Aşı konusunu atlamayın

Birkaç haftadır başta televizyon olmak üzere başka yayın organlarında da karşımıza "Sen Kork Pnömokok!" diye bir şey çıkıyor.

Bu nedir biliyor musunuz? Pnömokok mikrobunun yol açtığı zatürree, menenjit gibi hastalıklar sonucunda her yıl 1 milyona yakın 5 yaşından küçük bebek ve çocuk hayatını kaybediyor. Bunun yanı sıra çocukların çok sıkıntı çektiği orta kulak iltihabının yüzde 60’ına yakın sebebini de oluşturuyor.

Zatürreeye bağlı ölümlerin en önemli nedeni de bu. Pnömokok menenjitine yakalanan her 100 kişiden 15’i ölmekte, 27’sinde işitme kaybı, 11’inde ise kalıcı sakatlık oluşmakta. Dünyada çocuklar arasında tüm diğer hastalıklardan daha fazla can alan zatürree, ülkemizde de bebek ve çocuk ölümlerinin başta gelen sebeplerinden biri. Bunu Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş söylüyor: "Zatürree ülkemizde 1 ay-5 yaş grubu ölüm nedenleri arasında yüzde 27 ile ilk sırada. Türkiye’de zatürree sebebiyle yılda 7 bine yakın 5 yaş altı çocuğun hayatını kaybettiği tahmin edilmekte. Menenjit ise ülkemizde 0-14 yaş çocuklarda beşinci sıradaki ölüm nedeni ve ülkemizdeki her dört bakteriyel menenjit vakasının birine pnömokok sebep olmakta."

Doktorumuz bizi uyarıyor ama biz farklı düşünüyoruz bazen. İnsan kendi çocuğuna konduramıyor. "Bana olmaz, benimkine olmaz" diyor. "Bilmem kaçta bir, uzak ihtimal" sanıyor. Ne var ki öyle olmuyor inanın. İki yaşa kadar aşılanmak çok önemli. Çünkü bu mikrop vücuda girip yerleşiyor. Yani pnömokok mikrobu, her on yetişkinden üçünün ve her iki çocuktan birinin, burun boşluğunda hastalık oluşturmadan bulunabiliyor. Bu arada bakteri, öksürük ve hapşırıkla bulaşıyor. Sonra vücudun zayıf olduğu bir anda hareketlenip bir bölgeye hücum ediyor. Orta kulağa gelirse bildiğimiz orta kulak iltihabına yol açıyor. Yukarı devam ederse menenjite!

Bu benim ifadem tabii, çok daha basit bir anlatım. Annelerin kendi aralarında iletişim şekline uygun hali! Doktorunuz size çok daha iyi bilgi verebilir ama imkanı olan ailelerin kendi çocuklarına bu aşıyı yaptırarak baştan korunmalarını sağlamalarını rica ediyorum. Bu arada doktor dışında 0 800 211 45 45 nolu danışma hattından ve www.pnomokok.com internet sitesinden bilgi alabilirsiniz.

Ben bu dosyaları incelerken yanıma gelen bazı arkadaşlarım, "Ya bunlar gerçekten işe yarıyor mu, neden şimdiye kadar bilmedik!" diye sordular. Ben de onlara gelişen tıp dünyasının bunları bize layık görme zamanının geldiğini açıklamaya çalıştım. Danıştığım bir iki doktor bu aşıları yapmanın yararlı olduğuna inandıklarını söyleyince içim rahatladı çünkü. Hatta aşı olanlar arttıkça, doktora gelen hastaların sayısında da düşüş oluyormuş.

Sonuçta memleketimizde bu mikrobu bilen ailelerin oranı yüzde 8’miş. Bu oranı artırmak benim de görevlerimden biri. Eski aşıları düzenli olarak yaptırsak bile yenileri de iyice öğrenmeliyiz.

Tamam, yine çok sağlık olduk. Haftaya eğlenceli bir şeyler ayarlarım, benden size söz...

ESKİLERİ DE UNUTMAYIN

Biliyoruz: Kış sonunda ve ilkbahar başında 1-10 yaş arası çocuklarda görülmekle birlikte, 1-5 yaş arası kreş ve anaokuluna giden çocuklarda sıklıkla rastlanan suçiçeği, genellikle hafif seyreden bir hastalık. Ancak suçiçeğinin yol açtığı komplikasyonlar sonucu ağır zatürree, beyin enfeksiyonu (ansefalit ve menenjit), solunum yolu ve merkezi sinir sisteminde sorunlar, karaciğer iltihabı, yanı sıra deride oluşan lezyonlardan dolayı ağır deri, kas ve iç organ hastalıkları ortaya çıkabiliyor. Hastalığın beyin tutulumunun özellikle 5 yaş altı çocuklarda ve 20 yaş üzerindekilerde daha sık olduğu biliniyor. Bu nedenle uzmanlar bu hastalıktan korunma yollarına önem verilmesi için uyarıyor. Suçiçeğinden korunmanın en etkili ve tek yolunun aşılanma olduğunun üzerinde duruyor.

