Sıcaklar başladı. Okullar kapandı. Ben oğlanı yaz okuluna kaydettim. Pazartesi başlıyor kısmetse.
Bu arada onu oyalama derdindeyim. Bunun için de çeşitli keşifler yapmaktayım. Mesela sizinle birkaç şey paylaşabilirim. Birincisi tişört boyama seti. "Akademi Çocuk" tarafından çıkmış. Piyasada pek çok yerde ortalama 20 YTL’ye satılıyor. Setin içinden tişört boyası, güzel bir fırça ve düz ya da önceden hazırlanmış beş çeşit baskılı tişörtten biri çıkıyor. Eve geliyor, yere serdiğiniz çarşaf ya da o minvalde bir şeyin üzerine kuruluyorsunuz. Belirteyim, boyalar az gibi dursa da yetiyor o yüzden kendiniz için de bir tişört ayarlamanızı öneririm!
Ana çocuk başlıyorsunuz boyamaya... Arada boyadıklarınızı da değiştirin. Mesela Sinan sıkıldığı için onun hayvanlarının bazılarını ben boyarken ona da kendi tişörtüm için kocaman bir yazı yazdırdım.
Adım adım ne yapacağınız kutuda yazılı. Açıkçası bu fikir benim çok hoşuma gitti. Duvarları boyayacaklarına tişört boyayıp giysinler, hatta biz de giyelim...
Yaratıcılığın ve fikrin sonu yok!
Sonra, cumartesi günü Feriköy’de açılan "Yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı", oğlanla yeni gözdemiz oldu. Oradan alışveriş yapıp, sağlıklı sebze yemekleri pişiriyoruz.
BENİM CESUR ARKADAŞIM
Bu arada size benim gibi hafif çatlak anneyi bile dağıtan bir görüntü sunmak istiyorum. "Bu resim ne?" diyebilirsiniz. Bu, benim bir arkadaşımın kolu!!! Ve üzerindeki de bir dövme! Ama nasıl bir dövme...
Hikayesini kendi ağzından ileteyim...
"Bir gün küçük kızım elinde kalemle yanına gelip elime dövme yapacağını söyledi. Fikir tamamen çocuklarımdan çıktı, benim hiç suçum yok! Sonra kolumu da boyadı. Derken, oğlum geldi ve kalemi alıp koluma önce kendini sonra da kardeşini çizdi. El ele tutuşturdu, ikisinin üzerindeki kıyafetlerin hangisi olduğuna kadar detay da verdi. Ertesi gün bunun silinmesine kıyamayacağımı anlayıp ilk iş dövmeciyi aradım. Hiç bu kadar kolay karar verdiğim bir dövmem olmamıştı!"
Bunu görünce gerçekten "helal" dedim. Sinan da koluma resimler çizer. Onları hemen silip temizlemem, ama tutup gerçek bir dövme haline getirmeyi de göze alamazdım. Hem de kolumun tam ortasına!..
Hadi bu haftalık hoşçakalın. Ben biraz su birikintisi görmeye gideyim diyorum...
Anne adayının ilk çocukta babadan destek beklentisi yüzde 75, ikinci çocukta yüzde 67
Prima, sosyal içerikli çalışmalar ile annelere daha çok bilgi kazandırmayı amaçlıyor. Bunun için de her sene farklı çalışmalara imza atıyor. Son olarak Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) ile bir araya gelerek hamilelik dönemini incelediler. Araştırma, anne adaylarının ihtiyaçlarını ve farkındalık düzeylerini belirlemek, sonrasında da onların beklentilerine cevap verecek programlar oluşturmak amacıyla yapıldı. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve İzmit illerini kapsayan araştırmaya 1000’e yakın anne adayı ve anne katıldı. Sorularla hamilelerin tercihleri, doğum sonrası beklentileri, yardım aldıkları kaynaklar, kendilerini yeterli ve yetersiz hissettikleri alanlar, doğum ve annelik dönemine dair korkuları gibi konular araştırıldı. Araştırmaya göre; ilk kez anne olacak hamile kadınların yüzde 75’i baba adayından bebeğin bakımında destek bekliyor. İkinci çocuğu beklerken bu oran yüzde 67’ye düşüyor.
Araştırma sonuçları; karmaşık duyguları berberinde getiren hamilelik döneminde anne adaylarının hissettiklerini, neye ihtiyaçları olduğunu, korkularını, beklentilerini net şekilde ortaya koyuyor.Bilgi eksikliği ve bunu giderme ihtiyacı, hamilelik ve annelik döneminin en önemli sorunlarından biri olarak çıkıyor karşımıza. Önceden bilgilenmenin, ortaya çıkacak pek çok problemi önlediği düşünülürse, anne adaylarının bilgilendirilmesinin çok önemli olduğu görülüyor.
