Paylaş
AB’den Türkiye’ye yaptırım ve güçlü bir ortak tavır isteyen, ancak henüz ne topluluk içinde ne de NATO’da umdukları desteği bulan bu ülkeler seslerini giderek yükseltiyor.
MİÇOTAKİS’İN MAKALESİ
YUNANİSTAN Başbakanı Kiriakos Miçotakis, dün üç Avrupa gazetesinde aynı anda yayınlanan bir makale kaleme aldı. Haddini aşarak Türkiye’ye zirveye kadar süre tanıyan Miçotakis, “Eğer Türkiye o zamana kadar aklını başına toplamazsa diğer Avrupa liderleri ve ‘benim’ gördüğüm kadarıyla etkili yaptırım kararı almaktan başka bir seçeneğimiz kalmayacak” (Frankfurter Allgemeine’den çeviri) diyecek kadar anlaşılan kendinden geçmiş durumda.
Yunanistan hükümeti adına konuşan Miçotakis’in birincil tekil şahıs olarak kendini ifade etmesi bir yana mektuptaki Türkiye’ye yönelik tehdit dili de diyalog çağrısını tamamen gölgede bırakmıştı.
MACRON’UN ÇIKIŞI
FRANSA Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron şu günlerde Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın en güçlü destekleyicilerinin başında geliyor. AB zirvesi öncesi Macron’un dün ClubMed diye adlandırılan AB’nin güney ülkeleri liderlerini Korsika’da bir araya getirmesi bundan.
Doğu Akdeniz’de diyaloga öncelik veren AB dönem başkanı Almanya’nın aksine Fransa, Türkiye’ye daha sert bir tutum takınılmasını istiyor. Henüz umduğu desteği bulabilmiş değil. Macron’un dün ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimini’ AB’ye hedef göstermesi de bundan. Atina ve Rum Kesimi ise Fransa’nın bu tavrıyla cesaret buluyor.
Fransa lideri bir yandan da Yunanistan’a savaş uçağı ve fırkateyn satmanın hesabını yapıyor. Olmadı iki yıl önce Yunanistan pahalı bulduğu için vazgeçtiği iki savaş gemisinin leasing yoluyla yeniden Atina’ya kiralanmasını gündeme getiriyor.
ATİNA BOŞA ÇIKARDI
YUNANİSTAN ve Fransa’dan gelen açıklamalar hiç de diyaloga zemin hazırlayacak türden değil. Öte yandan Yunanistan’ın Türkiye’nin burnunun dibindeki Meis adasıyla Doğu Akdeniz’in büyük bir kısmını kapatmaya çalışmasının hiçbir mantıklı açıklaması yok.Türkiye’ye yönelik bir haksızlık, adaletsizlik sözkonusu.
Türkiye, temmuz sonunda Almanya’nın arabulucu olması üzerine sismik araştırma faaliyetini durdurarak siyasi diyalog ortamı oluşması için kapıyı aralamıştı. Ancak Yunanistan, ağustos başında gidip Mısır ile deniz yetki anlaşması imzalayarak Ankara’nın bu iyi niyet hamlesini boşa çıkardı.
GÜVEN TESİSi ÖNEMLİ
MİÇOTAKİS dünkü makalesinde diyalog için Türkiye’nin, Yunanistan’ın hak iddia ettiği bölgelerde sismik araştırma faaliyetlerini durdurmasını istiyor. Türkiye ise önkoşulsuz bir müzakereden yana.
Yunanistan ayrıca pazarlık için kendine maksimalist bir yaklaşım belirlemiş durumda. ‘Türkiye ile sadece deniz yetki sınırının belirlenmesini görüşürüm’ diyor. Yani kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge pazarlığına varım, kıta sahanlığı ve hava sahası pazarlığında yokum diyor. Atina ayrıca adaların silahtan arındırılması, Kardak gibi aidiyeti tartışmalı coğrafi formasyonların akibeti ve azınlıklarla ilgili bir pazarlığa da girmek istemiyor.
Aslında Doğu Akdeniz’deki kriz ne Türkiye’nin ne de Yunanistan’ın yararına. Koronavirüs salgını, pandeminin yarattığı ekonomik kriz ve belirsizler tüm dünyayı çok ciddi sınamalarla karşı karşıya bırakıyor. Gerilimin düşmesi önemli. Ancak bu tehdit diliyle bunun kolay olmayacağı da anlaşılıyor. Bu nedenle AB’nin yaptırım yerine güven arttırıcı öneriler üzerinde akıl yorması tarafları diyaloga teşvik açısından daha faydalı olabilir.
Paylaş