Geçen haftamı jüri üyesi olarak iki konuda yoğunlaşarak geçirdim. Bir tanesi Alo’nun, ilkini 2006 yılında düzenlediği "Alo Yılın Süper Annesi" yarışması idi. Bunun için bana gelen mektupları didik didik ettim.
Bu mektuplar çocuklardan geliyordu ama yaşlarının küçük olması gerekmiyordu. Farklı yaşlarda 30 çocuğun, annelerini neden süper bulduklarını okudum.
Yine ağladım. Etkilendiğim çok mektup oldu. Bunların büyük bir kısmında dram ve sıkıntı vardı. Evet, anneler gerçekten çok sıkıntı içinde çocuklarını büyütüyor. Beni etkileyen mektuplardan biri, böyle sıkıntılardan bahsetmiyordu: "Benim annem süper, çünkü Almanya’da ortaokul, lise ve yüksek okulu okuyup bitirmesine rağmen, Türkiye’de ortaokuldan okumaya başladığında 44 yaşındaydı. Sebebi ise, bana ve abime hiçbir yardım almadan, sadece ders çalışarak yüksek notlar alınabileceğini ispat etmek istemesiydi. Annem şu anda lise son sınıf öğrencisi. Hiçbir ek ders veya yardım almadan, sabahlara kadar ders çalışıp, istendiği takdirde bir insanın ne derece başarılı olabileceğini öğretti bizlere. Abim ve benim not ortalamamızı çoktan aşan annem, önümüzdeki yıl sınava girecek. Psikolog olmayı hedef seçen annem şu anda 50 yaşında...Ve onunla ailecek gurur duyuyoruz."
Bu beni ağlatmadı ama çok hoşuma gitti. Ağlatan bir mektup vardı ki, ondan da sizlere bahsetmek isterim: "Öncelikle merhaba, benim adım Emrah. Sanırım şu an 22 yaşında olmalıyım. Ben geçen sene bir pazar sabahı, hastalığımdan dolayı öldüm. Şu an İzmir Kaynaklar Mezarlığı’nda yatıyorum" diye başlıyordu. Yazan da Emrah’ın ağabeyi Ümit’ti. Kardeşini kaybedene kadar annesinin neler yaşadığını, ona nasıl baktığını anlatıyordu.
Gerçekten bazı şeyler dayanılır gibi değil. Allah’ın insanlara müthiş bir dayanma gücü verdiğine inanıyorum.
Birinciliği, "Benim annem süper çünkü, hayatımı kurtarmak için karaciğerini benimle paylaştı" diyen Esin Çalışkan kazandı.
Esin mektubunu bizlere okumaya başladı. "Benim annem süper, çünkü hiç tereddüt etmeden hayatını tehlikeye attı. Başlamanın değil, devam edebilmenin anlamını öğretti. Bu sefer, hakkında cinsiyeti dışında hiçbir şey bilmediği bir varlığa can vermekten farklı olarak, hüzünleriyle, pişmanlıklarıyla, umutlarıyla, gelecek planlarıyla, kızgınlıklarıyla ve her şeyiyle ölümün kenarında ’duran’ bir hayata elini uzatarak, onun yeniden yoluna devam etmesini sağladı" derken, annesi Hüsniye Hanım yavaş yavaş yerinden kalktı. Kürsüdeki kızına doğru yürüdü. Ona sarıldı ve onu öptü.
Takdir edersiniz ki biz yine ağladık...
Biraz da neşeli şeylerden bahsedelim. İkinci yarışmamız Digitürk’ün 7-14 yaş çocukları arasında düzenlediği yetenek yarışmasıydı. Digitürk Çocuk Kulübü ve Müjdat Gezen Tiyatrosu işbirliği ile bu yıl ikinci kez yapılan yetenek yarışması için önce 350 çocuğun mektubunu okuduk. Mektupta kendilerinden, yeteneklerinden, neden tiyatroyu sevdiklerinden bahsediyorlardı. Yapılan ilk elemenin ardından dereceye giren 50 çocuğu, Müjdat Gezen başkanlığında izledik. Performansa göre yapılan değerlendirme neticesinde, dereceye giren ilk 10 çocuk, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde 1 aylık eğitim alacaktı. Ama o çocukları seçene kadar bizim de anamız ağladı.
Farklı yaşlarda olmalarına rağmen çocuklar gerçekten çok tatlılardı. Bazılarının diğerlerinden daha yetenekli olduğu belli oluyordu. Müjdat Bey zaten bize, endişe etmememizi, yetenekli olanları hemen anlayabileceğimizi söylemişti toplantının başında. Dolayısıyla eski arkadaşım Balçiçek Pamir ve ben biraz rahatladık.
Bütün öğleden sonramızı orada geçirdik. Çocukların taklitlerini, fıkra ya da hikaye anlatmalarını, şiir okuyup şarkı söylemelerini dinledik. Bu arada ne kadar çok İlayda isminde kız olduğuna dikkat ettik.
Şimdi 10 şanslı çocuk burada yaz okulu eğitimi alacak. Seneye sanırım yine düzenlenir bu yarışma. Lütfen çocuklarınızı teşvik edin.
Onu güneşten nasıl koruyacaksınız
Geçtiğimiz günlerde, 3. Ulusal Pediaktrik Dermatoloji Günleri düzenlendi. Biz de Düzenleme Kurulu ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Sevgi Bahadır ile, önümüzdeki günler için önemli olan çocuklar ve güneş konusunu konuştuk. İşte biz annelerin bilmesi, hatta hiç unutmaması gereken noktalar.
7 Çocuk cildinin güneşe hassasiyeti nedir?
