Kızları için yaratıcı ve eğitici oyuncak bulamayınca kendi oyuncak firmasını kuran Cemile Şenulubaş Tankurt, bu oyuncaklarla oynayan çocukların ileride büyük Leonardo’lar olmasını hayal ettiği için de firmasının adını "Leonardini" koymuş.
Türk asıllı İtalyan Anthony Asael ve Madagaskarlı Stephanie Rabemiafara ile birkaç ay önce tanıştım. Bugüne kadar 191 ülkeyi ziyaret eden iki gencin yolu bu kez Türkiye’de bir okula düşmüştü. Hedefleri, kültürler arası toleransı artırıp çocukları yaratıcılıkları aracılığıyla buluşturmaktı.
8-10 yaş arası çocukların yaratıcılıklarının yüksek olduğunu söyleyen Rabemiafara, çocukların yaratıcılıkları söz konusu olduğunda ülke farklarının etkili olmadığını söyledi. Ancak, bazı ülkelerde öğretmenlerin çocukların yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarına olanak tanımadığını da vurguladı.
Playstation, TV, internet, çocukları meşgul etmenin en kolay yolu olarak görülüyor. Ancak önemli olan çocukların farklı bir bakış açısı geliştirmeleri. Madagaskarlı Stephanie, Azerbaycan’a gittiklerinde 30 yıllık bir öğretmene çocukların resimlerini şimdi mi yoksa 30 yıl önce mi daha yaratıcı bulduğunu sormuş. Aldığı yanıt, 30 yıl öncesi olmuş. Stephanie, Madagaskarlı ailelerin çocukları için oyuncak yaptıklarını, bunun hem çocuğun doğal gelişimine hem de yaratılıcılığına olumlu etki yaptığını söyledi.
İki çocuk annesi Cemile Şenulubaş Tankurt da, kızları için yaratıcı ve eğitici oyuncak bulamayınca kendi oyuncak firmasını kurmuş ve adını "Leonardini" koymuş. Küçük Leonardo’lar anlamına gelen "Leonardini", ismi İtalyanca olsa da bir Türk projesi...
Leonardo Da Vinci’nin, sanatçı ve bilim adamı kimliğine sahip olması nedeniyle çocuklara çok yönlülüğü öğretmek için iyi bir figür olduğunu düşünen Cemile Şenulubaş Tankurt, ürettiği oyuncaklarla oynayan çocukların da ileride büyük Leonardo’lar olmasını hayal ediyor.
Oynarken öğrenin
Tankurt’a göre ailelerin oyuncak seçiminde düştükleri en büyük yanılgı, çocuğun yaşını ve ilgi alanını, dolayısıyla duygusal, fiziksel ve zeká yaşını daha ileri noktalarda görerek, çocuğa bulunduğu yaştan daha ileri yaşa göre oyuncak seçmeleri. Bu durum çocuğu zorluyor ya da çocuğun o oyuncakla hiç ilgilenmemesine, oyundan keyif almamasına neden oluyor. Oyuncak işine girerken iş tecrübelerinin işine yaradığını, ama ürün seçerken en çok annelik tecrübelerinden faydalandığını söyleyen Tankurt, kendi çocuğuna kullandırmayacağı hiçbir şeyi mağazadan içeri sokmuyor. Ve ne kadar revaçta olursa olsun, eğer öğrettiği bir şey yoksa o oyuncağı mağazasında satmıyor.
0-3 yaş çocuklarının oyununa mutlaka bir büyüğün katılması gerektiğine inanan Tankurt çocuğunun çok sayıda oyuncakla mutlu olacağını düşünen ailelere "Yeter, almayın!" diyormuş. Ticaret yapan birinin bunu söylemesinin ne kadar zor olduğunu düşünürsek, Cemile Hanım’ın bu işe nasıl gönül verdiğini anlamış oluruz.
Bugün bayram çocuklar; haydi şimdi oyun vakti! Unutmayın, oyun hayattır.