Uzun bir rüya gördüm. Ben bir şarkıcıymışım. Annem, babam, kardeşim böyle böyle tipler ve biz böyle böyle bir yerde yaşıyoruz.
Çocukluğum Ankara’da geçmiş. Parkta kuğular hatırlıyorum, kaydırak, evin arka bahçesi... Ve ikiz komşular: Petek’le Dilek. Yan apartmanın bahçesinde kurban kesiliyor. Orda bir de çatı vardı, çatıda adı Yağmur olan şişman bir çocuk.
Hastalanıyorum mu ne, eve iğneci geliyor. Siyah bond çantasıyla çok esmer bir adam... İlkokul öğretmenim kulağımı çekip bir şey için cezalandırıyor beni. Nedenini hatırlamıyorum. Zaten yaramazmışım. ‘Bu Türkçe en önemli dil galiba, bütün yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları var’ diyorum. Ama şimdi bu cümlenin mantığını anlamam imkansız... :) İstanbul’a taşınırken trende alerjim tutuyor, bir de fare gelip kulaklarımı yer mi diye korkuyorum.
Böyle hep müzikli bir evde büyüyorum. Salonda geç saatlere kadar şarkılar. ‘Oh, herkes burda, bir de şu şarkıyı söylese babam’ diyerek uyuduğum büyük, soğuk ama huzur dolu odalar. Ha, evet rüyamda uyuyorum bu arada...
Bizim aramıza katılmak istiyorsan, git bahçeden şunu çağır diyen gözlüklü kızı hatırlıyorum. Gidip çağırdım mı hatırlamıyorum, ama bir de çok güzel bir an var unuttum anlatmayı. Anaokulundayım, üzerimde beyaz bir elbise var, kapıdan bir giriyorum, herkes bağırıyor: aaa, Nil, elbisen ne güzel... :)
Hani iğneci demiştim ya, o galiba denizden bir mikroptu çünkü babamla kırmızı yosunlu bir denizde yüzdüğümü hatırlıyorum. İğrençti.
Sonra acayip ünlü oluyorum, şehrin sokaklarında otobüslerde falan hep ben. Bir reklamda mı oynamışım ne, ama aslında başta dediğim gibi şarkıcıyım asıl. Ay çok güzel birkaç şarkım var, dur mırıldanırım sonra unutmazsam...
En son ailece güzel bir tatile gidiyoruz. Ben bütün gün bir ayağım suda kafam gölgede kitap okuyup duruyorum. Arkadaşlarım da var. Kitapta Çinli bir düşünür diyor ki:
Bir zamanlar ben, Chuang-Tzu, bir rüya gördüm. Rüyamda kelebektim, neşeyle çiçekten çiçeğe geziyordum ve Chuang-Tzu olduğumu bilmiyordum. Sonra bir anda uyandım. Yine Chuang-Tzu oldum. Ama şunu bir türlü anlayamadım: Ben kelebek olduğunu düşleyen Chuang-Tzu muydum, yoksa Chuang-Tzu olduğunu düşleyen kelebek mi?... :)
Ne komik değil mi? Rüyamda, rüyasını anlatan bir adamın cümlelerini okudum. Neyse en son, en büyük konserim olacakmış benim, ona hazırlanıyorum. Konser Açıkhava’da, eylülün 8’inde. İşte kıyafetim ne olsun, şarkılar danslar nasıl olsun, sahneye acayip bir şov hazırlıyoruz falan. Ben en son orda Sezen Aksu’yu seyretmişim. Sezen Aksu, rüyamda da Sezen Aksu. Acaba ondan da şarkılar söylesem mi diyordum ki uyandım.