Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Yunanistan ile krizin şifreleri

Yunanistan ile Türkiye arasında yeniden tansiyonun yükseldiği bir dönemden geçiyoruz.

Haberin Devamı

Türkiye, sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde çözümünden yana bir yaklaşım benimserken, Atina özellikle Batı’nın desteğini alarak uluslararası bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

GERİLİMLİ TON

Malûm bir süredir ikili ilişkilerde gerilimli bir ton hâkim. Mayıs ayında Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in ABD Kongresi’nin ortak oturumunda yaptığı ve Türkiye’ye adını geçirmeden silah satışına izin verilmemesi çağrısında bulunduğu konuşma, Ege’nin iki yakasında ipleri daha da gerdi. Bu dönemde karşılıklı söylemlerde de bazı ifadeler dikkat çekmeye başladı.

ATİNA’NIN DİLİ

Mesela Yunan yetkililer Türkiye aleyhinde bir açıklama yapacaksa, mutlaka ‘revizyonist’ kelimesini kullanıyorlar. Bunu da Türkiye’yi anlaşmaları tartışma konusu yapmakla itham etmek için gündeme getiriyorlar. Dikkat çeken bir diğer kelime ‘Neo Ottoman’, yani yeni Osmanlı. Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu canlandırmak istediği, 19’uncu yüzyıldan kalma siyaset izlediğini öne sürüyorlar.

Haberin Devamı

‘ADALARIN İŞGALİ’

Ve geçtiğimiz günlerde Atina’yı heyecanlandıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adalar çıkışı geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Teknofest’te yaptığı konuşmada Atina’ya yönelik “Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Bir gece ansızın gelebiliriz” ifadelerini kullandı. ‘Adaları işgal etmeniz’ konuşmanın en kritik vurgularından biriydi. Çünkü bu Ankara’nın Ege’de bazı adaları işgal altında gördüğüne işaret eden bir ifadeydi.

ATİNA’DA YANSIMASI

Hürriyet’in Atina Temsilcisi Yorgo Kırbaki’ye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri Atina’da ‘Türkiye’nin iddiası bulunan Ege’deki aidiyeti tartışmalı adacıkları kastetti” diye yorumlandı.

Bilindiği gibi, Ege adalarının statüsü Lozan ve Paris Antlaşmaları ile belirlenmiş durumda. Ancak bunlar dışında gri bölgede kalan aidiyeti belirlenmemiş Kardak gibi onlarca adacık ve kayalık bulunuyor.

Nitekim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 1 Eylül’de AB, 25 AB ülkesi, NATO ve BM’ye yolladığı Ege mektubunda da iki ülke arasındaki sorunlar, karasuların ve ulusal hava sahasının genişliği, kıta sahanlığı, karasularının sınırlandırılması, Doğu Ege Adaları’nın gayriaskeri statüsünün ihlali, geçerli anlaşmalarla egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar ile SAR, FIR ve NAVTEX gibi hizmet sahaları olarak sıralandı.

Haberin Devamı

RETORİK Mİ DEĞİL Mİ

Yunan yönetimi şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışının ne anlamına geldiğini anlamaya çalışıyor. Mesela kimi bunun iç kamuoyuna yönelik bir seçim retoriğinin ötesinde ele alınması gerektiğini savunuyor. Türkiye’den somut bir adım gelebileceğini savunanlar da dikkat çekiyor.

Aslında Yunanistan da seçim rotasına girmiş durumda. 2023 Mayıs ayı gibi seçim sandıkları kuralabilir. Dolayısıyla kontrollü bir gerilim yeniden seçilmeyi uman Kiriakos Miçotakis ve hükümetinin işine geliyor. Yine Yorgo Kırbaki’nin anlattığına göre ABD ve Fransa ile yapılan askeri anlaşmalar, sıradan vatandaşa bir özgüven vermiş durumda.

‘TEK BAŞINA KALIRIZ’

Haberin Devamı

Yunan kamuoyunda bir diğer tartışma da işte bu noktada gündeme geliyor. Yunan Kathimerini gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Aleksis Papahelas, Skai televizyonuna yaptığı açıklamada “Kimse başkasının savaşı için savaşmaz. Fransa’dan çok büyük destek olacağına eminim. ABD için ise tereddütler içindeyim. ABD’de “Türkiye’yi daha fazla sinirlendirmeyelim” diyenler olacaktır. Almanya ise Yunanistan’ın bir saldırıya uğraması halinde tavrını değiştirebilir” diyor.

TANSİYON DÜŞER Mİ

Bu arada Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, AB, NATO ve BM’ye yolladığı mektuplarda Yunan tezlerine atıfta bulunurken Avrupa’da Ukrayna benzeri yeni bir krizin önüne geçilmesi gerektiği iddiasıyla korku yayarak destek bulmayı umuyor.

Haberin Devamı

Türkiye, Çavuşoğlu’nun mektubuyla uluslararası hukuk çerçevesinde sorunların çözümü için hazır olduğunu ilan etmiş durumda. Dolayısıyla diplomasi için alan mevcut. Bu bağlamda haftaya New York’ta başlayacak BM Genel Kurulu açılışı ve ekim ayında Prag’da yapılması beklenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantıları, ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi açısından fırsatlar yaratabilir.

Yazarın Tüm Yazıları