Paylaş
İşte Ukrayna kriziyle ilgili öne çıkan birkaç başlık.
BİR GÜNDE SAVAŞ: Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırmasıyla 21’nci yüzyılda olsak da Avrupa’nın göbeğinde bir ülkenin işgale uğrayabileceğini, milyonlarca hayatın bir günde altüst olabileceğini gördük.
RUSYA’NIN İMAJI: Gidişata bakılırsa Ukrayna’yı ‘silahlardan ve Nazilerden arındırma’ iddiasıyla Ukrayna’ya giren Rusya’nın ‘süper ülke’ imajı zarar görmüşe benziyor. En güçlü füzeleriyle güç gösterisi yapsa da yıkılan her bir okul, hastane, AVM, Moskova’nın eksi hanesine yazılıyor. Rusya, haklı olduğu noktalar varsa bile haksız duruma düşüyor.
UKRAYNA’NIN KAYBI: Rusya ile Batı arasındaki nüfuz çekişmesinin orta yerinde kalan Ukrayna büyük bir bedel ödüyor. Ülke bir yandan yerle bir olurken bir yandan 3.5 milyondan fazla insan komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Bir mucize olup savaş bugün bitse bile Ukrayna’nın eski haline gelmesi yıllar alacaktır.
NATO’NUN SINAVI: Ukrayna, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir zamanlar ‘Beyin ölümü gerçekleşti’ dediği NATO’yu da ciddi bir sınavla karşı karşıya bırakıyor. 30 üyeli NATO, Rusya’dan kendi topraklarına karşı bir saldırı gelmedikçe Ukrayna savaşına müdahil olmayacağını ilan etti.
5’NCİ MADDE İŞLER Mİ: NATO şimdilik doğu kanadını takviye ederek tedbirlerini arttırıyor. Dünya için en kötü senaryo, Rusya’nın kasten bir NATO ülkesine saldırıda bulunması halinde olur. Böylesi bir durumda NATO, şimdiye kadar hiç işletme ihtiyacı duymadığı ‘5’nci maddeyi devreye sokabilir mi’? Yani ‘Birimize yapılan saldırı hepimize yapılmış sayılır’ diyebilir mi? Umalım ki kriz bu raddeye varmasın, bir an önce orta yol bulunsun.
NÜKLEER TEHDİT CİDDİ Mİ: Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, ülkesi açısından varoluşsal bir tehdit söz konusu olursa nükleer saldırı seçeneğinin masada olacağını söyledi. Belli ki Rusya, Ukrayna’nın Batı’nın nüfuz alanına girmesini büyük tehdit olarak algılıyor ve belli ki ABD de Moskova’nın nükleer tehditlerini ciddiye alıyor. ABD’nin bu tehditleri ele almak için ‘Kaplan Timi’ isimli bir uzmanlar ekibi kurması da bundan.
ARTAN MİLLİYETÇİLİK: Rusya, Ukrayna’daki aşırı milliyetçi grupları gerekçe gösterip Ukrayna’yı işgal ederken bu hamle Avrupa’da da milliyetçiliği tetiklemişe benziyor. Avrupa ülkeleri bir yandan ‘sarı saçlı, mavi gözlü’ mülteci ayrımı yaparken demokratik çevrelerden bile duyulmaya başlayan milliyetçi söylemler konunun ne kadar hassas olduğunu gözler önüne seriyor.
KÜRESEL KÖYÜN İFLASI: Ukrayna kriziyle birlikte küreselleşme de ciddi bir imtihandan geçiyor. Uluslararası toplum Moskova’yı yaptırım bombardımanına tutunca, Rusya da 145 milyon nüfuslu ülkesini ‘Dezenformasyon yapılıyor’ iddiasıyla büyük ölçüde dış dünyadan haber akışına kapattı.
GIDA KRİZİ CİDDİ: Rusya da Ukrayna da önemli tahıl üreticileri. Savaşın sürmesi demek üretimin de arzın da azalacağı anlamına geliyor. Koronavirüs salgını ve enerji maliyetleriyle gıda fiyatlarında artış eğilimi sürerken savaş bu gidişatı daha da kötüleştirebilir. Dolayısıyla gıda güvenliğinin sağlanması, yerli üretime öncelik, buna göre politikaların geliştirilmesi Ukrayna krizinde de sonra da devletlerin önceliği olmalıdır.
ENERJİ ÇEŞİTLİLİĞİ: Ukrayna krizi, tam da küresel ısınma nedeniyle fosil yakıtlardan vazgeçilmesine dair pazarlıkların yapıldığı bir döneme geldi. İklim hedefleri bir anda unutulurken dünya Rusya’ya yaptırım uygulanırsa doğalgazını nereden alacağının derdine düştü. Kriz, enerji çeşitliliği kadar tedarikçilerin çeşitliliğinin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. ABD, Avrupa’yı Rusya’dan doğalgaz ve petrol almaktan vazgeçirmeye çalışırken yaşlı kıta şimdiden gelecek kış için depoları nasıl dolduracağının hesabını yapıyor.
EZCÜMLE: Ukrayna savaşı, Soğuk Savaş sonrası kurallar çerçevesinde işleyen uluslararası düzeni dayanıklılık testinden geçiriyor. Savaş uzadıkça da sınav listesi uzayacağa benziyor. Dileyelim ki, Ukrayna’da barış galip gelsin, insanlar evlerine dönsün, bıraktıkları yerden olmasa bile hayatlarını geri kazansın.
Paylaş