Çocuk dünyasında rekabetin kuralları

Rekabet doğumla birlikte başlar. Yan odada yatan hamilenin başlayan sancıları ile kendi sancılarını karşılaştırırsın önce.

Kim daha önce doğumhaneye alınmışsa, 1-0 öne geçer. Doğan çocukların kilo ve boy ölçüleri, ilk bir saatte anneleri tarafından emzirilip emzirilmediği, kaç günde taburcu olunacağı da rekabet konularının arasında yer alır. Akran çocukların büyüme dönemleri birebir takip edilir. Kahvaltıya 5’inci ayda mı başlandı yoksa 6’ncı ayda mı? Seninki sebze çorbasını yarım káse mi yiyor? Bir yaşın altındaki çocuğa hazır yoğurt mu yediriyorsun şekerim? Ben günlük taze yoğurt yapıyorum.

Anneler arasındaki bu rekabet zamanla çocuğa geçer. Kendi özelliklerinin farkına varan çocuk bu kez çevresindeki çocukları rakip olarak görmeye başlar. "Ne zaman konuştum, ne zaman yürüdüm, ilk cümlemi ne zaman kurdum, kaç yaşında okula başladım? Komşunun çocuğu benden önce mi yürüdü, kuzenim daha önce mi konuştu?" sorularıyla anne-babalar sık sık muhatap olur. Bu rekabet çevre genişledikçe daha ciddi bir hál alır. Anaokulu, ilkokul, lise, üniversite, iş yaşamı ve özel yaşamda tutturulması beklenen çizginin aşağısında kalanlar mutsuzlukla, yukarıdakiler de mutlulukla boğuşur...

Günümüz dünyasının rekabet koşulları ağır. Bırakın evin dışını, iki kardeş varsa ev içindeki rekabet bile bazen dayanılmaz oluyor. Anne, ailenin anahtarı olduğu için çocuklar genellikle annenin sevgisi için rekabet ederler. Bazen hayat boyunca bilinçli yahut bilinçsiz sürdürülen bu kardeş rekabeti, aile çevresinin dışındaki bireylerle kurulan ilişkileri de etkiliyor. Bu sefer en yakınındaki arkadaş rakip olarak görülüyor.

Başarıyı önce siz tattırın

Çocuklara artık "Şu okula gireceksin, iki lisan öğreneceksin, piyano çalacaksın, sporda başarılı olacaksın" diye baskı yapılıyor. Anne ve babalar çocukların üzerinde kartal gibi durmuş, başka çocuklarla arasındaki mesafeyi açmasını bekliyor.

Rekabet duygusu insan doğasının bir parçasıdır ama hem yapıcı, hem de yıkıcı bir biçimde kullanıldığında sonuçlar değişir.

Bazı aileler çocukların arasında rekabetçi yaklaşımları yüreklendirmenin, gelişme konusunda yararlı olacağına, bu duygu olmadığı takdirde çocukların kesinlikle gayret göstermeyeceğine inanır. Belki bu durum gözüktüğünden daha karmaşıktır. Yetenekli çocuklar kendi sınırları içinde yapabilecekleri işleri kolayca üstlenirler ve daha fazlasını başarmak için çaba gösterirler. Arkadaşlarıyla aynı düzeye varmak konusunda zorlanan çocuklarsa başarısız olmaktan korktuklarından başarıya pek seyrek ulaştıkları için herhangi bir konuda çaba göstermekten kaçınırlar.

Rekabet konusunda ikilem yaşayan çocukların daha sonraki yıllarda öğrenme konusunda zorluklarla baş edebilmeleri için okul öncesi dönemde kesinlikle başarıya ulaşacakları alanları bulması gerekir. Her çocuk başarılı olma duygusunu tanımaya gereksinim duyar. Çünkü kazandığı her başarı öğrenmesine yardımcı olur.

Bu en fazla önem verdiğim konular arasında yer alır. Nehir öğrendiği her yeni bilgiyi hayatının bir yerinde kullandığında mutlaka takdir eder, bir sonrası için zemin hazırlarım. Kızım başarıyı önce kendi evinde yaşar. Bu duygunun onu dışarıda daha mutlu edeceğine inanırım. Ama Nehir bu konuda istediğim sınırların biraz ötesine geçmiş gibi görünüyor. Bir ay kadar önce öğretmeni Hülya Hanım, bana derste yazdığı bir cümleyi okuttu. Nehir’in sınıf içinde en korktuğu şey, soru sorulduğunda bilememekmiş. Hülya Hanım, bu konuda Nehir’in takıntılı olduğunu, bu kaygıdan kurtulması gerektiğini söyledi. Geçenlerde Nehir en yakın arkadaşı Ecem’in anket defterini doldurdu. Getirip bana gösterdi. Anket defterinde "Gelecekle ilgili idealiniz nedir?" gibi bir soru vardı. Nehir bu soruyu "Sorulan her soruya cevap verebilmek" şeklinde yanıtlamış. Demek ki önümüzdeki günlerde bize rehberliğin yolu gözüktü.

Rekabetçi bir model oluşturmadım

Yaptığım işin iyisini yapmayı isterim ama iş rekabete gelince çevremdekilerle değil kendimle rekabet etmeyi tercih ederim. Kızımın önünde böyle hırslı, rekabetçi bir model de yok. Benim Nehir’e, belirli bir miktarda başarısızlığı hoşgörüyle karşılamasını da öğretmem gerekiyor. Çünkü hepimiz hatalarımızdan ders alırız. Başarıya pek seyrek ulaşmış çocukların ise bu deneyimi daha fazla yaşamaya gereksinimleri var. Yeterince başarılı oldukları duygusuna kapıldıktan sonra, başarısızlığa hoşgörü ile bakmayı kabul ediyorlar. Başarıları başarısızlıklarından fazla olduğu takdirde çocukların çoğu kolayca gelişme gösteriyor ve zamanı gelince öğrenmeye başlıyor.

