Paylaş
Ceplerin dolu. Hep tarihi geçmiş faturalarla. ‘Gel, otur soluklan’ demek geliyor içimden sana, ama senin bir de acelen var. Sanki kaburgaların parmaklık, kalbinse volta atıyo içeride. Neyse ki bu halini bırakmaya ikna olmuşsun, gününü bekliyorsun. Halbuki beklenen günler ‘godot’. Gelmezler. Biz onlara gideriz. Bunu sana, daha önce de söylemiştim.
Sigarayı bırakmak, daha sağlıklı yemekler yemek, sevdiğin bir iş yapmak, aşık olmak, ince olmak istiyorsun herkes gibi. Erteleme. Erteleme. Erteleme. Oyun hayat, valla oyun. Ciddiye alınacak bir tarafına rastlamadım henüz. Geçenlerde biri beni üzmeye kalktı, bir çevirdim kamerayı onu görmeyen yerlere, sıkılıp gitti dikkatimi alamayınca. Bu yöntemlerin en güzelidir. Bunu daha önce konuşmuştuk.
Diyorsun ki, ‘ülkede her gün kötü bir haber var’. Benzetmen güzeldi. Demiştin ki: bu ülke, sanki huzursuz bir ev. Her odasında ayrı kavga, anne babayla kavga, komşuda kavga, mahalle desen ayrı. Haklısın ama, herkes kendi vicdanının önünü süpürürse o da hallolucak. Tolerans selamı vermeyi bilirsen, çoğaltırsın kendinden. Demiştim ben de.
Twitter’ı sevmiyorsun. Ama seni eğlendirmek için bir şey anlatıcam. Bu hafta, oyun#4 diye bir şey başlattım. ‘ve ıspanağıma hak verdi’yle biten, küçücük bir hikaye yazmalarını istedim beni takip edenlerden. Kim bununla uğraşır diyorsun di mi, öyle değil işte. ınsanlar hayatlarının büyük bölümünü sıkılarak geçirirler. Onlara yumak verirsen kedi olurlar. Bir cevaplar geldi inanamazsın. Misal bu f.b.’den:
Reisin beni öptüğünü kreşte, kulaktan kulağa oynarken şöyle söyledim: reis yanağıma dudak verdi. En uca şöyle ulaştı: ve ıspanağıma hak verdi.
Hahahaha, şu da çok güzel bak, Güven Akgün’den: kalbime ıspanağım derdi, onu güçlendiriyormuş öyle söylerdi, bugün biraz kırılmıştım anlattım ve ıspanağıma hak verdi.
Oyun oynamayı bırakma, yoksa kurursun. Biliyorsun. ‘Boşuna’ diye bir şey yok, hani bahsi açılmıştı. ‘Her zaman yolunda her şey ve yerinde duygular’ demiştik. Hatta sen bunu bir kenara not etmiştin.
Değişme günün bugün, yenilenme günün bugün, yarının yok. Hatırlat demiştin. Hatırlatayım dedim cancağızım. Sen benim kıymetlimsin.
(15 Ocak günü Beyoğlu’ndan geçersen, XL diye yeni bir yerde çıkıyorum gel, beklerim. Yüz yüze laflar, raks ederiz.)
Paylaş