Her çocuk dünyaya belli bir zeka kapasitesiyle geliyor. Motive eden, hareketli, canlı, etkileşimi zengin ortamlar, zekayı tam kapasiteye çıkarıyor. Olumsuz hitap ve sözler ise kapasiteyi düşürüyor.
Kuzenlerimden birinin canı uzun zamandır fena halde sıkkın... Oğluyla arasındaki uçurum giderek açılıyor ve o ipin ucunu artık yakalayamayacağına inanıyor. Belki de sorunu çözümsüz görmesi onu daha fazla bunaltıyor.
Sorunun kaynağı yıllar öncesine dayanıyor. Kuzenimin ilk çocuğu diğer çocuklardan daha farklıydı. 3-4 yaşına geldiğinde yaşıtlarının yaptıklarını yapamayan oğlunun durumunu kabullenemedi. En yakınlarının uzman yardım önerilerine, uyarılarına kulak tıkadı.
O yıllarda ikinci bir çocuk sahibi daha oldu. Oğlunda göremediği gelişmeyi kızında gördüğü için midir nedir, anne-kızın arası, anne-oğlun arasından daha iyi oldu. Sonuçta oğlu okul çağına geldiğinde fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak yaşıtlarının gerisindeydi. Okul hayatı onun bu farklılığını daha net ortaya koyduğu sırada kız kardeşinin hep bir adım ileride olması onu daha fazla geriletti. Anneye olan öfkesini artırdı.
Ama okulu, okumayı hiç sevmedi. Anne itekleyerek oğlunun sınıf geçmesini izlerken, kızı için bir fırsat doğdu ve kızını özel okula gönderdi. İmkanlarının çok üzerinde gerçekleşen bu durumun gerçek bir fırsat olduğunun farkında olan kızı, derslerine dört elle sarıldı. O başarılı oldukça ağabeyi kızdı. Kızgınlığı hem anneye hem de kız kardeşineydi.
Sevmiyor, saygı duymuyor
Kuzenim "Bu çocuk beni yok sayıyor. Annesi olarak görmüyor. Sevmiyor, saygı duymuyor. Yaptığı her hareket beni öfkelendiriyor, benim hareketlerim de onu öfkelendiriyor" dediğinde ona şu soruyu sordum: "Peki sen iki çocuğuna eşit davranıyor musun? Oğlunun yaptığını kızın yapsa, ona da aynı tepkiyi verir misin? Ya da oğluna sık sık senin için çok özel olduğunu hissettiriyor musun?"
Cevap olarak bir şeyler mırıldandı ama o da baştan itibaren bir hatanın içinde olduğunun farkında... Şimdi geçmişi düzeltmek için psikologlardan yardım alıyor. Ama oğluna, neden kendisinin devlet, kız kardeşinin özel okula gittiğini açıklayamıyor. Aslında açıklıyor ama oğlu bu açıklamayı kabul etmiyor. Geçenlerde kız kardeşine fiziksel olarak zarar vermek istemiş. Oğlan artık öfkesini şiddete dönüştürmeye başlamış.
Bir anne-oğlun arasındaki derin uçuruma neden olan olayları benim yorumlamam zor. Ama kuzenimin işi de çok zor. Çocukları biz mi bu hale getiriyoruz yoksa onlar mı bizi bu hale getiriyor?
Akşam eve döndüğümde kafam karışıktı. O karışıklığın içinde aklıma Kansas Üniversitesi’nde iki bilim adamının yaptığı bir araştırmanın sonuçları geldi. Aslında çocuğa ne verilirse onun alınacağını anlatan bu çalışma, kuzenimin durumuna da uyuyordu. Çalışma yeni değil ama çok çok önemli. Hemen internete girip, sizinle de paylaşmak istedim.
Olumlu konuşun
Çünkü Kansas Üniversitesi’nden Betty Hart ve Todd R. Risley adlı iki psikolog, zengin ile fakirler arasındaki uçurumun nedenlerini açıklarken, anne-baba olarak çocuklarımız arasında uçuruma neden olan davranışlarımızı da gözümüze sokuyor.