Çocuk derisi yetişkinlerden daha incedir. Pigment miktarı genellikle daha azdır, bu nedenle daha korunmasızdır. Ayrıca çocukluktan itibaren güneşe maruz kalınması, ileri yaşlarda çok daha fazla güneş ışınının deride birikimine ve zararlı etkisine yol açar. Özellikle çocuklarda yanık oluşturacak derecede güneş altında kalmak, melanom adı verilen deri kanseri riskini arttırır.
7 Zararlı ışınlardan korumanın yolları neler?
Güneş’in zararlı olduğu saatlerde, özellikle sabah 11:00 ile öğlen 15:00 arasında güneş altında kalınmamalı. Güneş altında iken mekanik korunma yolları olan, geniş kenarlı şapka, şemsiye ve gözlük kullanılmalı. Gölgelerden yararlanılmalı. Ayrıca yüksek koruma faktörü içeren güneşten koruyucu kremler kullanılmalı.
7 UVA ve UVB ışınları çocuk cildine, olgun ciltlerden daha mı çok zarar verir?
Çocuklar erişkinlere oranla, özellikle deniz ve havuz tatilleri esnasında çok daha uzun süre güneş altında kalır. Ayrıca güneş ışınlarının hayat boyu alınan miktarı kanser gelişiminde daha önemli. Güneş ışınlarının yaklaşık yüzde 80’i hayatın ilk 18 yılında vücudumuza alınır. Bu ışınlar deride uzun vadede kanserle sonuçlanan değişikliklere yol açar.
7 Çocuklar için kullandığımız güneş koruyucu ürünlerinin içeriklerinde neler olmalı?
Yüksek koruma faktörü içermeli. SPF 30 veya üzeri ürünler kullanılmalı, ürün suya dayanıklı olmalı, allerjik, irritan özelliği olmamalı, kolay sürülmeli ve kolay dağılmalı. 2 yaş altındaki çocuklarda daha çok mekanik koruma yollarından yararlanmalı. Özellikle dermatologlar tarafından reçetelenen ve eczanede satılan ürünler kullanılmalı.
7 Güneş koruyucuların suya dayanıklı olması şart mı?
Özellikle deniz ve havuz aktiviteleri esnasında güneşte koruyucu kremin etkisinin azalmaması gerekir. Çünkü güneş ışınları su içinde de zararlı etkisini sürdürür. Bu nedenle suya dayanıklı ürünler, özellikle çocuk ve gençlerde tercih edilmeli.
Ozon tabakası güneş ışınlarının zararlı dalga boylarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyen bir tabaka. Azalması ile yeryüzüne ve cildimize ulaşan ve UVB olarak adlandırılan daha zararlı güneş ışını miktarı artıyor, deri kanseri gelişimi riski de artıyor.
7 Cildi korumak adına güneşten tamamen kaçmak ve güneşe hiç çıkmamak doğru mu?
Güneşin genel olarak vücudumuza ve ruhsal durumumuza olumlu etkileri var, tamamen kaçınılması zaten imkansız. Özellikle D vitamini sentezi için güneş ışını gerekli. Ancak gölge altında ve bulutlu havalarda bile güneş ışınlarını almaya devam etmekteyiz. Önemli olan korunma yöntemlerini bilmek ve doğru uygulamak.
GÜNEŞTEN KORUNMA SÖZLÜĞÜ
UVA: Deri yaşlanmasına ve kanserine neden olan güneş ışını.
UVB: Yanmaya ve kansere neden olan ışın.
UVC: Ozon tabakasını geçemez.
SPF - Güneş kreminin koruma faktörü: Güneş yanığına karşı ne kadar iyi koruma sağlandığının ölçüsü. 30 koruma faktörlü bir ürünü kalınca sürerseniz, yanmadan 30 dakika daha fazla güneşte kalabilirsiniz. Bununla birlikte SPF yani koruma faktörü sadece UVB’nin ne kadar iyi bir şekilde engellendiğini ölçer. UVA’ya karşı koruyuculuğu ölçen herhangi bir sayı yoktur.
UPF - Kıyafetlerin ultraviyole koruma faktörü: Kumaşın ne kadar UV yansıttığını gösterir. UPF 50 bütün UV ışınlarından sadece yüzde 2’sinin kumaştan geçtiği anlamına gelir.
Bunları unutmayın
Çocuğunuzu losyon kullanmaya alıştırın. Dişlerini fırçaladıktan sonra ya da giysilerini giymeden önce her gün güneş kremi sürün. Uzmanlara göre küçük yaştan itibaren çocuğunuzu güneş kremi kullanmaya alıştırırsanız, yaşı ilerledikçe bunu hayatının bir parçası haline getirmeye daha çok eğilimli olur.
Kapı girişine güneş gözlükleri, şapkalar ve güneş kremleriyle dolu bir sepet hazırlayın. Ayrıca dışarı çıkarken yanınıza güneş kremi alın. Böylece gün içerisinde güneşten korunmayı tam olarak sağlamış olursunuz.
Bütün çantalarınızda güneş kremi bulundurun. Cüzdandan çocuğunuzun spor çantasının içine kadar her yere koyun.
30 koruma faktörlü dudak merhemini yanınıza alın. Sırt çantanıza, paltonuzun cebine ve cüzdanınıza koyabilirsiniz.
Çocuğunuz anaokuluna gidiyorsa çantasına mutlaka güneş kremi koyun. Öğretmeniyle de gün içinde kremin tekrar uygulanması konusunda konuşun.
Çocuklarınıza güneşte fazla kalmanın ciltleri için kötü olduğunu anlatın. Tıpkı sigara içmenin tehlikelerinden ve sağlıklı besinler yemenin öneminden bahsettiğiniz gibi.
Sizin de güneş kremi kullandığınızı çocuğunuza gösterin. Ayrıca solaryum merkezine gitmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.