Kış aylarının karanlık ve kasvetli havası, artık yerini ılık bahar günlerine bırakıyor. Yeryüzünü yeşilin değişik tonlarına bürüyen baharın gelişi ile doğada yeni bir doğuş, yeni bir canlılık yaşanıyor.
Ama dikkat! Mevsim değişikliklerine bağlı olarak insan metabolizmasında oluşan farklar, beraberinde kronik bir rahatsızlığı getirebilir.
Mevsim değişikliği insanın bio-ritmini zaman zaman olumsuz etkileyebiliyor. Havadaki ağır elektrik yükü, hava kirliliği, sanayi atıkları ve trafik yoğunluğu ise bahar yorgunluğu belirtilerini artırıyor. Bu yoğun yük; sinir gerginliğine, damarlardaki büzülmeye bağlı mide ve bağırsak rahatsızlıklarına, kas, omuz, sırt ve boyun ağrılarına, konsantrasyon bozukluğuna, neşesizlik, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması ve uyku bozukluklarına neden olabiliyor.
Evde detoks uygulayın
Peki, bu rahatsız edici durumdan kendimizi nasıl koruyabiliriz? Tabii ki, beslenmemizde yapacağımız değişikliklerle... Örneğin, mutlaka sizin için en uygun olan detoks programına başlayın. Detoks, "hastalık ayları" dediğimiz mevsim geçişlerinde, havaların hızlı değişimiyle birlikte bağışıklık sisteminin zayıf olduğu dönemde, hastalıkların oluşumunu da engelliyor. Çünkü etkili bir detoks, bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor.
Bu tür programlarda ise kullanılacak meyve ve sebzeler önemli. Detoks programı süresince uzmanlar bol su içilmesini ve sıvı ihtiyacının bir kısmını sebze ve meyve sularından karşılanmasını öneriyor. Özellikle yeşil çay, bu konuda önemli, çünkü bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Zencefil, hindiba, rezene, kereviz ise vücuttan fazla suyun atılmasına yardımcı olabiliyor.
İlk adım olan detoks programı ile bedeninizi arındırdıktan sonra, güçlenen bağışıklık sisteminizin devamlı gücünü koruyabilmesi için ise bağırsaklarda bulunan iyi huylu bakterilerin sayısını artırmak gerekiyor. Çünkü bağırsaklardaki bakteriler arasındaki dengenin bozulması, bağışıklık sisteminin de bozulmasına neden oluyor.
Baharda kendini yenilemenin ipuçları
Bolca sebze ve meyve tüketmek, düzenli yemek yemek, prebiyotik ürün almak, kefir içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekiyor.
Magnezyum, potasyum, çinko: İyi planlanmış bir magnezyum, potasyum, çinko destek programı son derece iyi sonuçlar verebiliyor.
B grubu vitaminleri: B kompleks vitaminleri, karbonhidrat metabolizması, enerji üretimi ve vücuttaki diğer metabolik reaksiyonlarda, zihinsel yorgunluk ve streste, bağışıklık sistemini güçlendirmede önemli. B12 vitamini bağışıklık sistemini destekliyor, kan hücresi üretimini artırıyor.
C vitamini: Böbreküstü bezini destekliyor, bağışıklığı güçlendiriyor ve doku iyileşmesini artırıyor.
Ginseng: Enerji verici etkileri nedeniyle çok yaygın kullanılan bir bitkisel destek.
Tüketilen su miktarının artırılması gerekiyor. Uzmanlar her gün düzenli olarak 10-12 bardak su tüketmenin şart olduğunu belirtiyor.
Isınan hava vücudun su ihtiyacını artıracağı için günlük içilen su miktarı 3 litre civarında tutulmalı. Yeşil çay içebilirsiniz. Ayrıca C, A ve E vitaminleri, selenyum ve Omega 3 kullanmalısınız.
Kahve, çay, soğuk içecekler, kakao ve benzerleri gibi kafeinli içecekleri kesinlikle azaltın. Rezene, melisa, papatya ve ısırgan otu gibi rahatlatıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.
Enerjik ve zinde bir vücut
Geceleri ağır ve yağlı yemek yememeye özen gösterin.
Sentetik yerine pamuklu kumaştan üretilen kıyafetler tercih edin.
Her gün akşam ya da sabah ılık duş alın.
Güne mutlaka gülerek başlayın.
Alkol ve sigara kullanıyorsanız mümkün olduğunca azaltın.
Düzenli olarak açık havada haftada 3 gün 45 dakika süre ile yapılacak tempolu yürüyüşü içeren aktif bir yaşam tarzını benimseyin.
Düzenli olarak, her gün yedi-sekiz saat uyumaya çalışın
Bazı gevşeme ve stres atma tekniklerini öğrenip uygulayın.
Toksinlerden arının
Dışarıdan aldığımız tüm olumsuz etkiler, gıdalardaki kimyasal katkılar ve alkol, sigara kalıntıları, vücudumuzda toksin olarak birikiyor. İşin kötü yanı vücudun bu tehlikeli atıkları temizlemekte giderek zorlanması. Japon iki doktorun 26 yıl boyunca ağaçlar üzerine yaptıkları çalışmalar sonucu ağaç özsuyunun insan vücudunda da etkili olabileceğini keşfederek geliştirdikleri sağlık hazinesi anlamına gelen "Kenno Takara" şimdilerde oldukça revaçta. Ürünün temel prensibi, sigara, yediğimiz yemekler, aşırı yağ tüketimi, alkol, ilaçlar, hava kirliliği, bilgisayar ortamı, gıdalarla alınan gıda katkı maddeleri, kozmetik kimyasallar gibi birçok yolla oluşan toksinin hızla ve sağlıklı bir şekilde vücuttan atılmasını sağlamak...
Doğanın gücü
Ürünün içinde ayrıca Hiroşima’da, atom bombası sonrası olumsuz şartlarda ilk yetişen bitki de yer alıyor. Kenno Takara bir ilaç veya gıda değil, vücudun zehirlerinden arınması için bir destek ürün olarak tanımlanıyor. Uygulaması çok basit: Vücudumuzdaki birçok organın yansıma noktaları olarak bilinen akupunktur noktalarının en yoğun bulunduğu ayak tabanına gece yatarken yapıştırılan ve en az 8 saat süre ile ayakta bırakılan iki adet yapışkan pet, sabah şaşırtıcı bir görüntü yaratıyor. Gece koyduğunuz beyaz renkli petler sabah gri renkten koyu kahverengiye hatta siyaha kadar değişen bir renge dönüşmüş oluyor. Rengin koyuluğu ise vücudunuzdaki toksinlerin miktarı ile doğru orantılı. Yani ne kadar toksik iseniz o kadar zehir atıyorsunuz.