Lazer, estetikte birçok yöntemin yerini almaya başladı.
Yüz estetiğinden vücut estetiğine kadar her bölgede, kısa sürede, acısız ve kansız tekniklerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan lazer teknolojilerinde yenilikler hız kesmiyor.
AMELİYATSIZ BURUNLAR
Burun iç bölgesinde yapılan düzeltmelerde yoğun olarak lazer kullanılıyor. Kıkırdak şekillendirmelerinde, özel geliştirilmiş bilgisayar destekli lazerlere başvuruluyor. Bu konudaki yeni trendlerle ilgili görüşlerini aldığımız Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah Dr. Hüseyin Güner, burun bölgesi ameliyatlarının, çok yakın zamana kadar uzun süren iyileşme süreçleri ve sosyal hayattan 7-10 günlük bir ayrılma gerektirmesi nedeniyle hastalar için zahmetli bir uygulama olduğunu anlatıyor:
"Artık burun içine daha çok hakimiz ve burun tamponu uygulamasına son verildi. Burun alçısından da kurtulunması sayesinde hastalarımızın operasyon sonrası konforu bir hayli arttı. Artık burunda sadece düzeltilmeye ihtiyaç duyulan bölgelere yapılan minimal işlemlerle hem eskiden yapabildiğimiz tüm düzeltmeleri yapabiliyoruz hem de anatomiyi değiştirmediğimiz için sonuç çok daha doğal ve kalıcı oluyor. Öyle ki ameliyat geçirmiş hastalarımız, bu işin uzmanı bir doktor tarafından muayene edildiklerinde dahi ameliyat oldukları anlaşılamayabiliyor. Sadece gerekli yerler özenle düzeltildiği ve travma oluşturulmadığı için, travma sonrası görülen şişmeler ve morarmalar en aza indirgeniyor."
KULAKLARA DA LAZER
Kulak bölgesine gelince... Bu bölgede yapılan düzeltmeler sonrası, hastalar eskiden 15-30 gün bandaj kullanırlar, yaklaşık 10 gün boyunca da banyo yapamazlardı. Önden ya da arkadan yapılan uygulamaya bağlı olarak, az ya da çok gizlenmesi gereken bir yara izi oluşurdu. Zaman içinde anatomi tam olarak anlaşıldı, bu ameliyatlarda kullanılan teknoloji gelişti ve bu sayede sadece iğne deliği kadar deliklerden ameliyat yapmak mümkün hale geldi.
Kıkırdaklar gerektiğinde lazerle şekillendiriliyor. Hasta hemen ertesi gün banyo yapabiliyor. Bandaj ve pansumana ihtiyaç duyulmuyor. Ayrıca ameliyat sonrası şişlik, morluk oluşmuyor, hiçbir iz kalmıyor. Böylelikle daha doğal ve kalıcı sonuçlar, yine çok çok az bir travma ile elde edilebiliyor.
Çayın sağlığa faydaları
Çay, zararlı serbest radikallerle savaşmaya yardımcı olan ve polifenol olarak adlandırılan doğal bitkiden elde edilmiş antioksidan bileşenleri içeriyor. Yapılan araştırmalar, bu serbest radikallerin kalp sağlığı, kanser ve kriz riskinde artışa sebep olduğunu gösteriyor. Yüksek antioksidan seviyelerine sahip siyah çayın içilmesi ise zararlı serbest radikal aktivitesi ile savaşmak suretiyle vücudun korunmasına yardımcı oluyor.
Siyah çayın diğer faydaları arasında kolesterolü düşürmesi, bağışıklık sistemini güçlendirmesi, sağlıklı kan damar sisteminin işlevselliğine katkıda bulunması ve hatta diş ve kemikleri koruması sayılabilir. Ayrıca siyah çay magnezyum, manganez, potasyum, kalsiyum, C ve K vitaminlerini içeren bir besin kaynağı...
(Kaynak: Tea For Me)
GENÇ GÖZLER
Alt ve üst göz kapağı deformasyonu oluşturan tüm sebepler, farklı lazerler yardımıyla düzeltilebiliyor. Torbalar ve kırışıklıklar, minimal cerrahi ve lazer desteği ile tedavi edilebiliyor.
