Uçuyorum ne güzel kamikazeeee

Delice bir şekilde, mantıksızlaşma isteğiyle yanıp tutuşuyordum.

Daha doğrusu, yazdan dolayı yanıp tutuşuyordum, bu da beni mantıksızlaşmaya istekli hale getiriyordu. E-mailin başına oturdum ve yazmaya başladım:

’Merhaba,

Adım nil karaibrahimgil.

İstanbul’da bir yazıcı-besteleyici-söyleyiciyim.

Üçüncü albümümü yaparken, bir gün stüdyoda ’kamikaze’ diye bir şarkı kaydediyorduk. Bu, aşkı kamikazeye benzeten bir şarkı. Aşıkların içinde bulundukları hassas ve geri sayımlı dünyayı anlatıyor. Neyse, o sırada televizyonun sesi kısıktı ve bir klip vardı. Klip, Doves’un ’sky starts falling’ şarkısınındı. Aynı zamanda ne tesadüftür ki, kamikazenin de klibiydi! Yani bu klip, o uçakları ve siyah beyaz hayal dünyasıyla, hem Doves’undu, hem de benimdi.

Sizden ricam şu: bu klibi, İstanbul’da kamikaze şarkımın klibi olarak kullanmak istiyorum. Şarkıyı size yolluyorum. Bu uyum sizi de şaşırtacaktır. Eğer yüzümü görmek isterseniz, youtube’a girip ’pirlanta’ yazın. O, bu albümün ilk klibi. (kadınlara kendi pırlantalarını, kendilerinin almasını öneriyor.)

Bu maili size atmamın sebebi, ’hayatta hiçbir şey imkansız değildir’in bana verdiği motivasyondur. Böyle bir şeyi istemek bile çok eğlenceliydi.

Klibin yönetmeni Reuben Sutherland’e verdiği ilhamdan dolayı teşekkür ederim.

Sizlere de teşekkür ederim.

Nil.’

Bunu, klibin prodüksiyon şirketine yolladım. Hahahahahahaha. Kafamdaki yuvarlak masada şunlar konuşuluyordu: ’Yok ya, uyanık bayan, biz büyük bütçelerle bir klip çekelim, siz de üzerine kurulun.’ ’Daha neler, 2005’te çekilen ve hálá dönen bir klip, iki şarkıya birden ait olabilir mi? Olamaz.’ ’Bu klip, bu şarkıya çekilmiş bir klip, sizin şarkınızda uçak var diye kendinizin zannetmek ne kadar büyük bir saygısızlık.’ ’Doves diye bir grup var. Klip onların ve plak şirketlerinin. İnternetten baktım, kabul edecek insanlara benziyorlardı da ne demek!’ Ama bu kurul insanın sıkıcılığını sağlamakla yükümlü olduğundan, onlara pek kulak asmadım.

Mailime 4 gündür bir cevap gelmiyor. İlk gün okumamışlardır’la geçti. İkinci gün, Doves’a konuyu paylaşmak için ulaşmaya çalışıyorlardır diye düşündüm. Üçüncü gün, de öyle. Dördüncü gün, evet dördüncü gün şunu düşündüm: Beni deli zannedip, kaale bile almadılar. Bu düşüncenin bana verdiği zevki size anlatamam. Klibi kullanabilirsiniz’den bile daha çok gıdıklıyor beni!

Her gün aklıma esen, beğendiğim insanlarla böyle bağlantılar kuruyorum. Moskova’daki Maxim’le 2 aydır kıyafet pazarlığı yapıyorum. Türkiye’de çok çok çok ünlüyüm, tanıtımınız olur diyorum.

YAYAYA küçülen dünya, döndür sen beni!

ŞAŞAŞA kalkarım amuda, ayaklarımla durdururum seni!

(besteleyin bunu:)
Yazarın Tüm Yazıları