Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Almanya ile yeniden

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın Berlin ziyareti bugün resmen başlarken şu sorunun yanıtı merak ediliyor:

Haberin Devamı

‘Türkiye ile Almanya son yıllarda yaşanan krizlere rağmen ilişkilerin nispeten istikrarlı olduğu eski günlerine geri dönebilir mi?’

İki taraftan da gelen mesajlarda temkinli iyimserlik dikkat çekse de gidişatı daha çok bundan sonra atılacak adımlar ve tercih edilecek tonun belirleyeceği anlaşılıyor.

Her şeyden önce tarihi yol arkadaşlığının yanı sıra Almanya’da yaşayan 3.5 milyon Türkiye kökenli nedeniyle iki ülke arasında kendine has bir bağın olduğunu hatırlamada fayda var. İkinci Dünya Savaşı sonrasında iş gücü açığını kapatmak için Almanya’ya giden, ekonomik kalkınmada ciddi rol oynayan Türkler, yaşadıkları birçok soruna rağmen bugün de ülkenin önemli birer parçası.


TELAŞLANDILAR
ALMANYA ile Türkiye’yi birbirine bağlayan bu insan faktörünün yanı sıra ekonomik faktör de mühim bir yer tutuyor. Türkiye’de yaklaşık 6.500 Alman firması iş yapıyor. Ortak ticaret hacmi 38 milyar Euro. Alman şirketleri, Türkiye’de 120 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. Dolayısıyla ABD ile yaşanan gerilimle birlikte Türk Lirası, döviz karşısında değer kaybına uğramaya başladığında Almanya, krizin kendisini de etkileyebileceği gerekçesiyle en çok telaşlanan ülkelerin başında yer aldı.

Anayasa referandumu ve seçimler döneminde Türk yetkililere Almanya’da salon etkinliği izni verilmemesi, Alman Parlamentosu’nun ‘Ermeni soykırımı’ tasarısını kabul etmesi, 15 Temmuz darbe girişimine Almanya’nın yeterince tepki göstermediği gibi FETÖ firarilerinin yeni adresi olması, buna karşılık Türkiye’nin teröre destek suçlamasıyla Alman vatandaşlarını tutuklaması iki ülke arasındaki gerilimi arttırdı.

Şimdi iki ülke iktidarları da anlaşılan inişli çıkışlı dönemi geride bırakıp geleceğe bakmanın uygun olacağı görüşünde. Ancak hem Alman medyasında hem muhalefet cephesinde bu normalleşme hamlesinin biraz erken olduğuna, Türkiye’nin üst düzey kabul için demokrasi ve hukuk devleti anlamında daha kat etmesi gereken mesafeleri bulunduğuna dair görüşler söz konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Berlin’e ayak bastığında bu tartışmalar sürüyordu.


KRİTİK ORTAKLAR
ALMANYA ve Türkiye, birbirleri için kritik ortaklar. Alman basınındaki hava ekonomik zorluğun Türkiye’yi Almanya’ya yaklaştırdığı yolunda. Ancak ABD’nin Avrupa ile ticaret savaşı, Rusya’nın Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da artan etkisi, buna karşılık Moskova ile yakınlaşan Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşabileceğine dair yorumlar ve Suriye’den yeni bir mülteci göçü riski de Berlin’i jeopolitik anlamda pozisyonunu gözden geçirmeye sevketmiş olabilir.

Alman Der Spiegel dergisinde ay başında Türkiye’nin Almanya’nın mali ve teknolojik desteğiyle demiryollarını modernize etmek istediğine dair bir makale vardı. 35 milyar Euro’luk proje kapsamında hızlı tren ağının örülmesi, sinyalizasyon sisteminin yenilenmesi ve demiryolu ağının modernize edilmesinin öngörüldüğü belirtiliyordu. Çin’in de böyle bir projeye ilgi gösterdiği, Almanya’nın ise nüfuzunu kaybetmek istemediği, Ankara’nın önerisine olumlu yaklaştığı aktarılıyordu.


GÜNDEMLERİ YOĞUN
Her halükarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti ilişkilerin gözden geçirilmesi için bir fırsattır. İyi ilişkiler iki ülkenin ve Almanya’da yaşayan Türklerin de yararına olacağından tarafların siyaseten pragmatik davranacağını öngörmek hatalı olmayacaktır.

AB ile üyelik konusunda olumlu bir adım beklenmezken Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, ekonomik ilişkilerin gelişmesi, Türk vatandaşlarına AB vizesinin kalkması gibi konularda ilerleme aranabilir. Ancak Alman kamuoyunun baskısı altındaki Merkel hükümetinin de ‘demokrasi ve hukuk devleti’ konusunda reform tavsiyelerini gündeme getirmesi beklenmedik bir durum olmayacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları