Yapılan çeşitli araştırmalar, erkek çocukların dokunsal ve hareketli, kızların ise işitsel oldukları için daha konuşkan olduklarını ortaya koyuyor.
Kızlar uysal, erkekler daha hırçın ve kızlara göre akademik olarak daha az motive olmuş durumdalar. Ancak çalışılması gerektiğinde erkekler daha ısrarcı.
irden fazla çocuğu olanlar, kardeşler arasındaki farklara bir türlü anlam veremiyor. "İkisini de ben doğurdum, ama biri sanki bu ailenin çocuğu değil" yorumu bu farklılığı ortaya koyan klasik cümlelerin en kralıdır. Gerçekten de yapılan araştırmalar, bu gerçeğin altını kalın çizgilerle bir kez daha çiziyor.
Çocuklardan biri genellikle anneye benzerken, diğer çocuk mutlaka babaya benziyor. Bir çocuk melekse öteki çocuk canavar oluyor. Genellikle sorumluluk, kontrol sahibi olmak birinci çocukların, sorumsuzluk ikinci çocukların kişisel özelliklerini oluşturuyor. Hele bir de çocuklar arasında cinsiyet farkı varsa, aileler işin içinden hiç çıkamıyor. Çünkü birine uyguladıkları taktiği ikincisi yemiyor.
Yapılan çeşitli araştırmalar, erkek çocukların dokunsal ve hareketli, kızların ise işitsel oldukları için daha konuşkan olduklarını ortaya koyuyor. Kızlar erkek çocuklara göre akademik açıdan daha yüksek motivasyona sahip. Erkek çocuğu anneleri akademik başarı istiyorlarsa, çocuklarını motive etme konusunda daha hassas olmalı, ilişkilerinde teşvik edici sözlere daha fazla yer vermeliler.
Bir ayrıntıyı daha belirtmekte fayda var; erkek çocukları ancak ilgi duydukları şeyi motivasyona ihtiyaç duymadan öğreniyor. Bu gerçeği bilirseniz, ülkelerin başkentleri yerine araba markalarını şaşırmadan sayan ya da futbolcuların hangi maçta kaç gol attığını tarihten daha iyi bilen çocuğunuza kızmazsınız.
Kişilikleri de farklı
Kızlar daha uysal, erkekler daha hırçın... Ancak çalışılması gerektiğinde erkekler daha ısrarcıdır. Kızlar aile ya da öğretmen yönlendirmesiyle daha iyi konsantre olur, daha verimli çalışırlar.
Eğer kızınız sık sık arkadaşlarıyla ders çalışmak için sizden izin istiyorsa, o noktada durun düşünün. Çünkü yapılan araştırmalar, kızların daha çok tek başına, erkeklerin ise grupla çalışmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Çocuklarınız arasındaki kişilik farkları da sizi şaşırtmasın. Çünkü kardeşler arasında farklar çok net. Avustralyalı araştırmacı Michael Grose, ailenin ilk çocuklarının liderlik yeteneklerine sahip olduklarını ve bu nedenle kardeşlerine göre hayatta daha başarılı olduklarını iddia ediyor. Grose, bu görüşünü desteklemek için, Amerikalı astronotların ve ABD başkanlarının yarısından fazlasının ailenin ilk çocuğu olduğu örneğini veriyor.
Bizim ülkemizde de durum aynı galiba.
Grose, ortanca çocukların daha zarif ve dost canlısı olduklarına, iyi görüşmeci özelliklerinden dolayı da diplomatik yeteneklerinin daha fazla geliştiğine dikkat çekiyor. Ailenin en küçük çocukları, kardeşler içinde en sevimlileri oldukları için sanatsal ve yaratıcı yönleri gelişiyormuş.
Peki, tek çocuklarda durum nasıl? Bu sorunun yanıtını Amerikalı psikolog Kevin Leman veriyor. Psikolog Kevin Leman, "İlk çocukların özelliklerini üçle çarpın, karşınıza tek çocuğun özellikleri çıkar" diyor. Biliyorsunuz, tek çocuklar aşırı mükemmeliyetçi olmalarıyla tanınıyor. Ayrıca kendilerinden yaşlı insanlarla daha kolay anlaşabiliyorlar. Bu özellikler de Nehir’le uyuşuyor. Mükemmeliyetçiliğinden bazen yaka silktiğim oluyor. Büyüklerle anlaşmasına gelince, o mu büyüklerle anlaşıyor yoksa büyükler mi onun yaşına iniyor, tam çözebilmiş değilim.
