Gece boyunca yatakta bir taraftan diğerine dönerek uykumuzun gelmesini beklemek kadar sinir bozucu bir şey olamaz. Oysa sağlıklı bir uyku için, dikkat edeceğiniz birkaç detay yeterli...
1- Rahatlatıcı müzik: Deliksiz bir uykuya dalmanın en bilinen yollarından biri huzurlu ve yumuşak bir müzik... Bu rahatlatıcı melodileri müzik marketlerde bulabilirsiniz.
2- Ilık banyo: İçine banyo yağı ya da tuzu kattığınız ılık su ile banyo yapmak, rahat bir uyku için ideal bir yöntem...
3- Bir fincan bitki çayı: Yatağa uzanmadan yarım saat önce bir fincan melisa, kediotu ya da şerbetçiotu çayı içebilirsiniz.
4- Yatağa asla dolu bir mideyle gitmeyin: Mideniz hazımla meşgulken uykuya dalmanız söz konusu olamaz. Uyusanız bile huzursuz olursunuz ve gece çok kolay uyanırsınız. Son öğününüzü uykuya dalmadan en az 3 saat önce tüketmeye dikkat etmelisiniz.
5- Yatakta uyumak dışında başka bir şey yapmayın: Yatakta kitap okur, televizyon seyreder ya da derin düşüncelere dalarsanız, uykunuzun kaçmasına şaşırmamalısınız. Vücut bu sayede yatakta uyku dışında yapılan eylemleri öğrenir. Sonuçta uyanık kalmaya kendini programlar.
6- Yatağa gerçekten yorgun olduğunuzda girin: Vücut, yorgunluğunu uykunun gelmesiyle gösterir. Diğer bir deyişle vücut ihtiyacı olduğu anda uyku durumuna geçer. O zaman, uykunuz gelmediği halde yatağa girmenin bir anlamı yok demektir. Bu yüzden vücudunuzun sesini dinleyin ve ona güvenin.
7- Yatağa girmeyi bir ritüel haline getirin: Uykuya geçmeden önce hep aynı eylemleri yapmaya gayret gösterin. Size zevk veren şeyleri yapın. Örneğin, kitap okuyun, günlük notlar yazın, seks yapın!
8- Her sabah aynı saatte uyanın: Göreceksiniz ki vücudunuz buna çok çabuk alışacaktır. Çünkü biyolojik saatiniz ne zaman uyanacağınıza karar verir.
9- Ballı süt için: Yatmadan önce sıcak bir bardak sütün içine bir yemek kaşığı bal koyun. Rahatladığınızı göreceksiniz.
10- Bir kadeh şarap iyi gelir: Küçük oranlarda alınan alkol (maksimum 0,2 litre şarap ya da bir kadeh bira) uyku getirir. Ama dikkat; fazla alkol uyku kalitesini azaltır.
11- Yatak odasında çiçek bulundurmayın: Yeşil bitkiler gün içinde nefes almak için kullandığımız oksijen üretse de, gece oksijeni karbondioksite çevirir. Bu nedenle yatak odasında çiçek bulundurmak sağlıklı değil.
12- Mükemmel bir masaj rahatlatır: Masaj yaptırmak için mutlaka ortopedik bir rahatsızlığınızın bulunması gerekmiyor. Önemli olan masaj sırasında kendinizi iyi hissetmeniz. Ancak masajın tek bir dezavantajı var: Yatak odasında ikinci bir kişinin olması...
13- Olumlu düşünün: Gün içinde yorucu bir koşuşturma yaşamış olabilirsiniz. Ama gece yatağınıza yattığınızda olumlu, güzel ve rahatlatıcı düşüncelere dalın. Böylelikle bir bebek kadar deliksiz uyuyabilirsiniz.
14- Oda ısısına dikkat: Kış mevsiminde yatak odanızın ısısı yüksek olabilir. Sıcaklığının 16-18 dereceden daha az olmamasına özen gösterin. Serin odalar, nemin gece vücuda zarar vermesine yol açabilir.
15- Doğru havalandırma: Doğru havalandırmanın anlamı gece ve gündüz pencereyi açık bırakmak demek değil. Burada önerilen yatmadan önce ve sabahları 15 dakika boyunca odayı havalandırmak. Bu yöntemle gerçek bir hava değişimi gerçekleşmiş olur. Ama pencereyi kapattıktan sonra odayı tekrar ısıtmayın. Bu, odada küf oluşumuna neden olabilir.
