Çocuk yetiş-tirirken en büyük sıkıntıyı ne zaman yaşıyoruz acaba? Allah korusun, hasta-lıklardan, kötü kazalardan bahsetmiyorum. Onları konu dışı tutup, normal bir hayat akışını gözümün önüne getiriyorum.
Büyük sıkıntı da demeyelim ama ben, aynı kafada olmadığım insanlarla epey sorun yaşadığımı fark ettim. Tamam, çocuk yetiştirmenin tek bir doğru yolu yok. Hepimiz deneyimlerimizi paylaşarak, önerileri dinleyerek, uyarıları göze alarak, e biraz da okuyarak kendi doğru yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Sık sık da değişiyor doğru olduğunu düşündüğümüz şeyler. Bir zamanlar “Akşam yemeğinde fasulye yemek ister misin?” diye sormayı en ideal yol sanırken, “Akşam yemeğinde pilavın yanında fasulye de var” demenin daha doğru olacağını öğrendim örneğin. Ya da “Televizyonu kapatıp değişik bir şeyler yapalım mı?” yerine, “Televizyonda hep aynı şeyler var. Hadi gidip lego oynayalım!” diyorum artık. Ama bir de sizinle tamamen farklı düşünen, çocuk yetiştirmek konusunda tamamen farklı yöntemleri olan insanlar var. Bizim dışımızda pek çok insanın çocuklarımız üzerinde etkisi oluyor. Arkadaşlarının yanı sıra arkadaşlarının aileleri, hatta sık sık alışverişe gittiğimiz marketteki insanlar bile çocuklarımızı etkileyebiliyor. Herkese, her söylenene, her duruma hakim olmamız mümkün değil ama, inandığım bir şey var ki, özellikle yakın çevremizde, kafa yapısı farklı olan insanları bulundurmamakta fayda var (Gerçi bazen en büyük farklılık eşlerden çıkıyor ya! Ama onları idare edebiliyoruz). Farklılıklar yüzünden çocukların kafası karışıyor arada, kimi dinleyeceklerine dair. Mesela tam fasulyeyi de yeme kıvamına gelmek üzereyken, baba devreye girip ettiği tek bir lafla fasulyeyi çocuğun dünyasından o gecelik uzaklaştırabiliyor: “Boş ver canım, iyi yedi zaten, fasulyeyi de yemeyiversin!” Doğrusunu isterseniz, bazı kişilerle görüşüp görüşmeme kararı alırken hayata bakış açısına dikkat etmeye başladım. Bana bir zararı ya da etkisi olmasa bile, çocuğuma etkisi olabilecekse uzak durmakta fayda var.