Psikolog Hart ve Risley’e göre zengin ve fakirler arasında ciddi bir kelime dağarcığı farkı var. Mesela anne-babası avukat, doktor, gazeteci, yönetici olan 3 yaşındaki bir çocuk 1100 kelime bilirken, fakir aile çocuğunda bu sayı 525’e düşüyor. Çünkü profesyonel meslek sahibi aileler çocuklarını birey olarak görüyor. Fakir aileler ise çocuklarını muhatap almadıklarını her fırsatta gösteriyorlar.
Bir saat içinde, varlıklı anne babalar çocuklarına 487 kez hitap (bu hitap tek kelime de olabilir, uzun bir cümle de) ediyor. Fakir anne-babalarda ise sayı saat başına 178’e düşüyor.
Araştırmacılar bu hitapların olumlu mu, olumsuz mu, destekleyici mi, köstekleyici mi olduğunu da incelemiş. Sonuç:
Varlıklı ve profesyonel ailenin çocuğu, 3 yaşına kadar 500 bin olumlu, destekleyici, teşvik edici söz duyuyor. Bu ailelerde çocuğa yönelik engelleyici, köstekleyici, durdurucu söz sayısı ise 80 bin. Şimdi sıkı durun. Fakir ailelerin çocukları ise 3 yaşına kadar 75 bin destekleyici, motive edici olumlu söz işitiyor. Buna karşılık duydukları köstekleyici söz sayısı 200 bin!
İnsaf diyorum! Bu verileri öylesine okuyup geçmeyin. Çok önemli. Çünkü kelime haznesi zengin olan ve destekleyici biçimde hitap edilen çocuklar daha zeki oluyor. Ayrıca bu çocuklar büyüdüklerinde başarıyı daha kolay yakalıyor.
Neden anne-babaların çocuklarına hitap şekli ve olumlu sözler söylemesi önemli derseniz, bunun yanıtını Betty Hart ve Todd R. Risley şöyle veriyor:
"Çocukların zekası ile kelime dağarcığı arasında yakın bir ilişki var. Varlıklı ve profesyonel ailelerin çocuklarının zeka katsayısı 117, fakirlerinki ise 79. Her çocuk dünyaya belli bir zeka kapasitesiyle geliyor. Dünyaya geldiğinde çocuğunuzun zekasının 120 olduğunu farz edin. Eğer çocuğunuzun zekasını iyi işlerseniz kapasitesini yükseltirsiniz. Diğer türlü 110’a düşürebilirsiniz. Motive eden, hareketli, canlı, etkileşimi zengin ortamlar zekayı tam kapasiteye çıkarıyor."
Gördüğünüz gibi ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Çocuğunuzun zeki, mutlu ve hayatta başarılı olmasını istiyorsanız, onunla bol bol konuşun, onu teşvik edin, olumlu sözlerle desteklediğinizi vurgulayın. ’Dur, yapma, beceriksiz, başarısız’ gibi olumsuz sözleri az kullanın. Buna karşılık ’Aferin, çok güzel, muhteşemsin, harikaydın, gurur duydum’ gibi sözleri daha sık kullanın.
Geçmişte yapılan hataların sonuçlarını düzeltmek kolay değil ama hem kendinize hem de çocuğunuza bir şans daha tanıyın. Bugünden itibaren kilometreyi sıfırlayıp yeni bir başlangıç yapmaya ne dersiniz?
Anne-bebek sağlığı buluşması
Önümüzdeki günlerde aktif olarak faaliyete geçecek Prima Enstitüsü, ilk çalışması olan Anne-Bebek Konferansı’nda enstitü doktorlarıyla anneleri buluşturacak. Bebeklerin fiziksel, duygusal ve zeka gelişimleri, cilt bakımı, anne-bebek ilişkisi ve psikolojisi hakkında değerli bilgiler aktaracak ve annelerin sorularını yanıtlayacak.
Konferans alanında anneler için hazırlanan özel Prima Odası’nda Klinik Psikolog Hande Kılınç Kunt, anne-bebek ilişkisi ve anne-bebek psikolojisi üzerine bilgiler paylaşacak. 17 Aralık Pazar günü Harbiye Askeri Müze’de gerçekleştirilecek konferanslara tüm anne-babalar ücretsiz katılabilecek.