Paylaş
Bir yanda 3 Kasım seçim sonuçlarını kabul etmeyen bir ABD Başkanı ve onu ateşli bir şekilde desteklemeye hazır taraftarları. Öte yanda asker koruması altında görev süresi sona ermek üzere olan başkan hakkında azil süreci başlatan Kongre ve yine asker koruması altında yemin etmeye hazırlanan yeni ABD başkanı.
Doğrusu ABD’nin imajı yakın tarihte hiç bu kadar zedelenmemişti.
İyi de süpergüç nasıl oldu da bu noktaya geldi? Bunu elbette bir köşeyazısıyla analiz etmek mümkün değil ama, bazı unsurlara dikkat çekmek isterim.
TRUMP FAKTÖRÜ
MALUM Donald Trump seçim yarışına ilk girdiğinde kimse pek şans vermemişti. Başkan olduğunda bile ‘outsider’, yani bu makama uygun olmayan dışarıdan gelmiş biri gibi görüldü. Bir de Rusya’nın Trump lehine seçimlere müdahale ettiği iddiaları vardı ki, epey tartışma götürdü.
Trump’ın yönetim biçimine ise iki unsur damgasını vurdu. Öngörülemez olması ve devletin kurumlarının sözcülerini bir yana bırakıp Twitter’ı kamuyla doğrudan iletişim aracı haline getirmesi. ABD’de sabah olduğunda Trump’ın yaptığı ilk iş Twitter’dan hasımlara gözdağı veren, yandaşları ateşleyici tweet’ler atmak oluyordu.
KOMPLO TEORİLERİ
BAŞKAN Trump’ın ‘Amerika’yı yeniden harika yap’ politikası ABD’yi içine kapanmaya yöneltirken ekonomik göstergelerin başta iyi gitmesi, işsizliğin azalması Trump’ın hanesine yazılan artılar oldu. Polisin, siyahi Amerikalılara yönelik şiddet eylemleri ise Amerika’daki etnik fay hatlarının uyanmasına yol açarken toplumsal kutuplaşma da belirginleşti.
Özellikle beyaz ve orta gelirli Amerikalılar, Trump’ı bir kurtarıcı olarak görmeye başladı. Bunda tabi aşırı sağcı QAnon ve diğer komplo teorilerinin ciddi etkisi de oldu.
KOMPLOLARA İNANANLAR
İnternette doğan ve sosyal medyada yayılan QAnon teorilerine göre Trump, ‘şeytana tapan pedofillere karşı gizli savaş veren bir kurtarıcı’ydı. ABD’de her gün binlerce kişi koronadan can verirken başka bir komplo teorisine göre ise koronavirüs diye bir şey yoktu ya da ölümcül değildi.
Bu komplo teorileri seçmen tabanında da karşılık buldu. Nitekim 6 Ocak’ta ABD Kongresi’ni basan bazı eylemcilerin üzerinde QAnon’ın kısaltması olan ‘Q’ harfinin olması da dikkat çekiciydi.
KONGRE’NİN HALLERİ
ÖTE yandan 6 Ocak’ın gelişi önceden belliydi. Seçim sonuçlarını tanımayan Donald Trump, yandaşlarını Kongre’nin Demokrat Joe Biden’ın seçildiğini kabul edeceği oylama öncesi Washington’da gösteri yapmaya çağırıyordu. Trump’ı Twitter’dan takip eden herkes tansiyonun yükselebileceğini öngörebilirdi.
‘Siyahların Hayatı Değerlidir’ eylemlerinde göz açtırmayan güvenlik güçleri nedense bu kez gereken önlemi almamıştı. Ve bir anda yüzlerce Trump yanlısı Kongre binasını işgal etti. Eski ABD Başkanı George W.Bush bile ‘Seçim sonuçlarına muz cumhuriyetinde böyle tepki verilir, bizim demokratik cumhuriyetimizde değil’ diye tepki gösterdi.
BIDEN’IN İŞİ ZOR
JOE Biden 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralmaya hazırlanıyor. Başkenti korumak için 20 bin ulusal muhafız sevkedilmiş durumda. Temsilciler Meclisi’nin önceki gün Trump için azil oylaması yaptığı sırada Kongre koridorlarında 2 bin asker bulunuyordu. Kongre’deki protestocuların fotoğrafları ne kadar tuhafsa postallı, kamuflajlı, silahlı askerlerin ‘demokrasi nöbeti’ tutması da bir o kadar tuhaftı.
Biden ise Barack Obama döneminde önemli pozisyonlarda görev almış isimleri kabinesinde toplamayı sürdürüyor. Dört yılın ardından ABD ve dünya, Obama-Biden ekibinin bıraktığından çok farklı bir yerde. Biden Amerika’yı yeniden birleştirebilecek mi, dünya için yeni perspektifler sunabilecekler mi bunu zaman gösterecek. Ancak binlerce km öteden de olsa işlerinin kolay olmayacağını öngörmek mümkün.
Paylaş