Paylaş
Yeryüzü alarm veriyor. Hem de öyle böyle değil. Şakası yok bu tablonun.
KARAMSAR TABLO
Avrupa Birliği için Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin (C3S) hazırladığı rapora göre geçen ay, Avrupa genelinde en sıcak haziran ayı olarak kayda geçti. Hava sıcaklıkları, mevsim genelinin ortalama 2 derece üzerinde ölçüldü. Türkiye ise son 48 yılın en sıcak haziran ayını geçirdi.
Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da da benzer bir tablo yaşandı. Başkent Yeni Delhi’de haziran ayında termometre 48 dereceyi gördü. Racastan eyaletinin Churu kentinde 50.6 dereceyle rekor kırıldı. 21 büyük kentin yeraltı suları tükenme noktasına gelmiş durumda. Eğer önlem alınmazsa yüzbinlerce insan göç etmek zorunda kalacak.
Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre sıcaklıklar, dünya genelinde ekonomik verimliliği de olumsuz etkileyecek. Sıcaklar nedeniyle 2030 yılına kadar 80 milyon tam günlü istihdam kadar verimlilik kaybı yaşanacak. Bundan en çok tarım ve inşaat sektörünün etkilenmesi öngörülüyor.
ŞİMDİDEN BİTİRDİK
Bir diğer veri ise Türkiye’den. Her yıl dünyanın doğal kaynaklarının tüketilmesiyle ilgili veriler açıklanıyor. Bu yıl dünya nüfusunun bir yılda üretilecek doğal kaynakları 29 Temmuz itibariyle tüketeceği hesaplanmıştı. Türkiye ise Limit Aşım Günü diye adlandırılan bu eşiği 27 Haziran’da geçti.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na (WWF) göre, ülkemiz bu yıl doğal kaynakları dünya ortalamasından 32 gün önce bitirdi ve 2020 yılından borçlanmaya başladı. 2018’de 11 Temmuz olan Türkiye’nin Limit Aşım Günü, dünya ortalamasından 21 gün önceydi. Bu da kaynakları giderek daha hızlı bir şekilde tükettiğimiz anlamına geliyor.
HAREKETE GEÇME ZAMANI
Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen kasırga, hortum, dolu, sel, toprak kayması haberleri iklimde kaymalar yaşandığını, ekstrem diye anılan aşırı meterolojik olayların giderek daha fazla görüldüğünü ortaya koyuyor. Dünya ise harekete geçmekte hantal. Geçen hafta Japonya’da yapılan G20 zirvesinde ABD hariç 19 ülke, 2015 tarihli Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine sadık kalmayı bir kez daha taahhüt ettiler. Ancak gerçekte bu hedeflerin yakalanıp yakalanamayacağı meçhul.
Paris Anlaşması ile ülkeler hava sıcaklığındaki artışın 2 derecenin, mümkünse 1.5 derecenin altında tutacak hedefleri kabul etmişlerdi. Ancak dün Fransız AFP Ajansı’nda yer alan bir habere göre dünyanın artan Likit Doğalgaz (LNG) iştahı nedeniyle bu hedefleri tutturmak mümkün olmayabilir. Oysa Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’ne göre ise hava sıcaklığındaki artışı frenlemek için doğalgaz dahil, fosil yakıtların tüketilmesinin 2050 yılına kadar çok büyük ölçüde azaltılması gerekiyor.
TÜKETİM OBURLUĞU
Belli ki, artan nüfus, sanayileşme ve tüketim odaklı ekonomik modellerin yarattığı ekolojik stres dünyayı değişime ve yeni modeller üretmeye zorluyor. İklim değişikliği yoksul ülkeleri daha fazla etkilerken, öte yandaki tüketim oburluğu dünyayı hasta ediyor.
Rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerjinin yayılması küresel ısınmaya karşı en gözde alternatif olarak öne çıkıyor. Aslında ‘yenilenebilir’ yeni dönemin en önemli kavramı olmaya aday. Sadece enerjide değil, giyimden kozmetiğe, oyuncaktan kırtasiyeye, mobilyadan dayanıklı ev aletlerine kadar geri dönüşümü mümkün ürünler yeni dönemin yükselen trendi olacağa benziyor.
Artık evden okula, özel sektörden devlet yönetimine kadar çevreyi koruma bilincinin geliştirilmesi için daha duyarlı olma vakti. Alarm zilleri hepimiz için çalıyor.
Paylaş