Burnunuzla ilgili sorunlarınız mı var? Üstelik estetik operasyonlara pek sıcak bakmıyorsunuz.
O zaman, bu haberimiz tam size göre... Son birkaç yıldır, botoks ve dolgu uygulamalarıyla burunda geçici küçük düzeltmeler yapılabiliyor.
Burundaki bazı kusurlar ameliyata gerek kalmadan düzeltilebiliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, burundaki küçük sorunlar, dengesizlikler, uyumsuzluklar ya da ameliyat sonrası oluşan kusurların botoks ve dolgu kullanılarak düzeltilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor.
Bu işlemle, sonuçların kalıcılığının 4 aydan 2 yıla kadar uzayabildiğini vurgulayan Karacalar, işlem hakkında şu bilgileri veriyor: "Botoksla burun sırtındaki tavşan çizgileri düzeltilebiliyor, açık duran burun kanatları daraltılabiliyor, burun ucunu çeken kas aktif ise burun ucu kaldırılabiliyor. Dolgu ile burun kökü ve burun sırtını doldurarak daha düzgün bir çatı elde etmek; burun dudak açısını doldurarak burun ucunu kaldırmak ya da burun ucunu doldurarak daha zarif bir uç elde etmek mümkün."
Ayrıca cerrahi sonrası olabilecek küçük düzensizliklerin de dolgu ile kamuflajının yapılabildiğini söyleyen Karacalar, bu düzensizliklerin -özellikle burun sırtında- kolayca düzeltilebildiğini belirtiyor. Sonuçtan memnun olunması durumunda ise sonucu kalıcı hale getirme işlemlerine başlanabiliyor. Ancak şunu da belirtmekte fayda var; hafif sorunlar dışındaki burunlarda bu tür işlemlerin estetik cerrahi ameliyatlarının yerini alması söz konusu değil. Prof. Dr. Ahmet Karacalar, yapılan işleme dair ise şunları söylüyor: "Burunda dolgu amaçlı kullanılan ürünler genellikle hyaluronik asit jel ve hidroksiapatittir. Bu ürünler fizyolojik kabul edilir ve bedenle uyumludurlar. İşlemler yüzeysel uyuşturucu kremlerin uygulanmasından sonra ince iğnelerle yapılır. Kısa zamanda geçen hafif bir şişme ve kızarıklık dışında sorun oluşturmaz."
İnce dudak burnu büyük gösterir
Dolgunun etkisinin işlemden hemen sonra görülebileceğinin de altını çizen Prof. Dr. Ahmet Karacalar, "Böylece kişi aynadaki görüntüsünü takip ederek, hekimi yönlendirme şansı bulabilir" diyor. Botoksun etkisi içinse bir hafta beklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Dr. Karacalar, buruna komşu yapıların da görüntüyü etkilediğini sözlerine ekliyor: "Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda, hamilelerde, sinir-kas hastalığı olan kişilerde bu ikilinin kullanımı uygun değil. Daha iyi bir yüz uyumu için buruna komşu yapıların da bazen tedavisi gerekebilir. Bunların başında da dudak geliyor. İnce dudak, burnu daha büyük gösterir. Dudağın dolgunlaştırılması, göreceli olarak burnu küçültecektir. Burundaki küçük sorunlara bu tür bir yaklaşım, bizim estetiğe temel yaklaşımımız olan holistik estetiğin tipik bir örneğidir. Bu yaklaşımın temelinde estetik sorunlara çok farklı açılardan bakmak yer alır. Öyle ki burnu ile ilgili çok küçük bir sorunla başvuran kişide beden algısının durumunu dahi saptamaya çalışıyoruz. Kişinin beden algılamasında yanlışlıklar varsa, bu sorunu düzeltmeden herhangi bir girişim yapmamayı tercih ediyoruz."
ÜRÜN MARKET
Mükemmel göğüsler
Dolgun, dik ve şekilli göğüsler her kadının hayali. Babor, cerrahi bir müdahale olmaksızın mükemmel göğüslere ulaşmak için "Bust Contouring Lotion"ı öneriyor. Ürünün formülünü, antik çağların bitki özlerinden doğan mucizevi bir karışım oluşturuyor. İçeriğinde Afrodit’in meyvesi olarak da bilinen ayva özü bulunuyor.