Sevgiliniz sizi hasta mı ediyor
n Onun stresi sizin tansiyonunuzu yükseltir: Nottingham Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, sürekli stres altında olan biriyle yaşamanın, yüksek tansiyona neden olarak kalp krizi riskini artırdığını ortaya çıkarmış. Sorunun çözümüyse, Stanford Üniversitesi uzmanlarından geliyor. Haftada 30 dakika egzersiz yapmak bile stres seviyesini yüzde 75’e kadar düşürebiliyormuş. Yani hafta sonlarında size ilgi göstermek yerine arkadaşlarıyla halı saha maçlarına katılmasına göz yummanız gerekiyor!
n Onun uykusuzluğu size kilo aldırır: Uykusuzluğun kilo aldırdığı kanıtlanmış durumda. Çünkü günde 8 saat uyuyamayan ya da aralıklarla uyananlar, metabolizmaları yavaşladığından, glikozu ve karbonhidratları daha zor yakıyorlar. Eğer onunla aynı saatte yatıp kalkıyorsanız, en azından uykuya dalmadan önceki evrelerde uyanma riskiniz daha düşük olur. Ama o geç saatlere kadar oturuyor ve yatağa sizden çok sonra geliyorsa, muhtemelen rahatsız bir uyku uyuyorsunuzdur. Bu durumda yatmadan önce birlikte muz ve hurma gibi triptophan içeren yiyecekler yiyin. Uykunuzun gelmesini kolaylaştıracaktır.
n Onun isteksizliği sizin cinsel enerjinizi azaltır: Sevişmek, oxytosin hormonu salgılamamızı sağlar. Oxytosin hormonuysa cinsel enerjimizi yükseltir. Bu yüzden biz kadınlar seksten soğudukça soğur ama bir kez sevişmeye başladık mı, daha fazlasını isteriz. Dolayısıyla isteksiz bir partner tüm cinsel enerjimizi alıp götürür. Seks terapistlerinin bu durumla başa çıkmak için birçok önerisi var. Ama temelde tüm öneriler birbirinize ve cinselliğe zaman ayırmanız gerektiğiyle ilgili. Önceden anlaşın, evinizde romantik bir ortam hazırlayın ve en az yarım saat boyunca seks yapmayı boşverip birbirinize dokunun. Cinsel enerjinizin ne kadar arttığına inanamayacaksınız. Bu yöntem partnerinizin performans endişesinden de uzaklaşmasını sağlayacaktır.
n Onun kötü beslenmesi, sizin kolesterolünüzü yükseltir: Birlikte yaşadığınız erkeğin beslenme alışkanlıklarını kapmamanıza imkan yok. Zaten araştırmalar kolesterol problemi olan erkeklerin partnerlerinde de büyük oranda kolesterol sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Ortada spiritüel bir bağlantı falan yok elbette; bunun nedeni partnerlerin aynı şekilde sağlıksız beslenmesi. Çözüm, pratik ve sağlıklı yemeklerle onun beslenme alışkanlıklarını değiştirmek. Örneğin, ızgara tavuk ya da balık ve sebzeli makarnayı hazırlamak yalnızca 10 dakikanızı alır. Porsiyonlarınıza da dikkat etmelisiniz. Kadınların erkeklerden günde ortalama 600 kalori daha az alması gerektiğini unutmayın.
n O depresyondaysa sizin kendinize güveniniz azalır: Birlikte yaşadığınız kişi mutsuzsa muhtemelen siz de dahil olmak üzere her şeyden şikayet edecektir. Boston Üniversitesi’nden uzmanlar, depresyondaki erkeklerin hayatlarında bir kadın olduğunda kendilerini daha iyi hissettiklerini ortaya koymuş. Durumun ciddi olduğunu düşünüyorsanız, zaman geçirmeden bir uzmandan yardım almakta fayda var.
Üzüm üzüme baka baka kararır diye boşuna dememişler. Sağlığınıza istediğiniz kadar dikkat edin, birlikte yaşadığınız erkeğin yaşam tarzı ve alışkanlıkları sizi etkileyecektir. Bu zararı en aza indirmenin yolu, önce bu alışkanlıkları teşhis etmekten geçer.
Ozon terapiyle gençliğinizi geri kazanın
Ozon, kimyasal dilde "03" olarak adlandırılan bir element. Oksijenin çok yüksek enerji taşıyan, zenginleştirilmiş şekli. Son birkaç yıldan bu yana da farklı şekliyle güzelliğe hizmet amaçlı kullanılıyor.