Teknolojik gelişmeler sayesinde artık çok daha konforlu olarak ve sosyal hayattan uzaklaşmaya gerek kalmadan yüz gençleştirmek mümkün oluyor.
Boyun ve gıdı bölgesindeki yağlar, özel lazerlerle sadece bir seansta eritilebiliyor. Bu bölgeler ve yüz, yine bir seansta gerilebiliyor. Cerrahi operasyonlarla sadece sarkmalar giderilebilirken, uygun lazerler bilinçli olarak kullanıldıklarında cilt kalitesini de artırıyor.
Kırışıklıklar, güneş ve yaşlılık lekeleri lazerle yok edilebiliyor. Yine sadece bu işlem için geliştirilmiş özel lazerlerle cilt ve cilt altı gerilebiliyor. Bu sayede istenildiğinde alın bölgesi gerilip kaş kaldırılıyor.
Yanak bölgesi gerginleştirilip, burun kenarından ağız köşesine giden oluğun belirginliği azaltılıyor.
Ayurveda ile sağlıklı zayıflayın
Alternatif tıp gözüyle bakılan, temeli ise binlerce yıl öncesine dayanan Ayurveda, sağlıklı ve kolay zayıflamanın yollarını sunuyor. Yapılması gereken tek şey, neyi neyle tüketmek ya da tüketmemek gerektiğini bilmek...
Günümüzde alternatif tıp dalı gözüyle bakılan ayurveda, binlerce yıl öncesine dayanan, Hindistan kökenli en eski tıp sistemlerinden... Ayurveda’nın amacı, yaşam süresini uzatmak, hastalıkları ve bozuklukları vücuttan uzaklaştırmak... Ayurveda’da yiyecek ve içeceklerin kokusu, tadı oldukça önemli... Çünkü vücudumuzun dışarıyla alışverişi en çok yiyecek-içecekler vasıtasıyla oluyor. Vücuda dışarıdan giren maddeler de besinler olduğuna göre, etkileri tartışılmaz. Peki, bu nasıl oluyor?
Her insanın atomlarının yüzde 98’i bir yıl içinde değişiyor. Yani şu an atomlarımızın bir bölümü değişmekte... Bu nedenle besinler, kişinin sağlığını korumakta veya bozmakta önemli rol oynuyor. Hatta bazen ilaçlardan fazla olabiliyor.
Örneğin, son yıllarda çok konuşulan ve Fransız kökenli bir zayıflama yöntemi olan karbonhidrat ile proteinlerin karıştırılmaması, binlerce yıl öncesine dayanan Ayurveda’dan esinlenilerek bulunmuş. Söz konusu yöntemde, karbonhidratların bakliyat ve sebzelerle birlikte, hayvansal proteinlerin ise tek başına tüketilmeleri öneriliyor. Ayurveda’da ise hayvansal protein tüketimi yok.
Karbonhidratlar (pilav, makarna, patates, ekmek) ile hayvansal ürünler (et ve sütlü gıdalar) aynı öğünde tüketildiğinde, vücut önce karbonhidratı glikoza çeviriyor, hayvansal ürünlerdeki doymuş yağları da depoluyor.
Eğer kişinin enerji tüketimi yüksekse, o zaman yağları enerjiye çevirmek için işlemden geçiriyor ve yakıyor. Fakat çok enerji gerektiren bir iş yapılmıyorsa, hamur işi ile et de beraber yendiyse, vücut enerjisini hamur işinden alıyor ve etteki yağı depoluyor. Bu nedenle hayvansal doymuş yağları ayrı, karbonhidratları ayrı tüketmek gerekiyor.
Böreğe kıyma yerine ıspanak koymak, sebzeli makarna yemek, tavuk-pilav kombinasyonları yerine tavuk-sebze, tavuk-bakliyat kombinasyonları yapmak daha uygun.
Ekmek arası balık yerine balık-salata, et tüketiminden vazgeçmeyenler ise et-sebze kombinasyonları tercih edebilir.
Brokoli, kara lahana ve semizotu az şekerli, fazla kalorisi olmayan sebzelerdir.
Özellikle hayvansal protein alırken, ekmek yerine sebzenin tercih edilmesi daha doğrudur.
(Kaynak: Sağlıklı Zayıflamanın Yolları/ Dr. M. Ender Saraç)