Paylaş
Geçen hafta ise bu kez Kabil’de can havliyle ABD uçaklarına tutunmaya çalışırken gökten düşen insanların çaresizliğini izledik. 20 yıl arayla yaşanan bu görüntüler aslında birbirleriyle de çok ilintiliydi.
NEYDİ NE OLDU
11 EYLÜL saldırıları üzerine, El Kaide’nin kökünü kazıma gerekçesiyle Afganistan’a giren ABD, söz konusu örgüte yataklık yapmakla suçladığı Kabil’deki Taliban yönetimine son vermişti.
Kız çocuklarına okumayı, kadınlara çalışmayı, kadın ayakkabısı sesini, müziği, uçurtmayı, tıraşı yasaklayan Taliban, kırsala çekilirken, birçok üst düzey yöneticisi ise yakalanıp hapse atıldı.
Afganistan’da nisbi özgürlükler dönemi başladı. Kadınlar, kızlar günlük hayata katıldı. Gençler müzik yapmaya alıştı. Kız öğrenciler robot takımları kurup uluslararası yarışmalarda ödül peşinde koştu.
Aradan yıllar geçti, ABD’de başkanlar değişti. Irak savaşı, Suriye savaşı, terör örgütü DEAŞ tehdidi derken geri planda yeniden toplanmaya başlayan Taliban, arada düzenlediği terör eylemleriyle gündeme geldi. Eski ABD Başkanı Donald Trump’a göre Afganistan, kaynakları tüketen gereksiz bir savaştı.
ANLAŞMA YAPILMADI
PAKİSTAN’da hapiste yatan Taliban kurucularından Molla Abdülgani Birader hapisten çıkarıldı. Birader, örgütün iki numarası olmasına rağmen fiili lideri gibiydi.
ABD’li yetkililer Katar’da Birader ve dolayısıyla Taliban ile masaya oturdu. Ancak Trump Yönetimi, Afganlar arasında bir uzlaşma zemini bulamadan Taliban ile ülkeden çekilme anlaşması yaptı. Afganistan’ın belki bugün bu noktaya gelmesinin en önemli ihmallerinden biri buydu.
‘Afganistan’ı nasıl yöneteceğinizi aranızda müzakere edin’ diyen arabulucular tarafları büyük ölçüde baş başa bıraktı. Taliban, halktan kopuk ABD destekli eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani’yi muhatap almazken görüşmelerde somut bir ilerleme belli ki sağlanamadı.
TALİBAN YENİ SÜRÜM
BIDEN yönetimi, ülkeden çekilme tarihini ötelemek dışında büyük ölçüde anlaşmaya sadık kaldı. Başlangıçta Taliban’ın 6-12 ay arasında ülkeyi ele geçirebileceğini hesaplayan ABD, bunun 10 gün gibi kısa bir süre içinde gerçekleştiğini görünce de savaşmadıkları gerekçesiyle Afgan güçlerini suçladı.
Öyle veya böyle Afganistan’da artık yeni bir realite var. Taliban gerçekliği.
En çok merak edilen de Taliban’ın ülkeyi nasıl yöneteceği. Vaat ettiği gibi ABD ve Batılı ülkeler için çalışanları affedip diğer siyasi görüşleri ve etnik grupları da kapsayan bir yönetim inşa edebilecek mi?
Yoksa Peştu milliyetçiliği sarhoşluğuna kapılıp ülkeyi dar bir siyasetin demir pençesiyle yönetmeyi mi seçecek?
YASAKLAR YASAKLAR
TALİBAN’dan yapılan açıklamalar ve Kabil’den gelen haberler aslında bazı ipuçları veriyor.
Ülkeyi şeriat ile yönetecekler. İddialarına göre 1996-2001 yılları arasındaki dönem kadar katı bir tutum takınılmayacak.
Ama müzik yine yasak olacak. Kadınlara burka zorunlu olmayacak. Ama örtünmeleri istenecek.
Erkek refakatçı olmadan kadınlar okula, işe gidebilecekler. Ama üç günden fazla sürecek bir seyahat söz konusuysa yanlarında bir erkek refakatçıları olacak.
Kadın hakları eski Taliban dönemine kadar geri gitmese de anlaşılan bir hayli geri saracak.
KAÇIŞLAR DEVAM EDER
31 AĞUSTOS tarihi itibariyle ABD’nin çekilmeyi tamamlamasıyla Afganistan’da Taliban sayfası tamamen açılmış olacak. 1 Eylül’de Afganistan’ın nasıl bir sabaha uyanacağı büyük merak konusu.
Çünkü bir yandan Taliban’ın eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, eski Afganistan İcra Kurulu Başkanı Abdullah Abdullah, Hizb-i İslami Partisi Lideri Gülbeddin Hikmetyar’ın da katılacağı 12 eş başkanlı bir konsey ile ülkeyi yönetmek için pazarlık yaptığı haberleri var.
Hatta, Taliban’ın Pençşir vadisinde direniş yürüten Ahmed Mesut’u da ikna edip bir uzlaşma zemini aradığı gelen haberler arasında. Sonuç itibariyle Afganistan’ın geleceğine Afganlar karar verecek.
Ancak Afganların kaynaklarına sahip çıkıp ülkeyi toparlayabilmek için müzik ya da kadınlara yönelik yasaklardan çok daha başka şeylere kafa yormaları gerekiyor.
Aksi halde ne ülke girdaptan kurtulur, ne de Afgan kaçışı durur.
Paylaş