Hatırlatıyoruz: Suçiçeğine karşı en etkin koruma için çocuklara 12. ayında uygulanması önerilen aşının, 4-6 yaşlarında mutlaka tekrar edilmesi gerekiyor.

Anne ile bebeği jimnastikte

Yeni doğum yapan kadınların korkularından biri de gebelik sırasında alınan kiloları kolayca verememek. Kilolardan kurtulmanın en kolay yollarından biri egzersiz yapmak. Ancak bebeği evde bırakıp, jimnastik salonuna gidebilmek de ayrı dert. Hillside City Club-Trio’da başlayan Anne&Bebek Fitness programı, annelere bebekleriyle birlikte jimnastik yapma olanağı sağlıyor.

Anne&Bebek Fitness Programı’nı, diğer fitness programlarından ayıran temel özelliği, annelerin bebekleriyle birlikte katılması. Bu program 2-10 aylık bebeklerle annelerine yönelik. Anne ve bebekleri, ABD’li uzmanların ebeveynlerle birlikte çocuk gelişimine yönelik programlar geliştiren eğitim programı Gymboree’nin eğitmenleri çalıştırıyor.

Program cumartesi günleri 13.30-14.30 saatleri arasında uygulanıyor. Jimnastik sırasında hafif, rahatlatıcı bir müzik açılıyor. Eğitmenler bir yandan yeni doğum yapmış annelerin form ve zindeliklerine kavuşmalarına yardımcı egzersizler yaptırıyor. Anneler nefes alıp verme teknikleri uygulayıp egzersizlerini yaparlarken bile bebekleriyle göz temaslarını sürdürebiliyor. Annelere bel, sırt ve karın bölgelerini çalıştıran, çoğunluğu yerde yapılan egzersizler uygulanıyor. Basit egzersizlerin öğrenilmesi ve evde de tekrarlanması kolay.

Bu sırada ışık ve seslerin yardımıyla bebeklerin de dış dünyaya ilgilerinin geliştirilmesine destek veriliyor. Şekerden yapılan balonlar, renkli paraşütler kullanılıyor. Anneyle bebeğin birlikte oynamasına olanak sağlanıyor.
Program Hillside üyelerine ücretsiz. Dışardan katılmak isteyenlerin aylık 220 YTL ödemesi gerekiyor.

BEBEKLER EĞLENİYOR

Programa katılan Sinem Yıldız, 5 ay önce bebeği Arda’yı dünyaya getirmiş. Hamilelik, emzirme derken aldığı 25 kilodan kurtulmak için programa katılıyor. Yıldız, "Yakında işime döneceğim. Artık normal kiloma inmek istiyorum. Arda’yı bırakıp böyle bir egzersiz programına katılmam imkansızdı. Burada öğrendiğim hareketleri evde yapabilir miyim diye de merak ederek geldim. İkimiz de keyif aldık" diyor. Mesude ERŞAN

Diyabete karşı yarışın

Türkiye Diyabet Vakfı, Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği ve Diyabetle Yaşam Derneği işbirliği ile Lilly İlaç tarafından uluslararası Diyabet’i Yaşıyoruz yarışması düzenleniyor. Diyabetle yaşamda karşılaşılan zorlukların ve bu hastalığa karşı kazanılan zaferlerin, sanatla ifade edilmesini, hastalar arası iletişimi güçlendirmeyi hedefleyen yarışma sayesinde dünya çapında farkındalık da oluşturulacak. Kompozisyon, şiir, fotoğraf, resim ve müzik alanlarında düzenlenen yarışmanın jürisinde yazar Yaşar Kemal, ressam Mehmet Güleryüz, fotoğraf sanatçısı Ara Güler, davulcu ve eğitmen Can Kozlu ile Sakıp Sabancı Müzesi, Çocuk ve Engelli Eğitim Programları Yöneticisi Müge Isıgöllü yer alıyor.

Son başvuru tarihi 25 Aralık olan yarışmaya katılma koşulları ile ilgili detaylı bilgiyi www.turkdiab.org, www.lilly.com.tr adreslerinden alabilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları