete geçer. Yani, rekabet olur, hareket olur.

 

Son olarak şunu da belirteyim: Yine bana göre, her emeklilik şirketi, otomatik katılım işine girecek diye de bir şey yok. Şirketlere bu esneklik de sağlanmalı. Eğer bu sistem, büyük bir operasyon yükü getiriyorsa, artı bir sermaye gerektiriyorsa isteyen şirket ‘ben yokum’ diyebilir.

Yazarın Tüm Yazıları