Paylaş
Mesele Afrika Boynuzu’nda insanların kuraklık yüzünden açlıkla karşı karşıya kalmaları.
Mesele yaz aylarında yüzyılın selini yaşayan Pakistan’ın hâlâ kendini toparlayamamış olması.
Mesele Avrupa’nın dünyanın en hızlı ısınan bölgesi olması.
Mesele Akdeniz Havzası için alarm zillerinin çoktan çalmış olması.
Mesele yaz gelince bitmek bilmeyen orman yangınları.
Mesele özetle iklim krizi ve verilen sözlerin hayata geçirilmesindeki isteksizlik.
İKLİM ZİRVESİ
İşte 100’den fazla ülke temsilcileri şu günlerde Mısır’ın turistik Şarm el-Şeyh kentindeki COP27 İklim Zirvesi’nde bir araya geliyor.
Zirvede daha önce vaat edilen taahhütlerde hangi aşamaya gelindiği, sözler tutulursa ya da tutulmazsa dünyayı ne tür senaryoların beklediği masaya yatırılıyor.
Zirve, insan hakları karnesi zayıf Mısır’ın ev sahipliğinde yapıldığı, protestolara fazla izin verilmediği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Küresel ısınma gittikçe kendini belli ederken, bir yandan da zengin ülkelerin bu global krizde yoksul ülkelere nasıl destek olabileceğine dair tartışmalar sürüyor.
SENARYOLAR FECİ
Malûm 2015 tarihli Paris İklim Anlaşması’nda hedef yüzyıl sonunda küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2 derecenin olabildiğince altında tutulmasıydı.
- Ülkeler buna göre küresel ısınmaya katkı sağlayan sera gazlarının salımını azaltma sözü verdiler. Halihazırda küresel ısınma seviyesi 1.2 dereceye çıkmış durumda.
- Son yıllarda dünya üzerinde yaşanan doğal afetler ise yıllar önce yazılıp çizilen senaryolardan çok daha vahim.
- İklim Eylem Takipçisi isimli örgüte göre, şimdiki gibi devam edersek 2100’de küresel hava sıcaklığı 2.7 derece artacak.
- Eğer ülkeler kararlı bir şekilde hedeflerini uygularsa, sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutmak mümkün olabilecek.
KÜRESEL BİR SORUN
İklim krizi, her bireyi yakından ilgilendiriyor. Çünkü ekstrem hava şartları varoluşsal bir tehdidi de beraberinde getiriyor.
Kuraklık; susuzluk, kıtlık, gıda krizi anlamına geliyor. Buzulların erimesi demek, deniz seviyelerinin yükselmesi, sahillerdeki verimli tarım alanlarının yok olması demek.
Aşırı sıcaklar, daha yaşanabilir bölgelere göç anlamına geliyor. Göç demek, mülteci krizi demek. Elbette COP27 zirvesinden mucizeler beklemek mümkün değil. Ancak iklim değişikliğiyle ilgili duyarlılığı artırma anlamında da bir vesile aslında.
FIRSATA DÖNÜŞEBİLİR
Rusya’nın Ukrayna işgaliyle bir yandan küresel dünyanın birbirine ne kadar muhtaç olduğunu bir kez daha gördük.
Ukrayna’dan tahıl çıkışı olmayınca küresel fiyatların nasıl yükseldiğini tanık olduk.
Rusya’dan doğalgaz kesildiğinde Avrupa ülkelerinin enerji açığını kapatmak için nasıl paniklediğini gördük. Aslında aynı paniği küresel ısınma için de yaşamak gerekli.
Ama koronavirüs salgını, sonrasında tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar ve enerji darboğazı derken, iklim krizine katkı sağlayan kömür gibi, doğalgaz gibi fosil yakıtlara yönelimin arttığına şahit olduk.
Oysa dünyanın bu enerji darboğazı, yenilenebilir, temiz ve güvenli enerjiye geçişi hızlandırmak için de bir fırsat olabilir.
Öte yandan fosil yakıt lobisi de direnmeye devam ediyor. Çevreyle ilgili iki sivil toplum örgütüne göre zirveye 600’den fazla fosil
yakıt lobicisi katılmış. Bu geçen seneki Glasgow zirvesine göre yüzde 25’lik bir artışa işaret ediyor.
Petrol ve doğalgaz lobisinin bu kadar güçlü boy gösterdiği bir zirvede, yoksul Afrika ülkelerinin nasıl haklarını arayabileceği de soru işareti yaratıyor.
YENİ FORMAT GEREK
Velhasıl iklim krizinin şakası yok. Bunu hepimiz hissediyoruz. Ancak kökleri Sanayi Devrimi’ne dayanan kâr amaçlı konvansiyonel yaklaşım da çözüm üretmede sınırlı kalıyor.
En iyi senaryolarda bile dünyanın gelecek on yıllarda birkaç derece ısınacağı öngörülüyor. Bu da kent hayatından tarımsal üretime kadar birçok alanın etkileneceği işaret ediyor.
Dolayısıyla iklim kriziyli mücadelede yeni bir format gerekiyor. Yarının dünyasını öngörüp ona göre çevre dostu inovasyona ve teknoloji geliştirmeye yönelen, bu konuda öncü olan ekonomik olarak da diğer ülkelerin bir adım öne geçer.
İklim kriziyle mücadeleyi ticari anlamda da ‘kârlı’ bir seferberliğe dönüştürmek bu çözümün anahtarı olabilir.
Paylaş