Okul döneminde rekabet daha fazla öne çıkıyor. Sınıf içi başarının dışında giyilen ayakkabılar, kıyafetler, montlar da rekabetin başka alanlara kaymasına neden oluyor. Nehir’in bu alanlara kaymaması için sürekli kulağına üfleme yapıyorum. Dış görüntünün önemli olmadığını, giyilen kırmızı mantonun başarı veya birine hava atmak için bir anlam taşımadığını söylüyorum.

Ama ne kadar başarıyorum bilmiyorum. Çünkü Nehir ara sıra arkadaşlarında yeni gördüğü bir şeyi benim de ona almam için kafamda yumurta pişiriyor. Yüzde 80’ine itiraz ediyorsam, akla yatkın olanları alıyorum.

Daha büyük yaşlarda rekabet alanları genişliyor. Ama küçüklerin dünyasındaki rekabet koşulları da artık çok farklı... Sürünün onayını kazanmak için ne pahasına olursa olsun kazanma çabalarımızla aslında kendimizi sürünün diğer üyelerinden ayırıyoruz. Başkalarının acı çekeceğini düşünmeden büyüyenler, gelecekte onların kaybını kazancı olarak görüyor. Arkadaşı sınavda düşük not alınca sevinenler, yere düşünce gülenler, sözlüye kalktığında bilemediği her soruda arkadaşını aşağılayanların sayısı hiç de az değil. Bu gerçeği biliyoruz ama hálá dehşet içinde izlediğimiz olayların kahramanlarına neden şaşırıyoruz anlamıyorum.

Çocuklara kazanma yöntemini öğretmek

Çocuklarınıza bir ilişki, bir anlaşmazlık ya da bir başkasıyla başka türlü bir etkileşim içinde olduklarında her zaman üstün olan taraf olmak zorunda olmadıklarını öğretin. Aslında üstün olmaktansa etkin olmak daha iyidir.

Sürekli haklı olduğunda ısrar etmek yerine "Bilmiyorum" demenin bir sakıncası olmadığını anlatın. Bunun anlamı, yanılmaktan ya da tüm cevapları bilememekten korkmamız gerekmediğidir.

Rekabeti ödüllendirmemek ya da teşvik etmemek için çaba gösterin.

Yenilgiyle başa çıkabilecek kadar büyüyene kadar çocuklarınızı rekabete dayalı oyunların dışında tutun. Yenilginin kendilerine verilen değerden ayrı, gelip geçici hadiseler olduğunu görecek kadar olgunlaşmış olmaları gerektiğini unutmayın.

Eğer çocuğunuz rekabete dayalı spor yapıyorsa, kazanmayı karşı takımı yenmek ve yüksek skor elde etmek olarak değil, karşı takımla yüzleşmek ve iyi bir meydan okuma olarak tanımlamalarına yardım edin. Gerçek anlamda kazanmak, ellerinden gelenin en iyisini yapmaları, gelişme göstermeleri, tüm takımın işbirliği yapması ve harika zaman geçirmeleri demektir.

Eğer yarışıyorlarsa, yarıştıkları geçmişteki performansları olmalıdır. Böylelikle azim ve kendini disipline sokma gibi özelliklerini besleyerek kişisel gelişimlerini destekleyin.

Çocuklarınızı "Bakalım kim okul için önce hazırlanacak" gibi yarışmalar ortaya atarak harekete geçirmeyin. Bu yaklaşım çekicidir ve mükemmel şekilde işe yarar. Ancak çevrelerindeki herkesi potansiyel rakip olarak görmeye teşvik eder.

Çocuklara müzakere etme, işbirliği yapma ve uzlaşma sanatlarıyla herkesin kazançlı çıkmasına yönelik diğer taktikleri öğretin.

Her uzlaşmada, tüm tarafların kazançlı çıkacağı çözümlere ulaşabileceklerini anlatın. Bu araçların, onlara böyle bir anlayışa varmaları için gerekli anahtarı sunacağını aklınızdan çıkarmayın.

Bebeğin gözüyle görün

Prima, sağlıklı bebek gelişimiyle ilgili bilgileri anne adayları ve ebeveynlerle paylaşmak amacıyla www.prima.com.tr internet sitesini hayata geçirdi. Site, geniş kapsamlı bir başvuru niteliği taşıyor. İçeriği, anne-bebek sağlığı konusunda uzman doktorları bir araya getiren Prima Enstitüsü tarafından hazırlanan sitede ziyaretçilere keyifli ve farklı deneyimler sunuluyor.

Sitedeki "Benim dünyamı keşfet" ve "Bebeksel meseleler" adlı bölümlerde yetişkinler dünyayı bir bebeğin gözüyle görme ve bebeğin hareket kabiliyetiyle oyun oynayabilme olanağına sahip. İnteraktif bölümler sayesinde bebeklerin dünyasında neler olup bittiğini anlatan sitede ziyaretçilere sürprizler de sunuluyor. Siteye üye olan ilk bin kişi, özel kutusunda Prima ıslak mendil ve losyonlu aktif bebek deneme paketi kazanma şansına sahip olacak. Benden söylemesi!
Yazarın Tüm Yazıları