Sudan gelen şifa: Chlorella
Sağlıklı yaşam, güzel bir cilt ve beslenme alışkanlığı arasındaki ilişki çözüldü. Yediğimiz yiyeceklerin dışında doğada var olan pek çok bitkinin sağlığımız ve güzelliğimiz için büyük önem taşıdığını öğrendik. Bunların arasında Uzakdoğu’da 300 yıldır tedavi ve terapi amaçlı kullanılan yosunlar da var.
Yaşamın sudan geldiği gerçeğinden yola çıkan doktorlar, insanın kara yaşamında sanıldığı kadar iyi beslenemediğini düşünüyor. Bu yüzden de gerek besin takviyesi olarak gerek cilt masaj ve terapilerinde yosunlardan yararlanıyorlar. Doğada var olan yosunların modern sistemlerde, doğal şartların oluşturulduğu büyük açık havuzlarda ve hijyenik şartlarda üretilmesi, onlardan gelecek faydayı da artırıyor.
1890’da Hollandalı bir araştırmacı tarafından laboratuvar koşullarında üretilerek tanımlanmış bir tatlı su yosunu olan Chlorella, bilindiği kadarıyla içeriğinde en fazla klorofil barındıran bitki. Chlorella’nın bileşiminde, yüzde 70’e ulaşan yüksek protein oranının yanı sıra doğal renk maddeleri, kompleks vitaminler, mineral maddeler, nükleik asitler, yağ bileşenleri ve çeşitli enzimler bulunuyor. Ayrıca beslenmeyi desteklediği ve çeşitli hastalıklara karşı koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu da artık bilimadamları tarafından kabul ediliyor.
Ağız ve diş sağlığı içinsoya
Soyanın ağız ve diş sağlığı üzerindeki faydaları için dünyadaki ilk araştırma Japonya’da yapıldı. Fukuoka Üniversitesi’nde 4000 Japon öğrenci üzerinde yapılan araştırmalar, soya ile içeriğindeki izoflavonların ağız ve diş eti hastalıklarından koruduğunu ortaya çıkardı.
Ağız ve dişle ilgili hastalıklar, diş etindeki ya da üst ve alt çenelerdeki kronik enfeksiyonlardan kaynaklanıyor. Bu hastalıklar diş eti kanamalarına, diş kaybına ve hatta diş etinde büyük sorunlara sebep olabiliyor. Genellikle tüm bu rahatsızlıkların nedeni ise bakteri plakları... Bu hastalıkları önlemedeki en önemli tedbirler ise düzenli diş fırçalamak, diş ipliği kullanarak dişlerin arasını temizlemek, sigara içmemek ve düzenli kontrol...
Ancak bağışıklık sisteminin de ağız ve diş rahatsızlıklarından korunmada önemi büyük. Soyadaki izoflavon maddesinin ise bağışıklık sistemi üzerinde çok olumlu etkileri var. Bu nedenle Japon araştırmacılar soyanın ağız ve diş sağlığı üzerindeki etkilerini incelediler.
Japonya Fukuoka Üniversitesi’nde 18 ile 22 yaş arasındaki 4000 Japon öğrenci üzerinde soyanın ağız ve diş sağlığına faydalarını görebilmek için bir araştırma yapıldı. Öğrencilere yemek alışkanlıkları üzerine bir anket yaptırıldı. Yüzde 8 oranında öğrencinin ağız ve diş sağlığı konusunda şikayetleri bulunuyordu. Yüksek oranda (günde 86.5 gr.) soya tüketen öğrencilerin ise daha az soya tüketenlere (günde 13,1 gr) oranla ağız ve diş sorunlarını çok daha az yaşadıkları ortaya çıktı. Soyanın pozitif etkileri araştırılırken tabii ki düzenli diş fırçalama alışkanlığı, düzenli kontrole gitmeleri ve sigara alışkanlıkları gibi etkenler de göz önünde bulunduruldu.