Küçükler ün peşinde
Ama şunu iyi biliyorum. Ailenin ilk çocuğu, dolayısıyla kardeşlerin en büyüğü olmak, kişinin liderlik vasfını geliştiriyor. İlk çocuklar güvenilir, bilinçli kişiler olarak tanınıyor. Sürprizlerden hoşlanmıyor ve biraz da agresif özellikler taşıyorlar. İlk çocuklar ailenin ’örnek çocuğu’ olarak görüldüğü için, başkalarının onayını alma, kabul görme ihtiyacını fazlasıyla hissediyorlar. İlk çocuklardan, çok başarılı CEO’lar çıkıyormuş.
Ortanca çocuklar, kardeşler arasında en karmaşık özelliklere sahip olanlar. Ortanca çocuklar diğerlerine göre daha ketum, düşünce ve duygularını açıkça paylaşamayan kişiler olarak yetişiyor. Ortancalar, ailede ’özel yerleri’ olmadığını düşündükleri için arkadaşlığa daha çok önem veriyor. Bağımsız ve yaratıcı özellikleri dikkat çekiyor. İlk çocuklar şirket yöneticisi olacak özellikler taşırken, ortanca çocuklar girişimci ruha sahip oluyor.
Ailenin son çocukları, sosyal yönü baskın ve girişken bir kişilik taşıyor. Maddi açıdan en sorumsuz kişi olarak ilgi çekmeye alışık olan ve bundan çok hoşlanan en küçük kardeşler, şöhreti seviyor.
Bazı aileler ilk çocuktan sonra çocuk yapmayı düşünmüyor. Karakterlerin belirlenmesinde sadece doğum sırası bile etkili oluyor. Bu araştırmalar çocuklar arasındaki karakter farklılıklarının altını çizmek için yapılan "Bu çocuk hastanede mi karışmış" gibi esprileri de rafa kaldırıyor.
Karakterleri farklı
Yapılan araştırmalara göre doğum sırası, çocukların karakterlerinin belirlenmesinde büyük rol oynuyor. İlk çocuklar lider, ortancalar diplomat, küçük çocuklar ise sanatçı ruhlu oluyor.
İlk çocukların özellikleri
Belli bir süre tek çocuk olarak yaşamaya, dikkatin odağında olmaya alışmıştır.
Diğer çocukların öncülüğünü alma hakkı olduğuna inanır.
Haklı olmak ve diğerlerini kontrol etmek onun için çok önemlidir.
İkinci çocuk doğduğunda sevilmediği, ihmal edildiği duygusuna kapılabilir.
Anne-babasının ilgisini yeniden kazanmak ve bu ilgiyi korumak için bir süreliğine uyumlu davranır.
Eğer bu uyumlu davranış işe yaramazsa kötü davranmayı seçer.
Becerikli, sorumluluk sahibi bir davranış tarzı geliştirebilir ya da çok güvenilmez davranabilir.
Bazen başkalarını korumak ve onlara yardım etmek için can atar.
Başkalarına emir vermek için uğraşır.
İkinci çocukların özellikleri
Anne babaların bölünmemiş ilgisine hiçbir zaman sahip olmadıklarını bilirler.
Her zaman yanında, kendinin önünde giden bir kardeş vardır.
Bir yarış içindeymiş gibi davranır ve ilk çocuğu yakalamaya, onu geçmeye çalışır.
Eğer ilk çocuk ’iyi’ ise, ikinci ’kötü’ olabilir.
İlk çocukta görülmeyen beceriler geliştirir.
Eğer ilk çocuk başarılı ise kendinden ve yeteneklerinden emin olamaz.
Asi olabilir. Sıklıkla durumundan, konumundan memnun değildir.
Eğer üçüncü bir çocuk doğarsa, kendini sıkışmış hisseder ve üçüncü çocuğu aşağılama eğilimi gösterir.