Paylaş
Aşı şirketleri siparişleri karşılamada geç kalırken zengin ve yoksul ülkeler arasındaki aşı adaletsizliği de giderek su yüzüne çıkıyor.
ALMANYA’NIN SINAVI
ŞU günlerde dünya gündeminin arka planında aşı temini konusunda öyle çok tartışma var ki. Avrupa mesela. Avrupa Birliği Komisyonu ve Almanya ile İngiliz-İsveç şirketi AstraZeneca arasında müthiş bir gerilim yaşanıyor.
Amerikan Pfizer ve Alman BioNTech şirketinin yeni tesisler kurması, aşı üretiminde sıkıntılar yaşanmasına ve bu yüzden Almanya’da aşılamanın yavaşlamasına yol açtı. Yine Almanya’da AstraZeneca’nın aşılarda İngiltere ve ABD’ye öncelik vereceği kuşkusu büyük tartışma konusu oluyor.
Alman Bild gazetesi dün emeklilerin Sağlık Bakanı’na yönelik ‘Yalvarıyoruz aşılarımızı yapın’ çağrısını birinci sayfaya taşımıştı. Almanya’da eylül ayında genel seçimler var ve bu durum Başbakan Angela Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi’ni de büyük bir sınamayla yüz yüze bırakıyor.
zengine var, yoksul beklesin
AŞI konusunda dikkat çeken diğer bir bölge Ortadoğu. İsrail, aşılamada en başarılı giden ülkeler arasında yer alıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar gibi Körfez’in zengin ülkeleri de aşılamada öne geçerken Yemen, Suriye, Lübnan gibi savaş ve krizlerin vurduğu ülkeler bir de aşı konusunda darbe yiyor.
Koronovirüsün tıbbi imkansızlıklar nedeniyle daha ölümcül olduğu yoksul Afrika da aşı ihtiyacını karşılamak için mücadele veriyor. En yoksul ülkeler için kurulan aşıya erişim fonu COVAX üzerinden 600 milyon doz aşı temin edilmesi bekleniyor.
Batılı şirketler, zengin ülkelerin ihtiyaçlarını bile zamanında yetiştiremezken yoksul ülkelerin ancak 2022’de aşıya erişimi olabileceği hesaplanıyor.
böyle giderse tehdit sürer
ABD’de Joe Biden yönetiminin iş başı yapmasının ardından ilk 100 günde 150 milyon doz aşı uygulanması hedefleniyor. Washington’un bu hedefe ulaşma kararlılığı elbette Batılı şirketler üzerinde de baskıyı arttıracaktır. Aşı şirketleri zengin ülkeleri önceledikçe de dünyanın başka ülkeleri aşı hedeflerine ulaşmakta geri kalacaktır.
Aslında koronavirüs ile mücadele ederken hiç de aşı milliyetçiliği yapacak zaman değil. Çünkü dünyanın bir yerlerinde birileri aşılamada geri kaldıkça virüsün mutasyona uğrayıp o aşılanmış ülkeleri yeni bir varyantıyla test etme riski olacaktır.
Anlaşılan o ki, dünyanın büyük bir kesimi aşılanmadıkça salgının sonunu da kolay kolay görmek mümkün olmayacaktır.
YENİ ANLAYIŞ ŞART
MESELA Uluslararası Ticaret Odası’nın yaptığı bir araştırmaya göre eğer gelişmekte olan ülkelere aşı imkanı sağlanmazsa dünya küresel ekonomisi 9.2 trilyon zarara uğrayabilir. Üstelik uluslararası ticarete daha açık olan ekonomiler daha çok etkilenebilir. En çok zarara uğrayabilecekler arasında ABD, İngiltere, Almanya, Norveç, İsviçre ve Belçika gibi ülkeler de yer alıyor.
Ez cümle, dünyanın salgını ele alış biçiminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Dünya alelade bir durumla değil küresel bir felaketin tam ortasında.
Dünyanın aşı bencilliğine değil, pandemiyi bitirebilecek bilgi paylaşımı, teknoloji paylaşımı gibi daha dayanışma temelli yaklaşımlara ihtiyacı var.
Bavyeralı Hans gibi, Gineli Mamadou’nun da aşı olma hakkı var.
Bu nedenle ülke bazlı çözümler yerine uluslararası işbirliğinin öne çıktığı modellere yönelme vakti geldi de geçiyor bile.
Bu bağlamda uluslararası bir aşı zirvesi düzenlenmesi, milliyetçilik dozunun azaltılması için yeni bir adım olabilir.
Unutmayalım, son vaka da bitmeden koronavirüs dünyadan silinmeyecek.
Paylaş