Paylaş
Durağımızı geri istiyoruz
ÇELİKTEPE
Çeliktepe'den faks gönderen bir okurumuz, kazı çalışmaları nedeniyle kaldırılan son durağın, kazı bittiği halde neden yeniden konmadığını soruyor. İGDAŞ çalışmaları sebebiyle kazı yapıldığında son durağın kaldırılması semt sakinlerini mağdur etmiş. Sadece 1-2 otobüsün geldiğini belirten okurumuz, geri kalanların Yahyakemal'e gittiğini söylüyor. Yahyakemal'den Çeliktepe'ye çıkan yol çok dar ve dik olduğu için, bu, trafiğin sıkışmasına ve otobüslerin zarar görmesine neden oluyormuş. Okurumuz semt sakinlerinin duraklarını geri istediğini söylüyor.
Ada yolları araç kaynıyor
BÜYÜKADA
Bir okurumuzun faksını aynen aktarıyoruz:
‘‘Pazar günü Büyükada'ya gittiğimde gözlerime inanamadım. Adalarda motorlu araç yasağı kalkmış, vızır vızır otomobiller, minibüsler yolcu taşıyor! Üstelik de resmi araçlar. Yalnızca Aya Yorgi Tepesi'ne yürüyerek çıkarken gördüklerimi sayayım: Ortalığı egsos gazına boğarak çıkan, üzerinde ‘‘ambulans’’ yazılı Sağlık Bakanlığı'nın minibüsü. Biz, ‘‘aman birisine bir şey oldu’’ diye boşuna heyecanlandık. Bin baktık içinden görevliler değil, çoluk çocuk indi ve tepeye yaya tırmanmış olan biz ‘‘sade’’ vatandaşların yanından kurumlanarak geçtiler. Biraz sonra araçtan piknik malzemelerini indirdiler. Bu yetmedi, tam yarım saat içinde belediyenin bordo renkli ‘‘zabıta’’ yazılı çift kabinli aracı tepeye tam üç sefer yaptı ve tahmin ediyorum gün boyunca çeşitli ayrıcalıklı yolcuları tıpkı bir taksi gibi taşıdı durdu. Faltonların bile çıkmasına izin verilmeyen Aya Yorgu yolunun motorlu araç trafiğinden yürünemez hale geldiğini gördük.
Yanlış anlaşılmasın, kıskandığımdan dolayı yazmıyorum. Aynı hakkın herkese tananmasını falan da istemiyorum. Görgüsüzlüğe de kızmıyorum. Sadece suç duyurusunda bulunuyorum.
Eğer ben gizlice otomobilimi Adalar'a sokarsam suç işlemiş olmaz mıyım? Olurum. Bu konuda vatandaşların bir ayrıcalığı olamaz. Kamu görevlilerinin de böyle bir ayrıcalığı olamaz. O zaman bir kere değil, kamu görevlileri iki defa suç işlemiş oluyorlar. Hem motorlu araç yasağını çiğniyorlar, hem de kamu aracını özel işleri için kullanıyorlar. Çünkü Adalar'da kamu araçlarına tanınan izin, yalnızca kamu hizmeti için.
Zabıt yok, şüphe ve ceza var
AKTAŞ
Küçükbakkalköy'den bir okurumuz aradı. AKTAŞ'la uzun süredir ciddi bir sorun yaşıyor. Okurumuz, dokuz yıl önce satın alarak oturdukları evde 4 Nisan 2000 tarihinde bir sayaç okuma görevlisinin saati okuduktan sonra 15 Nisan tarihinde 96 milyon TL cezalı ödeme yapması gerektiğini belirten bir fatura geldiğini (no:2226692) belirtiyor. Cezanın nedeni kaçak elektrik kullanımı. Okurumuz, kaçak elektrik kullanmadıkları için, itirazda bulunuyor. Raporda ‘‘diski durdurma sayaç delme’’ ibareleri yazılıymış. İşin tuhafı okurumuz kendisinin yahıhra bir zabıt tutulmadığını belirtiyor. İtiraz dilekçesini verdikten sonra evine 5 görevlyi gelmiş. Bu beş kişi inceleme yapmış ve okurumuza gerçekten de saatle ilgili şüpheye yer verecek herhangi bir durum olmadığını, bir yanlışlık olduğunu belirtmiş ve AKTAŞ adına özür dilemişler. Okurumuz bu görevlilerden o sırada zabıt tutulmasını istiyor, ama talebi yerine getirilmemiş. Görevliler gerekeni yapacaklarını, AKTAŞ'da rapor yazacaklarını ve yanlışlığını düzeltileceğini söyleyip gitmişler. Oysa okurumuz, daha sonra kendisinin yanında zabıt tutularak., bizzat kendisinin de zabta imza atması gerektiğini öğrenmiş.
Yalan rüzgarı
Ne var ki, okurumuza yine cezalı faturalar gelmeye devam etmiş. Gelen görevlilerinkenidise verdikleri sözü hatırlatmak üzere Bostanc Köprüsü yakınındaki AKTAŞ bürosuna giden okurumuz, şef konumundaki yetkiliyle konuşunca kulaklarına inanamış. Çünkü saatle ilgili şühe olduğu söylenmiş. Kendisinin yanında değil de AKTAŞ'ta tutulan raporda saatin camıyla oynandığı ve mühür söküldüğüne dair bir ibareyle karşılaşan okurumuz yine itiraz edince bu kez kendisine saatin sökülerek Enerji Bakanlığı'nda labortuvarca inceleneceği söylenmiş.
Aradan zaman geçmiş, yine değişiklik yok...
Okurumuz yeniden AKTAŞ bürosuna gittiğinde bu kez saatin hiçbir yere gitmediği saatin camıyla oynandığı konusunda ısrar etmiş yetkililer. İlle de saatin camıyla oynandığı ve bu kez film takılı olduğu söylenmiş kendisine.
Okurumuz, sayaç okuma görevlilerinin sayaç okuma sırasında birçok kez telefon kartıyla saatin camını ittiğini de belirtiyor.
Tam bir yılan hikayesine dönüşen bu olayda okurumuz soruyor:
Niye her iki seferde de kendisinin yanında, kendisinin de imzalayacağı bir zabıt tutulmuyor?
Sökülen saatin Enerji Bakanlığı'na gönderileceği söylendiği halde neden gönderilmiyor?
AKTAŞ adına kendisinden özür dileyen görevliler neden okurumuz ısrarla zabıt tutulmasını istediği halde bunu yapmadılar?
Saatin camıyla oynanması, kaçak elektrik kullanımına dair bir belirtiyse, neden sayaç okuyanlar telefon kartıyla saatin camını itme gibi bir alışkanlık edinmişler?
Ve bu durum daha ne kadar sürecek?
Okurumuzun adresi: Küçükbakkalköy, Koca Ceviz Caddesi, Sümbül Sokak, No. 31.
Sayaç numarası: 2477853
Tesisat numarası: 1069996
İlgililerin acilen dikkatine...
Paylaş