Medikal ozon, saf ozon ve saf oksijenin karışımı. Kan veya çeşitli dokulara değişik yöntemlerle ozon temas ettirilerek verilebiliyor. Kan hücrelerinden eritrositler üretilmesini sağlıyor ve oksijen bakımından yetersiz kalmış bölgelere oksijen taşınmasını hızlandırıyor. Ozonun işlevleri bunlarla sınırlı değil. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Dr. Adem Meral özellikle iyileşmeyen yaraların kapanmasını ve dolaşıma genç hücrelerin katılmasını sağladığını belirtiyor: "Ozon, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Çeşitli yollarla vücuda girmiş ya da metabolizma sonucu üretilmiş tüm zararlı kimyasallar yok edilerek detoks sağlanıyor. Medikal ozon bakteri ve mantar öldürücü, virüs çoğalmasını önleyici özelliği sebebiyle enfekte olmuş yaraların dezenfeksiyonunda ve ayrıca bakteri ve virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.
Kronik yorgunluğun çaresi
Stres, alkol, uyku problemleri gibi ağır yaşam koşullarına bağlı olarak bedenimizde serbest radikaller, zararlı kimyasallar artıyor ve uzun dönemde hastalıklar oluşuyor. Bu hastalıklara sahip olmadan da ozon terapiyle yaşam kalitemizi artırmak ve ihtiyarlamadan yaşlanmak mümkün. Dr. Adem Meral, doğanın tamamen harap olduğu bir ortamda egzost dumanları ve çağımızın modernizasyonunun getirdiği negatif faktörler nedeniyle yeterince oksijen alamadığımızı belirtiyor: "Kendimizi çok yorgun hissediyoruz. Bunun sebebi vücuttaki oksijenin aşırı derecede azalmış olması. Ozon terapi doğadan almamız gereken oksijeni sağlayabiliyor. Modern tıpta tedavi yöntemi olarak damar dolaşım bozuklukları, bağışıklık sistemi bozuklukları ve dengesizlikleri, hepatitler, enflamatuar durumlar, romatizmal durumlar ve açık yaraların tedavisinde kullanılıyor. Tüm bu endikasyonların dışında 100’ün üzerinde hastalıkta tamamlayıcı tedavi olarak tercih ediliyor."
NASIL GERÇEKLEŞiYOR
Ozon terapide çeşitli yöntemler mevcut: Hemoterapi, torbalama, ozonlu su ve ozonlu yağ sıklıkla kullanılan yöntemler. Ozon terapi uygulaması genellikle 10 seans olarak planlanıyor. Dr. Adem Meral bazen ikinci hatta üçüncü bir 10 seans planlanabildiğini belirtiyor. Uygulama haftada 2 kez yapılıyor. Bazen set olarak 10 seans ve ardından ayda 2 kez uygulama yapılabiliyor.
n HEMOTERAPİ: Kişinin kanı ozonlanarak hastaya geri veriliyor. Damardan 50-150 ml. kan özel setine alınarak ozonlanıyor ve hastaya veriliyor.
n TORBALAMA: Ayak ve kol bir poşet torbaya geçirilerek ağzı kapatılıyor. Torbanın içine ozon veriliyor. Yaklaşık 20 dakika süren işlem sonunda torbanın içindeki ozon geri alınıyor.
n OZONLU SU: Bu yöntemde, ozonlanmış serum damar yoluyla veya çeşitli şekillerde yıkama olarak uygulanıyor.
n OZONLU YAĞ: Bu yöntemde, ozonun yağ içindeki ömrünün uzun olmasından yola çıkılarak özel yöntemlerle ozonlanan çeşitli yağlar bölgeye doğrudan uygulanarak ya da kişiye içirilerek uygulanıyor.
Sanat eseri gibi allıklar
İnsanın kullanmaya kıyamadığı far paletleri ve allıklar şimdilerde vitrinleri süslüyor. Adeta birer küçük sanat eseri olarak dikkat çeken makyaj ürünleri, kozmetik tutkunlarından büyük ilgi görüyor.
n Çiçek desenli taze yaz ciltleri: "Palette Pop" YSL.
n Gül tonları ve dumanlı gri dörtlü far: "Ombre Eclat Fleur de Feu", Guerlain.
n Gümüş gül tonlarıyla buluşuyor: Allık ve far "Urban Beauty Star Struck" Rubinstein.
n Hafif ışıltılı pastel tonları gözlere parlaklık veriyor: "4 Fleurs de Chanel".
n Yanaklara ilkbahar busesi... "Flower Blossom", Christian Dior.
n Bırakın yüzünüz ve dekolteniz parlasın: "Blushing Daisies", The Body Shop.