Kanada, Mısır ve 1 Kasım seçimleri

*

KANADA’NIN DÖVMELİ LİDERİ

Kuzey Amerika ülkesi Kanada’da normalde seçimler yapıldığında sonuçları dünyada bu kadar yankılanmazdı.

10 yıldır iktidarda olan Muhafazakâr Başbakan Stephen Harper’ı sandıkta deviren 43 yaşındaki Justin Trudeau, hem başarısıyla, hem dış görünüşüyle hem de güzel eşiyle sergilediği aile portresiyle bir anda dünyanın en çok konuşulan liderlerinden biri oldu.

‘Muhafazakârlar niye kaybetti’ diye tartışmalar sürerken yorumcuların hem fikir olduğu konu şuydu.

Halk, nispeten başarılı olsa da Harper’dan ve Muhafazakârlardan sıkılmıştı.

Ekonomik durgunluk, mültecilere karşı katı politikalar, küçük çaplı yolsuzluk iddiaları da Liberal Demokrat Partili Trudeau’nun yükselişine izin verdi.

*

TRUDEAU hayır için yapılmış boks maçları sırasında çekilmiş üstsüz fotoğrafları, kolundaki kuzgun dövmesiyle de dünya basınının ilgisini çekti.

BBC’de Trudeau’nun kolundaki dövmeyle ilgili hazırlanmış genişçe bir makale vardı. 

Dövme tarihçisi Anna Felicity Friedman, Batı’da başka dövmeli ülke lideri bilmediğini söylüyor.

Kanada Başbakanı’nın dövmesini göstermekten kaçınmadığına da işaret ederek “Trudeau sınırları zorlamaktan korkmayan birine benziyor” diyor.

Dövme kuzey Pasifik kıyılarında yaşayan Hayda yerlilerinin kuzgun sembolü şeklinde ve üzerinde dünya çizimi yer alıyor.

Yakışıklı Justin Trudeau, Stephen Harper gibi uzun soluklu bir lider olabilir mi, Kanada’nın sorunlarını çözmede ne kadar başarılı olur...

Onu zaman gösterecek.

*

MISIR’DA SANDIKLAR BOMBOŞ

Kanada seçimleri sıra dışı lideriyle dikkatleri çekerken seçime giden başka bir ülke Mısır’dı. 

Mısır ise sandığa rekor seviyede katılımın az olması nedeniyle dünya gündemindeydi.

2013 yılında seçilmiş Muhammed Mursi iktidarını darbeyle devirmekle kalkmayıp en büyük siyasi hareketlerden biri olan iktidardaki Müslüman Kardeşler üyelerini şaibeli bir yargı sürecine tabi tutan Abdülfettah el Sisi yönetimi, seçime gitme kararı almıştı.

Demokratikleşme süreci çerçevesinde halk kendi temsilcilerini seçecekti.

Ancak Müslüman Kardeşlerin yasaklı olması, destekçilerinin boykot kararı alması, seçim sisteminin de muhalefete pek izin vermemesiyle...

Geçen pazar ve pazartesi günü 27 vilayetten 14’ünde yapılan seçimlerin ilk turuna katılım neredeyse yüzde 25 civarında düşük bir seviyede kaldı.

Muhtemeldir ki, Sisi yanlısı ittifaklar 568 üyeli meclisin büyük kısmına hâkim olacaktır. Ve muhtemeldir ki, başkanlık sonucu meşru sayacaktır.

Kahire yönetimiyle peş peşe silah anlaşmaları yapan dünya ülkeleri de... 

Ya halkın gözündeki meşruiyeti?

*

ARJANTİN’DE ERZAK KARŞILIĞI OY

Dün yine Latin Amerika’nın önemli ülkelerinden Arjantin’de başkanlık seçimleri vardı.

Yaklaşık 12 yıldır devam eden önce Nestor Kirchner, sonra karısı Cristina Fernandez iktidarından sonra yeni başkanı seçmek için sandığa gittiler.

Ancak seçimlerle ilgili New York Times Gazetesi’nde ilginç bir haber vardı.

Seçimler öncesi seçmenlere bir takım hediyeler vermek ve oylarını satın almak yaygın bir uygulamaymış.

Hatta Chevrolet marka aracın büyük ödül olduğu lotaryalar bile yapılıyormuş.

Araştırma ve Sosyal Eylem Merkezi’nin direktörü Rodrigo Zarazaga’ya göre oy satın alma stratejilerinin Arjantin’de yüzde 5 ile 12’lik bir seçmeni etkileme potansiyeli bulunuyormuş.

Azımsanacak bir rakam mı?

*

1 KASIM SEÇİMLERİ

Bu hafta Suriye ve mülteci kriziyle ilgili yazılarıma ara vermiş oldum.

Çünkü önemli bir seçim arifesindeyiz.

Yukarıda da aktarmaya çalıştığım gibi her ülkenin farklı dinamikleri, farklı zorlukları, farklı beklentileri, farklı anlayışları var. 

Seçimler, sonuçları beğensek de beğenmesek de ülkelere tazelenme, yenilenme imkânı verir. 

Önemli olan ülke çıkarlarını siyasi hesaplardan üstün tutup halkın ortaya koyduğu iradeyle çözümler üretebilmektir.

Tekrar tekrar seçim ise sandığa ve demokrasiye gölge düşürebilir.

Türkiye’nin büyük bir kısmının da bu görüşte olduğundan eminim...