Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9’uncu Avrasya İslam Şurası’nda yaptığı konuşmada, Türk askerinin Irak’taki varlığına itiraz eden Irak Başbakanı Haydar İbadi’ye sert çıkması, “Sen benim muhatabım değilsin, biz Musul operasyonuna katılacağız” ifadeleri uluslararası medyada ses getirdi. İbadi’nin de Cumhurbaşkanı’na Twitter’dan yanıt vermesi üzerine bu gerilimin Musul harekâtında rötara yol açabileceği yorumlarına neden oluyor.
ZENGİN PETROL YATAKLARI
1926 Ankara Anlaşması ile resmen İngilizlere bırakılan Musul, daha sonra Dicle nehri kıyısındaki konumu, zengin petrol yataklarıyla Irak devletinin can damarlarından biri oldu. Ancak Saddam’ın devrilmesi sonrasında düzenin sağlanamaması, ülkedeki mezhepsel fay hatlarının ortaya çıkması, önce El Kaide, sonra DEAŞ gibi yapıların oluşmasının yolunu açtı. 2014 yılının haziran ayında DEAŞ, sürpriz bir şekilde Musul’a saldırdığında, Irak askerlerinin bir anda çekilmesiyle kent sözkonusu yapının eline geçti. Musul, petrol varlığıyla DEAŞ’ın sözde halifeliğinin en büyük gelir kaynağı haline geldi. ABD Yönetimi Suriye’de Rakka’nın, Irak’ta Musul’un DEAŞ’tan alınmasına öncelik veriyor. Ancak Musul’un, Rakka operasyonunun önüne geçtiği anlaşılıyor.
IRAK’TAKİ MİLİS GÜÇLERİ
IRAK’ta DEAŞ’la mücadele çerçevesinde ABD dahil birçok ülke eğitim ve askeri danışmanlık veriyor. Türkiye ise 2015 mart ayından bu yana Musul’un 20 km batısındaki Başika üssünde eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’nin Sünni Arap milislerini eğitiyor. Bu milis gücü Haşdi El Vatani diye anılıyor. Türkiye, davetle orada bulunduğunu belirtse de Irak Yönetimi bunu reddediyor. AA’nın verdiği rakamlara göre TSK, bugüne kadar Başika kampında 2 bin Peşmerge ve 3 bin Haşdi Vatani mensubuna eğitim verdi. Irak’ta kurumsal ordunun yanında birçok başka milis gücü var. Şiilerin en büyük milis güçlerinden biri ise İran’ın askeri ve lojistik desteğine de sahip Haşdi El Şabi.
MUSUL OPERASYONU
TÜRKİYE sınırına 90 km uzaklıktaki Musul’un nüfusu büyük ölçüde Sünni Araplardan oluşuyor; Türkmen ve Kürtler de yaşıyor. Söz konusu kentteki DEAŞ varlığı ise 4 bin ile 9 bin arasında değişiyor. Bir yandan liderleri Ebubekir El Bağdadi’nin bile kaçtığı söylenirken, diğer yandan hendekler kazıldığı, tüneller açıldığı, bubi tuzakları kurulduğu, petrol tankerlerinin ateşe verileceği iddiaları geliyor.
TÜRKİYE NİYE TEPKİLİ
TÜRKİYE, Musul operasyonuna Başika’da eğittiği, çoğu bölge halkından olan Haşdi El Vatani milislerinin de katılmasını istiyor. Dün Amerikan Wall Street Journal Gazetesi’nde vardı. Türkiye’nin talepleri nedeniyle Haşdi El Şabi’nin Bağdat ile yaptığı ‘operasyonda sınırlı rol oynamasıyla ilgili’ anlaşmanın gözden geçirilmesini istiyormuş. Yani Sünni milislerin katılması halinde, Haşdi Şabi de daha fazla rol istiyor. Ancak Şiilerin, Sünni kenti Musul’a girmesi halinde mezhepsel gerginliğe neden olabileceği gibi, buradan çekilip çekilmeyeceği soru işaretleri var. Ankara, Şii milislerin, Musul’un 70 km kuzeybatısında olan Türkmen kenti Telafer’e girmesinden de endişe duyuyor. Ayrıca Musul ve Telafer’de demografik yapının değiştirilmek istenebileceğine dair kaygı hakim. Bir diğer endişe ise DEAŞ’a karşı verdiği mücadeleyle Kerkük’ü kontrol altına alan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin (IKBY) varlığını Musul’a kadar genişletmesi.
ABD’NİN TUTUMU
ABD Yönetimi, açıklamalarında Bağdat’ın yanında duruyor. ‘Toprak bütünlüğü’ ve ‘Bağdat ile işbirliği yapılması’ mesajını veriyor. Hürriyet’in Washington Temsilcisi Tolga Tanış’ın bugünkü röportajından anlaşılacağı gibi iletişimi de destekliyor. Hem Musul operasyonu, hem de Musul’da düzenin sağlanması, paylaşımla ilgili çıkabilecek riskler, bölgede yeni gerilimleri tetikleme potansiyeline sahip. Öte yandan askeri anlamda anlaşılan o ki, operasyon düğmesine basıldı ve rötara da çok tahammül yok. Lakin DEAŞ’ı Irak’tan çıkarma hedefine kilitlenmiş koalisyonun, bu ülkedeki istikrarsızlıktan, mülteci çıkışından en çok etkilenecek ülkelerin başında bulunan Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması da önemli. Diyalog yolları açık tutulmalıdır.
Paylaş