Yıllar önce ehliyet kursuna gittiğimde ilkyardım derslerini deli gibi takip ettiğimi, hiç kaçırmadığımı hatırlarım.
Çünkü öğrenmem gerektiğine inanırdım. O panik anında soğukkanlı olmak ve ne yapılacağını bilmek gerçekten çok önemli. Aradan yıllar geçti, çoğu bilgiyi unuttum tabii. Ne var ki temel bilgim olduğunu artık kabul ediyorum. Bu nereden aklıma geldi derseniz, konumuzla alakası çocukların ilkyardım bilmesi. Milli Eğitim Bakanlığı, TOÇEV ve AstraZeneca işbirliğinde hayata geçirilen ve bu yıl üçüncü yılını dolduran “İlkyardıma İlk Adım Projesi” hakkında bilgi alınca da size hatırlatmak istedim. Bugüne kadar Türkiye çapında 35 il ve 100’den fazla YİBO’yu (Yatılı İlköğretim Bölge Okullu) ziyaret ettiler ve yaklaşık 20 bin öğrenciye ulaştılar. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanan formatörler tarafından öncelikle ilkyardıma dair temel eğitim bilgileri veriliyor. Ardından aldıkları bilgileri eğlenceli bir yarışmaya katılarak ve yine ilkyardım konulu bir tiyatro oyunu seyrederek pekiştiriyorlar. Daha sonra da çocuklara ilkyardım kitapçığı dağıtılıyor. AstraZeneca’nın, İletişim Müdürü Füsun Feridun çocukların ne kadar yanlış bilgilerle dolu olduklarını da anlattı. Mesela yaraya, üstüne çamur veya salça sürmek gibi tamamen yanlış uygulamalarla müdahale ediliyor. Bu yüzden de bu bilgileri aktarmak çok önemli. Bu çocuklara dağıtılan ve tamamen onların anlayabileceği şekilde hazırlanmış kitapçığa ulaşamasanız bile, içindeki bilgilere www.ilkyardimailkadim.org adresinden ulaşabilirsiniz. Başka sağlam kaynaklardan da olabilir; yaz kızışmadan temel ilkyardım bilgilerinizi çocuğunuza öğretin. Özellikle yaz aylarında daha çok başımıza gelebilecek olan böcek sokmaları, yaralanmalar, boğulma ve yanık konusunda panik olmadan neler yapabileceklerini bilirlerse kendilerine güvenleri de artar.
İki annenin kaçamağı
Geçen hafta sonum çok özeldi. En yakın arkadaşımla birlikte Magic Life’ın daveti üzerine Kemer’deki tatil köylerine gittik. Tam 20 sene önce başbaşa tatil yapmıştık. Bu sene onun 40 yaşının şerefine, çocukları babalarıyla bırakıp kaçtık. 20 senede ne çok şey değişmiş değil mi? Hayır, hiçbir şey değişmemiş. Biz hâlâ aynı esprileri yapıp aynı şekilde gülüyor; aynı programlarla ve tembellikle takılıyoruz. Gittiğimiz gece karar verdik, iki gün boyunca mutlaka aktivitelere katılacak ve spor yapacak, hatta bilmediğimiz bir su sporunu da öğrenecektik. Asla tembel tembel yatmayacaktık. İki gün boyunca hiçbir aktivite yapmayıp sadece yattık! Sonraki günlerde sürekli geçmişe gittik. Eskileri konuştuk. En çok çocuklarımızı özledik ama doğrusunu isterseniz 2-3 günlük başbaşa böyle bir kaçamak yapmak kesinlikle iyi geldi. Eh, bu arada kendimizi şımartma operasyonu dahilinde hayatımızda direkt üçüncü sıraya yerleşen “4 el masajı”nı tecrübe ettik. Bugüne kadar neden denemediğime kızdım. Şunu söyleyebilirim: Bir arkadaşa (başkasına da olabilir tabii de konumuz arkadaş) verilebilecek en güzel hediye “senkronize 4 el masajı” hediye etmek. İnanın bana... Son gece minderleri denize döndürdük... Yan yana oturduk... Elimizde içkilerimiz... Evet, önümüzde bir 20 senemiz daha var beraber. Hatta 40 senemiz de olabilir. Herkes gelip gidebilir. Ama biz beraberiz. Ve bir daha bu keyif için 20 sene geçmesini beklememeliyiz. Sizleri de uyarırım. Hemen yakın arkadaşınızı arayın. İmkanınıza göre bir program yapın. Sadece ikiniz...