Yerli dizileri değil ama bazı yabancı dizileri izlemeyi seviyorum. Sezon derdim olmadığı için mümkünse eski sezonları alıp toplu seyretmeyi tercih ediyorum.
Bu aralar Dexter adlı diziye takıldım. Bu sayfada bahsedilecek bir dizi değil ama beni çarpan çok önemli bir detayı sizinle paylaşmak istedim. Dexter; polis için çalışan bir adli tıp kan analiz uzmanı. Aynı zamanda da bir seri katil. Ama sadece kötü insanları öldürüyor. Çünkü küçük yaşta onun içindeki öldürme güdüsünün farkına varan ve polis olan üvey babası, Dexter’ı öldüreceği kişileri sadece katiller arasından, özellikle de yasadan kaçabilmiş olanlardan seçmesi konusunda yönlendirmiş. Ona dikkatli ve titiz olmayı, arkasında hiç ipucu bırakmadan nasıl öldürebileceğini göstermiş. Ayrıca hiçbir şekilde hiçbir şeye karşı bir his beslemeyen oğluna, günlük hayatta normal davranmasını, gerektiği zaman bazı tepkileri vermesini de öğretmiş.
Ben bu babadan çok etkilendim. Onun yerinde olmak istemezdim tabii. Kimse istemez eminim. Ama düşündüğünüz zaman, dünyada bunca kötülüğü yapan insanlar da bir zamanlar birilerinin çocuğuydu. Kimse kendi çocuğundan bu kadar vahim sinyaller almak istemez. Bu kadar uç noktaları düşünmeyelim tabii ama çocuklarımıza karşı objektif olup, onların olumsuz taraflarını da erkenden fark edip onları kabullenirsek, belki bununla beraber yaşamasının, bazı şeyleri kontrol etmesinin ya da bunun gibi yapılabilecek bazı değişikliklerin yollarını gösterebiliriz.
TİYATRO ZAMANI
Yetişkinler her ne kadar kendisi hakkındaki son gelişmelerden memnun olmasa da, çocuklar Salih Memecan’ın Bizimkiler’ine bayılıyor. Kitaplarının, çocuklara karikatür kültürü vermesi açısından, başlangıç için önemli olduğunu düşünüyorum.
Tiyatrosu da çok revaçta. Koç Holding’in 2006 yılında başlattığı ve iki yılda 100 binin üzerinde çocuğa ulaşan Sizinkiler turnesi, 7 bölgede, 20 ili ziyaret ettikten sonra geçen hafta kapanış gösterimleri için İstanbul’a döndü. Altın Çiçeğin Peşinde adlı oyunu bugün, yarın ve 6 Aralık tarihlerinde Beşiktaş Kültür Merkezi’nde ücretsiz izleyebilirsiniz.
Daha çok sinema tercih edilse de tiyatronun çocuklar için çok daha fazla yararı var açıkçası. Pedagog Elif Koca, tiyatronun çocuğun pek çok gelişim alanını desteklediğini söylüyor: "Çocukların duygularını aktarmasına, kendisiyle benzer duygular yaşayan kahramanlarla kendini özdeşleştirerek duygusal olarak rahatlamasına katkıda bulunur. Karakterler çocuğa ayna tutar ve çocuğun sorunlarını çözmesine alternatif yollar sunar. İzlediği karakterler hayal dünyasını harekete geçirir. Hayal gücü ve yaratıcılık gelişimine destek olur. Bir tiyatro seansının ortalama 40 dakika olduğu düşünülürse bu çocuğun 40 dakika boyunca bir etkinliğe dikkatini vermesi demektir ki, bu da çocuğun dikkat süresinin uzamasına önemli ölçüde katkı sağlar. "
Son derece kaliteli bir eğitim aracı olan tiyatronun senaryosu da çok önemli. Çünkü çocuk gelişimi ve psikolojisi dikkate alınarak yazılmış tiyatro oyunlarında yalnızca bir mesaj vardır ve çocuğun oyundan çıktıktan sonra bu mesajı alıp duyarlılık kazanmış olması beklenir. O yüzden seçeceğiniz oyunlara da dikkat etmenizi hatırlatırım.