Paylaş
Taliban dün bu yazıyı yazarken cumadan bu yana 12 vilayetin merkezini ele geçirmiş, Kabil-Kandahar yolunu kontrol altına alarak 150 kilometre ötedeki başkenti de baskı altına almıştı.
Dünya Afganistan’da bu hızlı gelişmeleri izlerken, ABD basını Washington yönetiminin Kabil’in 90 gün içinde Taliban’a geçebileceği hesabı yaptığını yazdı. Oysa daha önce ABD, Afgan hükümeti kendini toparlayamazsa 6 ile 12 ay içinde Taliban kontrolü öngörüyordu.
KUZEYDEN BAŞLADI
YILLARDIR ABD’den eğitim ve askeri destek alan Afgan ordusunun bu kadar çabuk çözülmesi muhtemelen öngörülmüyordu. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden da “20 yılda bir trilyon dolar harcadık. Eğittik, modern ekipmanlarla 300 bin Afgan gücünü donattık. Afgan liderlerinin bir araya gelmesi lazım. Kendileri için, ulusları için mücadele etmeleri gerekiyor” diyor. ABD, şu an sınırlı hava desteğinin dışında askeri bir müdahaleden yana değil.
Taliban bu kez, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan ile sınır olan kuzeyde kontrolü sağlamaya yönelik taarruzda bulunuyor. Bölgenin en büyük kenti Mezar-ı Şerif’in de düşmesi halinde Taliban kuzeyde tamamen denetimi sağlamış olacak. Farklı etnik gruplarının yaşadığı bu bölge Taliban iktidarının söz konusu olduğu 1996-2001 yılları arasında Kuzey İttifakı yapılanmasıyla Taliban’a en fazla karşı koyan bölgeydi.
KABİL’E BASKI ARTTI
ŞERİATIN katı bir şekilde uygulanmasından yana olan Taliban’ın denetimi sağladığı bölgelerde günlük hayat devam etse de kadınlara burka telkini, radyoda müziğe kısıtlama gibi müdahalelerin başladığı aktarılıyor. Taliban’dan en çok da kadınlar çekiniyor.
İngiliz The Guardian gazetesinde çıkan bir haberde Gazneli Fatıma isimli bir kadın, Taliban’ın evlere girip kadınlardan kendileri için yemek pişirmesini, kıyafetlerini yıkamasını istediğini anlatıyor. Ayrıca örgüt mensuplarının küçük kızları seks köleliğine zorladığı gibi haberler de hızla yayılıyor.
Zaten kuraklık ve koronavirüs salgınıyla zor günler yaşayan yüz binlerce insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığı aktarılıyor. Afgan hükümeti kontrolündeki Kabil’e kaçan daha çok kadın ve çocuk binlerce insan parklarda yaşıyor. Genç erkekler ise Avrupa hayaliyle göç yoluna düşüyor.
KOMŞU ÜLKELER ALARMDA
AFGANİSTAN’da bu karmaşa elbette komşu ülkeleri de tedirgin ediyor. Taliban temsilcilerini Moskova’da ağırlayan Rusya, bir yandan da Afganistan’a komşu eski Sovyet cumhuriyetinde (Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan) askeri tedbirlerini arttırdı.
Yine Taliban temsilcilerini Pekin’de kabul eden Çin de Taliban ile temas halinde olmayı tercih ediyor. Mesela Çin Komünist Partisi’nin yayın organlarından olan Global Times gazetesinde birkaç gün önce ilginç bir başyazı yayınlandı. Yazının ana fikri ‘Taliban’dan bir düşman yaratmak Çin’in çıkarına değil’ şeklindeydi.
Afganistan’daki karışıklıktan olumsuz etkilen bir diğer ülke ise İran. Taliban’dan kaçan pek çok Afgan yöneticinin bu ülkeye sığındığı haberleri geliyor. Ve bu insanların bir kısmı, “ABD’ye sığınma başvurusu için Türkiye gibi komşu ülkelere gidin” diye yönlendirilen göçmenler.
TALİBAN’A UZLAŞMA TEKLİFİ
KABİL havalimanını işletmeyi öneren Türkiye, Taliban ile görüşmeye hazır olduğu mesajını verirken yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalması muhtemel ülkelerden Almanya, ‘şeriat ilan edilirse Afganistan’a mali yardımı (yılda 430 milyon Euro) keseceği’ uyarısında bulundu.
Bir yandan da Katar’da Taliban ve Afgan hükümetinin de temsil edildiği çok taraflı görüşmeler sürüyor. Dün Kabil yönetiminin Taliban’a şiddetin durmasına karşılık güç paylaşımı teklifinde bulunduğu haberleri geldi.
ABD askerinin çekilmesi sonrası beklenmedik bir momentum yakalayan Taliban, böyle bir pazarlıkta muhtemelen elini yüksek tutmak isteyecektir. Ancak uluslararası meşruiyet arayışı ve sahadan gelen yorgunluk haberleri Taliban’ı uzlaşmaya sevk eder mi, göreceğiz.
Paylaş