Anne adayları, hamilelik döneminde daha fazla bilgi edinmek, korku ve kaygılarını daha iyi ifade etmek ihtiyacındalar. Endişelerini paylaşarak ve bilgilenerek mutlu bir hamilelik geçirmek ve anneliğe daha rahat hazırlanmak istiyorlar.
Kadınlar, isteyerek de hamile kalsalar, annelik rolüne hazırlıksız yakalanabiliyorlar. Pek çok anne, doğumdan sonra ani bir şok geçirdiğini ifade ediyor. Ancak kısa sürede kendilerini toparlayarak, duruma adapte olmak ve çocuk yetiştirme konusunda bilgilenmek durumunda kalıyorlar. Çoğu durumda anne adayını bilgilendirme görevini, kendi tecrübeleriyle yol göstermeye çalışan aile bireyleri ve arkadaş çevresi üstleniyor. Yorucu ve yıpratıcı olan doğum sonrası döneminde anneler, bilgi eksikliği nedeniyle yanlış davranışlar sergileyebiliyor. Bu da bebeklerinin psikolojik ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor.
Sonuç; bu dönemlerde verilebilecek eğitimler sayesinde bilgilenen, bebeğin doğal gelişim evrelerini tanıyan, problemlerine hazırlıklı ve nasıl davranacağını bilen anne adaylarının gerginliği bu sayede azalabilir. Mutlu ve bilinçli anneler bebeklerini huzurla, keyifle yetiştirebilir.
Araştırmada ortaya çıkan sonuçların biri de, anne adaylarının eşlerinden bebeğin fiziksel bakımında olduğu gibi, duygusal gelişimine de destek olmasını beklemeleri.
PLANLI HAMİLELİKLER BEBEĞİ DE OLUMLU ETKİLİYOR
Hamilelerin yüzde 65’i doğum ile ilgili kaygılar yaşıyor.
Hamilelerin yüzde 50’si normal doğum yöntemini tercih ederken; ancak yüzde 32’sinin normal doğum yapabildiği tespit edildi.
Anne adayları, babalardan sadece bebeğin fiziksel bakımına değil, duygusal gelişimine de yardımcı olmalarını bekliyor. İlk bebeklerine hamile anne adaylarında beklenti oranı yüzde 75’i iken, çocuklu hamilelerde ise yüzde 67. Oranın düşmesi, anne adaylarının beklentilerinin doğum sonrasında ancak kısmen karşılanmasıyla açıklanıyor.
Hamilelerin yüzde 70’i doğum sonrasında aile bireylerinden yardım görüyor. Bu da hamilelerin kaygı seviyelerini önemli ölçüde düşürüyor.
Çocuk sayısı arttıkça özellikle aile büyüklerinden yardım isteme, hatta aile büyükleri ile birlikte yaşama oranı artıyor.
Artan çocuk sayısı ile annelerin çalışmayı bırakma eğilimi de paralellik gösteriyor.
Özellikle ilk bebeğine hamile olanların yüzde 42’si bebeğin ilk üç aydaki gelişimi hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyor.
Hamilelerin yüzde 61’i, üç yaşına dek çocuğun fiziksel, duygusal gelişiminde daha fazla bilgiye ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
Hamile kadınların yüzde 32’si de bebeğe ilkyardım konusunda daha çok bilgi sahibi olmak istiyor.
Annelerin yüzde 52’sinin doğum sonrasında eşi ile iletişimi olumlu yönde etkilenirken, yüzde 77’sinin cinsel yaşamları eskisi gibi sürüyor.
Planlayarak hamile kalma oranı yüzde 64. İsteyerek çocuk sahibi olma, doğacak çocukların ruh sağlığını da olumlu yönde etkiliyor.
ANNE ADAYLARI EN ÇOK NEDEN KORKUYOR?
yüzde 65’i doğum yönteminden,
yüzde 47’si yeterli miktarda süt verememekten,
yüzde 40’ı bebeğin sağlık problemleri olmasından,
yüzde 30’u bebeğin emmeyi reddetmesinden,
yüzde 27’si hamilelik sonrası depresyonundan,
yüzde 26’sı bebeğin uykuda ölmesinden,
yüzde 26’sı bebeğin huysuz olmasından,
yüzde 26’sı vücutlarının eski formuna dönemeyeceğinden,
yüzde 25’i bebek bakımı konusunda yetersiz kalmaktan,