Paylaş
Ya diğer rauntlar?
Maidan ayaklanması, sonunda 45 milyon nüfuslu Ukrayna’yı devlerin elinde piyon olmaktan kurtarabilecek mi? Yoksa ülke daha büyük krizlere mi gebe? İşte asıl mesele de bu.
*
HER ne kadar görünüş itibariyle Maidan ayaklanması Türkiye’deki Gezi eylemlerine benzetilse de dinamikleri farklıydı. Türkiye’deki baskıcı ve anti-demokratik iç politikalara yönelik bir başkaldırıydı.
Kiev’deki isyan ise daha uluslararası konjonktürle de ilgili, ülkenin geleceğinin nereye yöneleceğine dair jeostratejik uzantıları da olan bir kalkışmaydı.
*
1991 yılında Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanan Ukrayna, geçen yıllara rağmen Moskova’nın yörüngesinden çıkamadı. 2005 tarihli Turuncu Devrim ile bu denenmiş olsa da ülke Moskova’nın etkisi altında kaldı.
Çünkü Rusya için Ukrayna nüfus gücü, coğrafi konumu, Kırım’daki deniz üssüyle önemli bir müttefikti. Aynı zamanda Avrupa ile arasında bir tampondu.
Öte yandan SSCB sonrasında Orta Avrupa, Balkanlar ve Baltıklar’daki eski Doğu Bloku ülkelerini bünyesine katan AB için de Ukrayna mühim bir ülkeydi. Geçiş ülkesi Ukrayna’yı denetim altına alan blok, biraz daha büyüyecek, nüfuz alanını genişletecekti.
*
İŞTE AB, bu hesaplarla kasım ayında Ukrayna ile ortaklık anlaşması yapmaya hazırlandı. Ancak Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç liderliğindeki yönetim, büyük ölçüde doğalgaz bakımından bağımlı olduğu Rusya’dan uzaklaşmayı göze alamadı.
Avrupa yanlısı halk sokaklara döküldü. Çünkü yolsuzlukların, ekonomideki kötü gidişatın AB sayesinde son bulacağı, eninde sonunda Brüksel standartlarının Kiev’e de uygulanacağı umudu vardı.
Başlangıçta barışçıldı her şey. Kara, kışa, eksi 10-15 derece soğuğa rağmen direndiler. Ama nedense AB’den kitlelere enerji verecek pek öyle sıkı bir destek çıkmadı.
Ta ki, Avrupa Birliği, ABD’li kadın bakan yardımcısı Victoria Nuland’dan Amerikan standartlarında hafif, Avrupa ölçüsünde okkalı bir küfür yiyene kadar. Ta ki, Kiev’de geçen hafta 100 kadar insan sokak ortasında ölene kadar. Sonrasında her şey baş döndürücü bir hızla gelişti.
*
KÜFÜR zaten AB’yi bir süredir hareketlendirmişti. Cuma akşamı AB’li bakanlar Kiev’de kırılgan da olsa bir anlaşmaya ikna ettiler tarafları. Meclis daha azil kararı çıkarmadan Yanukoviç, önceki gün Kiev’den ayrılmak zorunda kaldı. Yolsuzluktan hapis yatan eski kadın Başbakan Timoşenko, Maidan’da boy gösterdi.
Şimdi mesele şu.
Maidan, uğruna isyan ettiği AB’den aradığı desteği bulacak mı? Türkiye’yi nüfus çokluğu nedeniyle yakın gelecekte tam üye yapmasının mümkün olmadığını dillendiren AB, 45 milyon nüfuslu Ukrayna için bir ayrıcalık yapar mı?
Belli ki, AB, tek başına Ukrayna’nın ekonomik yükünü üstlenmek istemiyor. Adres olarak da acı ekonomik reçeteleriyle bilinen Uluslararası Para Fonu IMF’i gösteriyor. Yanukoviç döneminde 15 milyar dolar yardım vaat eden Rusya da son belirsizlik üzerine bu teklifini askıya almış durumda.
Başta dediğim gibi birinci raunt tamam.
Ama sonraki hamleler daha tehlikeli. Hele de devlerin inatlaşması yüzünden on binlerce kişinin öldüğü bir Suriye örneği varken. O nedenle Avrupa, ABD ve Rusya, istenmeyen gelişmeleri ateşleyecek girişimlerden şiddetle uzak durmalıdır. Aman dikkat.
Paylaş