Paylaş
Olmuyor çocuklarıyla fotoğrafçılara yakalanıyor. İlgi çekmek için “her an hamile kalabilirim” diyor. Tüm bu numaraları, Bosna savaşıyla ilgili, “Kan ve Bal Ülkesi’nde” isimli yeni filmi için yapıyor. Hemen ikaz edeyim.
Bu film Angelina Jolie’nin ilk yönetmenlik deneyimi, oyuncu olarak rol almıyor. Ancak film, Bosna Savaşı gibi hatıraları kötü bir konuyu işlediği için büyük tartışmaları beraberinde getirdi.
BAL-KAN. Filmin içeriğinden önce yönetmenin eseri için seçtiği “Kan ve Bal Ülkesi’nde” ismi eleştiri konusu oldu. Aktris, Balkanların Türkçe’de “Bal” ve “Kan” kelimelerinin birleşmesinden bir araya geldiğini belirterek yapıtına bu adı verdiğini söyledi.
Bu da filmden çok daha önce internette başlayan etimolojik tartışmayı alevlendirdi. Her ne kadar yerel tur rehberleri, “Türkler buraya ilk geldiğinde verimli toprakları görüp, ‘bal ülkesi’ dedi, sonra da buraları elde tutmanın ne kadar zor olduğunu görünce ‘kan’ kelimesini de ekledi” diye anlatsa da aslının öyle olmadığı konuşuldu.
İngilizce’ye de geçen ‘Balkan’, eskiden beri Türkçe’de ‘sarp ve ormanlık sıradağ’ anlamında kullanıldı.
BOSNA. Çaylak bir dış haberciyken savaşın ne kadar acımasız olduğunu profesyonel olarak deneyimlediğim ilk savaş olması sebebiyle bende hassas bir yeri var. İşte tam da bu nedenle filmi çok merak ediyorum. Keskin nişancı dehşetini, Saraybosna’daki yokluğu, toplama kamplarındaki tecavüz dramlarını ne kadar anlatabildi ya da anlatabildi mi?
Angelina Jolie, iki yıl önce BM Yüksek Mülteciler Komiserliği İyi Niyet elçisi olarak gittiği Bosna’da savaş kadınlarının anlattıklarından etkilenerek böyle bir projeye girişmişti. Filmi gerçekçi bir zemine oturtabilmek için de o günlere tanıklık eden birçok kişiyle görüştü. Bunların arasında savaşı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’nın mimarı Amerikalı diplomat Richard Holbrooke da vardı.
SENARİST. Angelina Jolie aynı zamanda filmin metin yazarı. Fazla Hollywood’lu kaçmamak için bazı noktalara özen gösterdiğini röportajlarından biliyorum. Film hem İngilizce, hem de yerel dillerde çekildi, yerel oyuncular oynadı. Birçoğu bizzat savaşı görüp yaşamış kişilerdi.
Film, savaş öncesi tanışan ve yakınlaşan Bosnalı Müslüman Ajla ile Sırp polis memuru Danijel’in, nasıl olup da bir anda düşman cephelere düştükleri, etnik fay hatlarının iç ve dış müdahalelerle nasıl büyük depremler yaratabildiği ekseninde dönüyor.
Başta Angelina’yı Boşnak bir kadınla Sırp asker arasındaki aşkı anlattığı gerekçesiyle aforoz eden Boşnak kadınlar, ortaya çıkan eseri gördüklerinde olumlu puan verdiler. Sırp askerlere göre ise yönetmen tek taraflı davranmıştı.
Yabancı dilde çekilmiş en iyi film dalında Altın Küre ödülüne aday gösterilen eser 23 Aralık’ta ABD’de, Şubat ayında Türkiye’de gösterime giriyor.
YORUMLAR. Filmi izleyenler, savaş sahnelerinin gerçekçi, arka planın çok iyi hazırlandığı görüşünde. Henüz izlemedim. En iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ına sahip Angelina, bu ilk filmiyle yönetmenlik ödülü de alabilir mi, hep birlikte göreceğiz.
Öte yandan filmin Bosna’da etnik gruplar arasında yeni bir tartışma yaratacağı kesin. Birkaç gün evvel, savaşı bitiren anlaşmanın 16’ncı yılıydı. Ancak Boşnak, Hırvat ve Sırplar arasındaki uzlaşma, hâlâ kalıcı bir barışa dönüşmüş değil. Avrupa Birliği askerleri, NATO desteğinde barışa katkı sağlamak için burada bulunmaya devam ediyor. Bosnalı Sırplar, “siyasi canavar” diye tarif ettikleri Bosna-Hersek Federasyonu’nun bölünmesi konusunda ısrarlı. Hırvatlar huzursuz. Bu nedenle film, hassas zemin üzerindeki barışa ince ayar yapılması için bir vesile olabilir. Bal ülkesi yeniden kana bulanmasın.
Paylaş